Plan var icraat yok!

Türkiye’de kadınlar söz konusu olduğunda hükümetin vaatleri yine havada kaldı. 2021’e kadar kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin “Ulusal Eylem Planı” hazırlansa da hedefler unutuldu. Son 5 yılda binlerce kadın şiddete maruz bırakıldı, basına yansıyan haberlere göre erkekler bin 951 kadını öldürdü.

Haber Merkezi- AKP hükümetleri döneminde üçüncü olarak hazırlanan ve 2016-2020 yıllarını içeren “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı"nda yer alan hedefler yine tutturulamadı. Gericilerin hedefindeki İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadının haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler ve belgeler çerçevesinde vaat edilen yasal düzenleme planları kâğıt üzerinde kaldı. MEB müfredatında değişiklik, tüm belediyeler tarafından kadın sığınma evi açılması, şiddete maruz kalan kadınların korunması, şüpheli kadın cinayetlerinin araştırılmasına ilişkin 2018 sonunda tamamlanması öngörülen hedeflerden daha da uzaklaşıldı. Binlerce kadının şiddete maruz bırakıldığı bu dönemde 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474 ve 2020’de 300 kadın öldürüldü. 2020 yılında 171 kadın ise şüpheli bir şeklide ölü bulundu.

Aksaklıkları ortadan kaldırmak için hedefler belirlendi

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan eylem planının amacı şu şekilde açıklanmıştı:

“Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele konularında mevzuatta düzenlemeler yapmak ve uygulamadaki aksaklıkları ortadan kaldırmak, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet konularında toplumsal farkındalık, duyarlılık, bilinç kazandırmak ve zihniyet dönüşümünü sağlamak, şiddete uğrayan ve uğrama tehlikesi bulunan kadınlara koruyucu ve önleyici hizmetlerin daha etkili verilmesi ile bu kişilerin sosyo ekonomik olarak güçlenmelerini sağlamak, şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunanlara yönelik sağlık hizmetlerinin düzenlenmesi ve uygulanmasını sağlamak,  kurum/kuruluş ve ilgili sektörler arası işbirliği mekanizmasını güçlendirmek ve politika geliştirmek.”

İstanbul Sözleşmesi’ne göre düzenleme yapılacaktı

Eylem Planı’nda, Bakanlık tarafından toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele konularında aksaklık olduğu kabul edilmişti. Bu noktada ilk olarak yasal düzenlemeler ve mevzuat değişiklikleri planlanmıştı.

Uygulamadaki aksaklıkları ortadan kaldırma amacıyla da kadınların korunması ve faillere karşı tedbir alınmasına ilişkin usul ve esasları kapsayan 6284 Sayılı Kanun’un uygulamada etkinliğinin artırılması ve İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadının insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler ve belgeler çerçevesinde Anayasa, ilgili temel kanunlar ve kurumların mevzuatlarında değişiklik yapılması hedeflenmişti. Bu hedefler için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinatörlüğünde Adalet Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı sorumlu tutulmuştu. 2016’da çalışmanın başlaması 2018’de tamamlanması planlanmıştı.

Değişiklik planları yok sayıldı

2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, hayalet sözleşme olmaktan da öte son 4 yılda gericilerin hedefinde yer alarak “ailenin çözülmesine neden olacağı” gibi eleştirilerle düşman olarak görülmeye başlandı. Eylem Planı’ndaki İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuka yansıması için yapılacak değişiklik planları da yok sayıldı.

Erk’ler sözleşmeyi düşmanlaştırdı

Bu süreçte, iç hukuka yansıtılmayan İstanbul Sözleşmesi hakkında düşmanlaştırıcı kampanyalar başlatıldı. İstanbul Sözleşmesi, kadınların kadın olduğu için şiddete uğradığını belirterek, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve toplum tarafından dayatılan cinsiyet rollerinin devlet faaliyetiyle ortadan kaldırılmasına işaret etse de özellikle muhafazakârlar, toplumsal rollerin eşitlenmesinin aile kurumuna zarar vereceği iddiasıyla sözleşmenin iptal edilmesini istedi. Change.org adlı internet sitesinde, Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesi için imza kampanyası başlatıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın “Bizim için ölçü değildir. İstanbul Sözleşmesi nas değildir" ifadeleri haberlere yansıdı. Bu açıklamaların ardından tartışma TBMM’ne de taşındı.

