Zeynep Beyazidi: İran Cezaevi tanık olanlar için çok karanlık bir sahne

İran hapishanelerinde yıllarını geçiren kadın hakları savunucusu Zeynab Beyazidi, “Çocukluğumdaki işkenceleri ve anıları hatırlıyorum. İran İslam Cumhuriyeti hapishanelerinde işkencede hayatını kaybeden aktivistlerin anıları. Çocukları hapsedilen ailelerin deneyimleri, hapse girdikleri sahneler zihnime kazınmış hepsi ve tek tek… Kadına saldırı. Her gece gençler sessizlik içinde kayboldu ve hiç kimse onları bir daha görmedi. İslam Cumhuriyeti cezaevi yetkilileri tarafından her gece beş kişinin idam edilmesi, tanık olanlar için çok karanlık bir sahnedir” diyerek, İran zindanlarını anlattı.

SEMÎRA SELEVATÎ

Haber Merkezi - Zeyneb Beyazidi, 1983 yılında Doğu Kürdistan'ın Mihabad şehrinde doğdu. Bilgisayar teknolojisi üzerine eğitim aldı. İran rejimi tarafından dört kez gözaltına alındı ​​ve en son 4 yıl 5 ay hapis yattı. 2015 yılında hapisten çıktığında rejimin tutuklamaları ve tehditleri nedeniyle ülkesinde nefes alamaz hale geldiği için Almanya'ya kaçmak zorunda kaldı. Şu anda mülteci ve aynı zamanda kadın hakları savunuculuğu yapıyor. Bu çalışmalara ek olarak, Berlin Katolik Üniversitesi'nde Ekonomi okuyor. Zeyneb Beyazidi, İran cezaevlerindeki durumu ve özellikle bu cezaevlerinde bulunan kadın tutuklulara ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Kaç yıl cezaevinde kaldınız ve tutuklanma gerekçeniz neydi?

İran'da 4 kez tutuklandım. Tutuklanma nedenim öğrenciyken insan hakları talep eden öğrenci faaliyetlerine katılmış olmamdı. En son dört buçuk yıl hapis yattım; Mahabad, Zencan ve Merexa zindanlarında kaldım. Dört yıl Zencan'daydım ve 6 ay Merexa cezaevinde kaldım. O zamanlar Kürdistan İnsan Hakları Derneği'nin üyelerinden biriydim ve aynı zamanda Kürt partilerine yardım ettiğim için aslında mahkum oldum. Ancak asla politik-siyasi tutuklu olarak muamele görmedim. Yüzlerce kişi siyasi nedenlerle İran hapishanelerinde, ancak politik-siyasi tutuklu muamelesi görmüyor. Çünkü siyasi mahkum statüsü İslam Cumhuriyeti'nde kabul edilmiyor.

“Sistemlerini onaylamadığım için tutuklandım”

Moharib, (Allah düşmanı) olarak kabul edilirsiniz. İşte bu yüzden de ulusal güvenlik ihlali yapmış sayılır ve hiçbir avukat yasal hak talebinde bulunamazsınız. Bu sadece Kürtler için değil diğer tüm uluslar için geçerli. Ben bu sistemi onaylamadım, çünkü bu sistemden duyduğum memnuniyetsizliği dile getirdiğim için tutuklandım. Bu itiraz, yasal çerçeve içinde olsa dahi kabul edilemez. İran İslam Cumhuriyeti muhalefete asla müsamaha göstermez. Yani gerçekte İran İslam Cumhuriyeti halklara ve mezheplere yönelik şiddet ve aldatma temelinde kurulmuştur. Amaçları toplumu zorla kontrol edebilmek ve hükümetinin görev süresini uzatabilmek.

Peki Kürt ve bir kadın siyasi-politik tutuklu olarak İran rejiminin diğer inanç, ulus ya da görüşlere dair mapushane politikalarını anlatabilir misin? Herhangi bir fark gördünüz mü ya da karşılaştınız mı?

