Tunus’ta Tahir Haddad’ın 90’ıncı ölüm yılında kadın hakları vurgusu

Tunuslu kadın aktivistler ve akademisyenler, reformcu düşünür Tahir Haddad’ın kadın özgürlüğünü toplumsal dönüşümün temeli olarak gören mirasının günümüz Tunus’u için yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

Tunus – Kadın Araştırmaları, Belgeleri ve Medya Merkezi “CREDIF”, dün, 5 Aralık günü, Tunus’ta kadın haklarının en güçlü savunucularından biri olan sosyal reformcu Tahir Tahir Haddad’ın vefatının 90. yılı dolayısıyla bir anma paneli düzenledi.

Aktivistler, yazarlar ve Aile ve Kadın Bakanı Esma Cabri’nin katıldığı panelde, Tahir Haddad’ın toplumsal özgürleşme sürecinde temel bir düşünsel referans olduğu vurgulandı. Tahir Haddad’ın çok eşliliğin yasaklanmasını savunduğu, kadın eğitiminin desteklenmesi ve kadın-erkek eşitliğini talep ettiği, bu görüşleri nedeniyle döneminde yoğun saldırılara maruz kaldığı hatırlatıldı.

Katılımcılar, Tahir Haddad’ın toplumun özgürleşmesinin ancak kadının özgürleşmesiyle mümkün olacağını savunduğunu ve modern bir toplumun temellerini eğitim, sağlık ve kadınların yasal hakları üzerine inşa etmeye çalıştığını ifade etti.

CREDIF Direktörü Seniye Bin Cemaa, Tahir Haddad’ın düşünsel mirasının değerinin bilinmesi ve ulusal sosyo-tarihsel dinamikler çerçevesinde yeniden okunmasının önemine dikkat çekerek, düzenlenen etkinliğin erkeklerin kadın haklarına tarihsel desteğini görünür kılmayı ve Tahir Haddad’ın düşüncesini toplumsal adalet ile ulusal mücadele süreciyle ilişkilendirmeyi amaçladığını söyledi.

‘Eserleri büyük tartışmalar yarattı’

Yazar Celile Tıraytiri, Tahir Haddad’ı Tunus ve Arap dünyasındaki kadın hareketinin bir simgesi olarak nitelendirerek, onun “Kadın, Şeriat ve Toplum” adlı eserinin 1930’lu yıllarda büyük tartışmalara yol açtığını belirtti. Tahir Haddad’ın şeriata getirdiği yeni yorumun ve onu amacıyla ilişkilendirmesinin muhafazakâr çevrelerin sert tepkisini çektiğini vurguladı.

Tahir Haddad’ın taleplerinin son derece makul olduğunu belirten Celile Tıraytiri, onun kadınların eğitilmesini, yoksulluk ve yozlaşmadan korunmaları için haklarının güvence altına alınmasını savunduğunu ifade etti. Erkek tahakkümünün ne dinle ne de akılla bağdaşmadığını söyleyen yazar, “Düşünürlerimizle gurur duyuyoruz, ancak onların fikirlerini yeniden değerlendirmek ve yeni belgeler ortaya koymak da görevimizdir” dedi.

Tahir Haddad’ın düşüncesinin aydınlanmacı reform hareketiyle bağlantılı olduğunu dile getiren Celile Tıraytiri, bu çizginin ondan önce Abdülaziz Saalibi ve 19. yüzyılda gazeteci Muhammed Belhuce tarafından da savunulduğunu, bu isimlerin kadın eğitimi, çalışma hayatına katılımı ve toplumun inşasına katkıları konusunda öncü çağrılar yaptıklarını hatırlattı. Ayrıca, reformcu kadın hareketinin sadece Kasım Emin ile değil, Mısır’da Aişe Teymuriye’nin “Mur’atü’t-Teemmül” adlı eseriyle de bağlantılı olarak ele alınması gerektiğini söyledi.

‘Fikirleri hala uygulanabilir’

Üniversite öğretim üyesi İbtisam bin Hafsiye ise, Tahir Haddad’ın Tunus’ta kadınların ilk savunucusu olmadığını, ondan önce İbn Ebi Dayyaf, Hayreddin Paşa ve Salim Buhacib’in de bu alanda çalışmalar yaptığını, ancak Tahir Haddad’ın en cesur ve en net projeyi ortaya koyan isim olduğunu vurguladı. Modern Tunus devletinin, onun projesini Kişisel Statü Kanunu’nda hayata geçirdiğini, ancak bunu doğrudan Tahir Haddad’a atfetmediğini ifade etti.

İbtisam bin Hafsiye, Tahir Haddad’ın düşüncelerinin Tunuslu kadını Arap dünyasında istisnai bir konuma taşıyan yenilikçiliğin temeli olduğunu belirterek, projenin günümüz koşullarına göre yeniden yorumlanması gerektiğini söyledi. Tunus’ta yaşanan mevcut toplumsal ve siyasal gerilimler ışığında, Tahir Haddad’ın eşitlik, miras ve medeni yargı konularındaki fikirlerinin hâlâ uygulanabilir olduğunu ve kazanımların korunması için sağlam bir temel oluşturduğunu vurguladı.