“Ucube metin”

Hüda-Par tarafından “Toplumun temel dinamiklerini tahrip eden bir yapıya sahip olduğu rahatlıkla görülecektir" açıklaması yapıldı. Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, “Ucube,  aile yapımızı çökertmek için kaleme alınmış bir metindir” nitelemesi yaptı. Milli Görüş hareketinin gençlik yapılanması olan Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı Salih Turhan, “İnancımızla ve ahlaki değerlerimizle bağdaşmayan İstanbul Sözleşmesi, aile çökmeden derhal fesh edilmelidir" dedi. Yandaş yazarlar sık sık “yuvadaki sıcaklığın bozulacağı", “aile bütünlüğünü tehlikeye atacağı” gibi gerekçelerle cinsiyet eşitliğinin karşısında durarak sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini savundu. Sözleşmeyi savunan kadınlar hedef olarak gösterildi. Sözleşmeye bizzat imza atan ilk ülke olmakla övünen AKP’liler bugüne gelindiğinde tam karşısında tavır aldı.  

Farkındalık çalışması yapılmadı

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet konularında farkındalık kazandırmak amacıyla belirlenen hedefler arasında; politika yapıcılara, karar vericilere, hizmet sunanlara ve kamuoyuna yönelik olarak duyarlılık kazandırıcı materyallerin hazırlanması hedeflenmişti. Bu hedef de unutulanlar listesinde yerini aldı.

Süreç tam tersi işletildi

Önemli bir madde olarak toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında eğitim müfredatlarının incelenerek revize edilmesi hedefi yer almıştı. Okul öncesi eğitim programlarında, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinde gözden geçirilip cinsiyetçi öğeler ayıklanacaktı. Tüm fakülte ve lisans programlarında toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, kadın erkek eşitliği ve kadının insan hakları konularını kapsayan derse yer verilmesi sağlanacaktı. Ancak süreç, tam tersi işletildi. Üniversitelerde var olan kadın çalışmaları da rafa kaldırıldı. Yerine “aile çalışmaları” başlığı getirildi.

Erken evliliklerin önü açıldı

Erken yaşta veya zorla evlendirmelerin önlenmesine dair ulusal ve yerel düzeyde çalışmalar yürütülmesi de hedefler arasında yer almıştı ancak AKP eliyle evlilik yoluyla kız çocuklarını istismar eden erkeklere af getirilmesi gündeme getirildi. Kadınlar yerine erkekleri koruyan yasa teklifi hazırlandı.

Şiddet görmezden gelindi

Kadın sığınma evlerinde AKP’nin tanımıyla “konuk evlerinde” sunulan hizmetlerin standartlarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi ve ihtisaslaşma sağlanması hedeflenmişti. Kadın Dayanışma Vakfı raporlarına yansıyanlara göre; kadınlar, kalabalık ve kötü fiziki koşullar nedeniyle şikâyet etti. Vakıf tarafından bu merkeze yönlendirilen kadınlar, koşulların kötülüğünden dolayı sığınağa sadece bir gece tahammül edebildi. Belediye Kanunu gereğince nüfusu 100 bini geçen tüm belediyeler tarafından konukevi açılmasına yönelik çalışmalar yürütülmesi planlanmıştı. 2020’de bitmesi gereken planın çalışmalarının dahi başlanmadığı gibi aynı Bakanlık, 2020’ye girerken hazırlattığı konukevi rehberi ile neredeyse gerçekleştirmediği aynı vaatleri verdi. 2020 bittiğinde de bir değişiklik olmadı.