İslam Cumhuriyeti'nin ideolojik ve siyasi çerçevesi içinde eşitlik ve özgürlük zaten yoktur. Fakat tüm siyasi mahkumlar eşittir. Hapishanelerdeki mahkumların sayısı şu anda çok yüksek. İran devleti o kadar utanç verici bir devlet ki, halklar arasında hiçbir fark olmadığını göstermeye çalışıyor. Ancak bu fark hissedilir ve şu ana kadar bu farkı ortadan kaldırmak için hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Küçük kasabalardan büyük şehirlere gönderilen tutuklular psikolojik tacize maruz kalıyor. Tutuklularla yalnızca aile üyeleri görüşebilir. Kısa sürelerle de olsa ailenizi görebilmeniz olasılığı sizin ailenizin bulunduğu şehirlere ya da yakınlarında değil de uzak merkezlerdeki hapishanelerde tutulmanız ile bu da ortadan kaldırılıyor. Bugüne kadar İran'da ömür boyu hapis cezasına çarptırılan tek Kürt siyasi tutuklu yaklaşık 13 yıldır cezaevinde olan Zeyneb Celaliyan'dır ve hangi şartlar altında tutulduğu dünya tarafından biliniyor.

Cezaevinde yaşadıklarınızın etkilerini hala üzerinizde taşıyor ve hissediyor musunuz? Uzun süre kaldınız ve ardından çıktınız, ülke değiştirdiniz, neler değişti?

Kuşkusuz cezaevlerinin insanlar üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri var. Genellikle siyasi mahkumlar, hapishanelerde bir kahraman haline getirilir, ancak size sistematik olarak “başarısızlık” duygusu verilmeye çalışılır. Sık sık kendinizle gurur duyduğunuzu hissedersiniz, ancak İran rejim zindanı bunu bastırmak için elinden geleni yapar. Hapiste bir kere siz hükümetin taleplerine göre hareket edemezsiniz, zaten aykırı olduğunuz için tutuklanmışsınızdır. Bu aynı zamanda kahramanca olduğu kadar zordur. Sürekli sağlam, ayakta durmaya çalışmak kişiliğinize yüklenmeniz sizi elbette güçlendiriyor ancak yorucudur da. Yıllarca dört duvarın içindesiniz ve psikolojik yanından bakacak olursak ayakta durma çabanız ve sizin kahraman gibi tanımlanmanız asla olumsuz bir etki yaratmıyor hatta aksine size hakkaten kahraman gibi hissettiriyor...

“Cezaevinde zihniniz ve inançlarınız bir kez daha güçleniyor”

Örneğin normal yaşamda konuşmaktan hoşmanmadığınız bir insan ile ya da vakit geçirmeyeceğinizi düşündüğünüz bir insan ile aynı fiziki ortamı paylaşıyorsunuz ve sürekli bir kamera ile tüm hayatınız izleniyor, size özel çok küçük bir özel alan bırakılıyor o da özel ihtiyaçlarınız için. Bu şartlar altında yaşamınızı sürdürmek zor fakat sizi iradeli kılıyor. Olumsuz olduğu kadar olumlu etkilerini de görmek zorundasınız, kaldığınız koşulların. İşte tamda bu nedenle kişiliğimde birçok hususun değiştiğine inanıyorum. Olumlu da olumsuz da... Topluma karşı sorumluluklarınız açıkça tanımlanmıştır. Öte yandan, zihniniz ve inançlarınız bir kez daha güçleniyor ve hatta bazı insanlar düşüncelerinden ve inançlarından vazgeçiyorlar, bunlar da bireysel farklılıklara düşüyor. Cezaevinde sistem ikiyüzlüdür, bireylere, topluluklara, farklı halklara, kadınlara ve özellikle ayrımcılığa yönelik hileler daha da fazla kadına yönelik zorbalık olarak kullanılıyor. Hapishane hayatı, herkesin aynı kalabileceği bir yaşam değil, ister istemez sizde değişiklik yaratıyor.

