Kongra Star’lı Emîne Osê: Suriye’nin geleceği için örgütlü mücadele verilmeli
Kongra Star Demokratik İlişki ve İttifaklar Komitesi Üyesi Emîne Osê, Suriye’nin geleceğine dair endişelerini dile getirerek, kadınlar olarak örgütlü mücadele verilmesinin önemine dikkat çekti ve çözüm olarak ‘Özerk Yönetim’ sistemini adres gösterdi.
Haber Merkezi- Kongra Star Demokratik İlişki ve İttifaklar Komitesi Üyesi Emîne Osê, Suriye'deki duruma ve süreçlere dair değerlendirmelerde bulundu. Emîne Osê, Suriye'deki cihadist grupların insanlık dışı suçları ve halklara yönelik yaptıkları eylemler nedeniyle kadın haklarının tehlikede olduğunu vurguladı. Emîne Osê'ye göre, çözümün temelinde Özerk Yönetim sistemi yatıyor.
Baas rejiminin devrilmesi, Suriye halkına yeni umutlar getirse de HTŞ'nin mevcut durumu, Suriye halkları arasında tehlike ve endişe yaratıyor. Emîne Osê, konuşmasında bu duruma dikkat çekerek, şunları belirtti: "Baas rejimi, Suriye'de 61 yıl hüküm sürdü. Bu süre boyunca iktidar, Suriye halkına diktatörce, istihbaratçı, sert ve katı bir sistem uyguladı. Bu sistemin gölgesinde kalan halklar büyük acılar ve baskılar yaşadı. Ancak, Kürt kadınları ve Kürt halkı, Baas rejiminin sert kuralları altında en fazla mağdur olanlardı. Baas rejimi, Kürt halkını kimliksizleştirerek, kültürünü ve dilini yasaklayarak, tekçi bir anlayış dayatmak istedi. Bu yüzden Kürt halkının bir araya gelerek güçlü bir şekilde örgütlenmesi gerekiyordu. Baas rejiminde, kadınların hakları da ciddi şekilde ihlal edildi."
‘Şu anda da kadınlara yönelik baskı arttı’
Emîne Osê, Baas rejimi ve şu anda da cihadist grup HTŞ'nin yönetiminde olan alanlarda kadınlara yönelik baskıların arttığını belirterek, şöyle devam etti: "Baas rejimi döneminde kadınlar, devlet başkanının eşi öncülüğünde kurulan kadın birliklerinde toplandılar. Ancak bu birleşimler, kadınların özgürlüğü için verilen mücadele değildi. Kadınlar bu birliklerde, evlerini nasıl iyi yöneteceklerini, çocuklarını nasıl terbiyeli yetiştireceklerini, eşlerine nasıl daha iyi hizmet vereceklerini öğreniyorlardı. Siyaset, bilim, ekonomi, sağlık gibi yaşamın her alanında kadınların nasıl yer alacağına dair herhangi bir proje yoktu. Bu rejim, yaşamı emeğiyle örgütleyen kadınların tüm haklarını ihlal etti. Bir diktatörlükten ise elbette demokratik ve özgür bir sistem beklenemezdi. Bugün de cihadist grupların kontrolündeki bölgelerde, aynı zihniyetin kadınları sosyal yaşamdan dışlayarak tehlikeye attığını görüyoruz. Şam Kadın Bakanı Ayşe Al-Dibis'in açıklamalarından da kadınlar adına alınan kararlara katıldığı ve kadınların özgürlükleri konusunda nasıl bir zihniyetle hareket ettiği açıkça görülmektedir. Bu düşünceler, kadınların varlık ve özgürlüklerinin yok edilmesi anlamına geliyor.
Selefi, cihadist düşüncelere dayanan bir sistemin tehlikesi
Baas rejimi, kültürel zenginliği olan toplumlara, özellikle kadınlara büyük acılar, yoksulluk, eşitsizlik ve haksızlıklar yaşattı. HTŞ'nin Suriye'deki varlığı, kadınların haklarını savunma ve koruma açısından mevcut tehditleri daha da artırıyor. Colani'nin ilk adımı, sert ve katı İslam şeriatının uygulanmasıydı ve bunu bir yasa olarak dayatmaya çalıştı. Şu an, kadınların mevcut hakları tamamen yok edilecek gibi görünüyor. İdlib'de uyguladıkları şeriat yasalarını, Suriye'nin genelinde de dayatmaya çalışıyorlar. Kadınların saçlarından tırnaklarına kadar her şeyine, duygu ve düşüncelerine sert, katı kanunlar uygulanacaktır. Kadınların çalışma, örgütlenme hakları ellerinden alınacak, bilim, sağlık, ekonomi, siyaset gibi hiçbir kamusal alanda varlıkları olmayacaktır. Başlangıçta 'Kadınların eğitimine asla karşı değiliz' deseler de bu eğitimleri sadece dini müfredat çerçevesinde verecekler. Kadınların sosyal ve siyasal hakları da kötü bir durumda olacak. Selefi cihadist düşüncelere dayanan bir sistemde, kadınların siyasi ve sosyal hakları yok sayılacaktır."
Selefi düşüncesine karşı, bilinçli ve örgütlü kadınlar
Emîne Osê, HTŞ'nin zihniyetine karşı güçlü ve örgütlü bir muhalefet olması halinde kadınların bu uygulamalara karşı durabileceklerini belirterek, "Sosyal, siyasi, diplomatik gibi toplumsal alanlarda HTŞ'nin zihniyetine karşı bir muhalefet ortaya çıkarsa, olumlu sonuçlar alınabilir. Örgütlü bir toplum, şeriat ve katı Selefi İslam kanunlarına karşı nasıl mücadele edeceğini gösterir. Bu mücadele çok önemlidir. Suriye'deki Kürtler, Dürziler, Araplar, Aleviler, Hristiyanlar ve diğer birçok etnik ve mezhebi grup, sadece katı İslam kanunlarına dayalı bir şeriat sisteminin kabul edilmesiyle yaşamaya zorlanamaz. Bu tür bir baskı, soykırımlara yol açabilir ve halkların iradesini kırabilir. Suriye halklarını bu şekilde şekillendirmeye çalışmak büyük felaketlere neden olur" dedi.
‘Kadınların anayasada net görüşleri olmalı’
Emîne Osê, Suriye'nin yeni anayasasında kadınların görüşlerinin belirgin ve net olması gerektiğini söyledi. Kadın kotasının yüzde 50'den az olmaması gerektiğini vurgulayan Emîne Osê, "Yeni Suriye'de kadın kotası yüzde bir bile değil. Aynı zamanda kadın-erkek eşitliği de anayasada açıkça belirtilmelidir. Kadınlar, haklarına sahip çıkmalı ve yalnız bırakılmamalıdır. Kadınlar, dayanışma içinde daha güçlü örgütlenmeli ve siyasi, toplumsal örgütlerle dayanışma içinde olmalıdır. Uluslararası alanda kadın haklarıyla ilgilenen örgütlerle iletişim kurarak baskı oluşturulmalıdır. Kadın hareketleri, 1325 sayılı BM kararını kendi gündemlerine almalı ve tüm dünyanın gündemine taşımalıdır. Ayrıca, kadın-erkek arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldıracak yasaların değiştirilmesi gerekmektedir. Kişisel statü yasaları, kadınların şeref ve namus adına katledilmesi gibi yasaların kaldırılması gerekmektedir. Aile içi şiddetin önlenmesi ve kadınların tüm şiddet türlerinden korunması için yasaların geliştirilmesi önemlidir. Kadınların çocuklar üzerindeki haklarının güvence altına alınması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
‘En kalıcı çözüm Özerk Yönetim Sistemi'dir’
Emîne Osê, konuşmasının devamında tüm kadın örgütlerinin demokratik bir Suriye'nin inşası için mücadele etmesi gerektiğini vurgulayarak, şu ifadelerde bulundu: "Kongra Star ve diğer tüm örgütler, Suriye'nin kültürel çeşitliliğini korumak ve savunmak için önemli bir mücadele vermelidir. Çok uluslu ve çok mezhepli Suriye'de şeriata dayalı merkezi bir sistem, Suriye halkı için çözüm olmayacaktır. Zorla ve baskıyla dayatılan bir sistem, soykırımlara yol açar ve birçok kültürün yok olmasına neden olur. Suriye, her halkın kendi rengiyle yaşadığı bir bahçe gibi olmalıdır, renksiz bir çöl haline gelmemelidir. Suriye'deki barışı sağlamak için halkların kendi kültürlerine ve doğalarına uygun bir şekilde yaşamalarını sağlayacak bir sistem gereklidir. Bu nedenle Özerk Yönetim sistemi esas alınmalıdır. Bu sistem, Suriye halklarının varlıklarını güvence altına alacak ve korunmalarını sağlayacaktır. Suriye'nin çok renkli yapısı, Ortadoğu'ya demokratik bir örnek teşkil edecektir."
‘Alevilere yönelik gelişen olaylar onur kırıcıdır’
Emîne Osê, Alevilere yönelik uygulamalara da değinerek, "HTŞ'nin Alevilere karşı yürüttüğü politikalar, Alevilerin onurunun ve iradesinin kırılmasıdır. İnsanlar insanlıktan çıkarılmaktadır. Bu, Suriye'nin kültürüne uygun değildir. İnsan hakları kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar, bu süreci daha dikkatli bir şekilde gözlemlemelidir. Bu olayların iç mezhep savaşına dönüşmemesi için herkes duyarlı olmalıdır. İnsan hakları ihlalleri ve suçlar, insanlığa karşı işlenmektedir. Alevi toplumuna, ya da rejim yanlısı veya İran yanlısı olarak etiketlenen gruplara yaklaşmak, onları katletmek ahlaki bir tutum değildir. Medyada, bu grupların rejimin yanlılarıymış gibi gösterilmesi ve olayların meşru görülmesi yanlış bir yaklaşımdır. Bu olaylar, insan hakları ihlalidir ve asla kabul edilmemelidir" ifadelerinde bulundu.