Cezaevi anılarınız içerisinde sizi hala düşüntürten ve hala acı veren, unutamadığınız bir anınız var mı?

Aklımdan hiç ama hiç çıkmayan anılardan biri dört kadının idam edildiği andır. Çocuk sahibi bir kadındı. İdama doğru sürüklenirken duymak istediği tek ses kızının sesiydi ve “Nesterin, Nesterin” diye bağırıyordu. Nesterin kızının adıydı. Asılmaya götürülmeden önce kızını görmek istiyordu. Çığlıklarını duyuyorduk ve bir de uzaktan da olsa tel örgülerin ardından şahit olduk. Kadının, kızının sesini duymasına bile izin vermediler. Yapılan ve şahit olduğumuz infazın durdurulması için elimizden gelen hiç bir şey yoktu. Fakat üzerimdeki etkisini, kadının çığlıklarını da asla unutamıyorum ve zaman zaman kulaklarıma sesinin dolduğunu duyuyorum.

“Darağacına götürülen her insan üzerimde etki yarattı”

Zindanlar, sizin fiziki olarak tutuklu olduğunuz alanlar ama asla zihninizin de tutuklanmasına izin vermemelisiniz. Çünkü bir kere zihniniz de tutuklanırsa oradan asla çıkamazsınız. Gerçi İslam Cumhuriyeti hapishanesinde yaşadığım insanlarla bir yanımın kaldığını hep hissediyorum. Politik ve siyasi tutuklu olsun ya da olmasın darağacına götürülen her insan üzerimde etki yarattı. Bugün hala ayakta kalabiliyorsam onların seslerini unutmadığımı duyurabilmek için. Fakat asla kendime özel bir hayat yaşamayı tercih etmedim, mücadeleye devam edeceğim.

Bize son olarak neler söylemek istersiniz?

Verili sistemi kabul etmemek kendisiyle birlikte bedellerin de ödenmesini getirir. Kabullenmiyor, mennun olmadığınızı ifade ediyorsanız elbette baskı, zorbalık ve çok sayıda sorunla karşı karşıya kalıyorsunuz, fakat yaşadıklarınızın hiçbiri bunların doğru olduğu anlamına gelmiyor. Acılarla yaşamayı öğrenen coğrafyanın kadınlarıyız. Haykırmanın, sesinin yükseltmenin zindan olduğunu biliyordum, fakat bunu biliyor olmam yaşadığım işkenceleri kabul ettiğim ve doğru bulduğum anlamına gelmiyor yalnızca bir gerçekliği işaret etmek istiyorum. Bir gerçek de şudur ki zindanlar sizin daha da politikleşmenizi sağlıyorlar öyle taşıdığınız düşünceleri vazgeçip bırakacağınız alanlar değilller bu bilhassa İran’da geçerli bir durum.

“Daha rahat nefes alabilmek için daha hızlı koşmamız gerek”

İran rejimi, toplumu aptallaştırmaya çalışıyor. Nefes almayı bırakmadığınız müddetçe gerçekleri de görmeye devam ederiz. İran cezaevlerinde siyasi bir aktivist olaraka tutuklanmışsanız yıllar da geçse rahat nefes alabilmeniz artık imkansızdır. Nefesiniz maruz kaldığınız işkence, muamele ve karşılaştığınız siyah gecelerden ötürü hep yarım kalmaya mahkum olur. Daha rahat nefes alabilmek için mücadelede daha hızlı koşmanız gerekir. Çocukluğumdaki işkenceleri ve anıları hatırlıyorum. İran İslam Cumhuriyeti hapishanelerinde işkencede hayatını kaybeden aktivistlerin anıları. Çocukları hapsedilen ailelerin deneyimleri, hapse girdikleri sahneler zihnime kazınmış hepsi ve tek tek… Kadına saldırı. Her gece gençler sessizlik içinde kayboldu ve hiç kimse onları bir daha görmedi. İslam Cumhuriyeti cezaevi yetkilileri tarafından her gece beş kişinin idam edilmesi, tanık olanlar için çok karanlık bir sahnedir.