‘Ortadoğu ülkelerinde yaratılan kaos kadınların yaşamını olumsuz etkiliyor’
Gazze, Suriye, Yemen ve Sudan örnekleri üzerinden otoriter güçlerin Ortadoğu’ya yönelik uyguladığı savaş politikalarına dikkat çeken Naima Akdad, Ortadoğu ülkelerinde yaratılan kaos ortamının kadınların yaşamını olumsuz etkilediğini belirtti.
RAJA KHAYRAT
Fas– Ortadoğu ülkeleri, otoriter güçlerin kendi çıkar ve hesapları üzerinden farklı politikalar uyguladığı bir kıta. Ortadoğu ülkeleri savaşlar ve çatışmalarla karanlığa gömülmeye ve bilinmezliğe sürüklenmeye çalışılıyor.
Ortadoğu ülkelerindeki zengin kaynakları elde etmek isteyen otoriter güçler, buradaki halklara deyim yerindeyse cehennemi yaşatıyor. Savaşlar nedeniyle yerinden edilen insanlar, göç ettikleri barınma alanlarında bir insanın uzun süre dayanamayacağı şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. En çok ta kadınlar ve çocuklar savaşların bedelini ağır ödüyor. Gazze, Suriye, Yemen, Sudan ve daha birçok Ortadoğu ülkesinde devam eden savaşlara karşı uluslararası bir sessizlik hakim.
Gazze’deki temel yaşam ihtiyaçlarının yoksunluğu
İnsan hakları aktivisti Naima Akdad, özellikle Gazze, Suriye, Yemen, Sudan ve diğer bölgelerde çatışma ve savaşlara tanık olan kadınların yaşadığı koşulların "acı verici" olduğunu belirterek, kadınların en çok etkilenen grup olduğunu söyledi. Naima Akdad, “Savaş ortamlarındaki kadınlar, sağlık, eğitim, çalışma, korunma, güvenlik, beslenme ve sağlıklı bir çevrede yaşama gibi temel yaşam ihtiyaçlarından da yoksunlar. Gazzeli kadınların maruz kaldıklarını anlatmak için hangi kelimeleri kullanabilirim bilmiyorum. İsrail güçlerinin uyguladığı soykırımı ve etnik temizliği anlatmaya kelimeler yetmez. Gazze'deki kadınlar, en ufak bir koruma olmaksızın top mermileri, füzeler ve uçaklarla saldırıya maruz kalıyorlar ve soykırıma tabi tutuluyorlar” dedi.
Gazzeli kadınların savaş ortamında yaşadıkları tüm zorluklara karşı direndiğini ve dayanışma içinde olduğunu dile getiren Naima Akdad, “Gazzeli kadınlar, yaşamın temel gereksinimlerinin olmadığı kamplarda eşi görülmemiş bir ‘insani çile’ yaşıyor. Bu nedenle yaşadıkları bu acıları ve zorlukları anlatmaya kelimeler yetmez diyorum. Gazzeli kadınlara ve çocuklara karşı bu istismar ve imha, insanlık tarihinin en büyük insani suçlardan biridir. Kadınlar yaşadıkları tüm trajedilere rağmen hayatta kalmak için mücadele veriyor. Bu tablo onları mücadelenin ve direnişin simgesi haline getiriyor. Faslı insan hakları aktivistleri, Gazzeli kadınlarla dayanışmak amacıyla açıklamalar yaparak imza kampanyaları düzenledi. Ancak onlara daha iyi bir destek sunamadığımız için üzüntü duyuyoruz” sözlerine yer verdi.
Suriye’deki kadınların durumu
Suriye’de yaşananlara da dikkat çeken Naima Akdad, “2011 ‘Halkların Baharı’ süreci başladı, ancak Suriye’de kriz derinleşti ve halkların yararına olumlu gelişmeler yaşanmadı. Rusya, Türkiye ve İran’ın da yer aldığı bir grup dış faktörün müdahale etmesi nedeniyle Suriye’de zorla yerinden edilme, cinsel saldırı, sömürü, istismar gibi şiddetin birçok biçimi yaşandı. Suriye'deki kadınlar, 2011'den 2024'e kadar en çok sömürülen grup oldu. Savaş koşullarından dolayı göç etmek zorunda kalan kadınlar, kendi ülkelerindeki kamplarda dahi zor koşullar altında yaşam mücadelesi verdi. Ülkenin dışına çıkmak isteyen binlerce kadın, çocuk, erkek göçmen ise Tunus, Cezayir, Fas denizlerinde boğularak hayatlarını kaybettiler” diye belirtti.
Suriye krizinin insanlarda psikolojik etkinin yanı sıra yoksulluk, dışlanma, iş ve eğitim kaybı gibi kötü koşulların kadınları büyük ölçüde etkilediğini sözlerine ekleyen Naima Akdad, “Tekrarlanan travmalar, korku, panik, güvensizlik, kızların zorla evlendirilmesi, yerinden edilme ve sığınma alanlarındaki cinsel istismar sonucunda ortaya çıkan koşullarda kadınlar acı çekiyor. Özellikle erkek ve kadınlar olmak üzere geniş bir entelektüel grup ülke dışına göç etti. Erkek ve kadın mültecilerin Suriye’ye dönüp ülkelerinin yeniden inşasına katkıda bulunacağını umuyorum” şeklinde konuştu.
Yemen
Yemen toplumunun ise aşiretsel bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Naima Akdad, şu değerlendirmede bulundu: “Yemen toplumu aşiretsel bir sistemini benimsiyor ve bundan dolayı Yemenli kadınların içinde bulunduğu koşullardan endişe duyuyorum. Ülkedeki mezhepsel çekişmeler ve dini çatışmalar özellikle de kadınların koşulları üzerinde derin etkiler oluşturuyor. Halkın çoğunluğu İran Şii rejimine sadık Husilerden oluşuyor. Her ne kadar kadınlar aileyi kurmada önemli bir rol oynasa da ataerkil toplum onları hâlâ erkeklerden daha aşağı bir statüye yerleştiriyor. Halkların Baharı ile birlikte ülke içinde ve dışında eğitim alan Yemenli kadın aktivistler ve aydınlar, kadınlar lehine kimi talepleri gündeme getirdi. Bunlardan biri kadınların siyasete katılımlarının sağlanması talebiydi. Bunlardan biri insan hakları aktivisti ve Nobel Barış Ödülü sahibi Tawakkol Karman’dı. Kadınların siyasette, kültürde, ekonomide ve sosyal yaşamdan dışlandığını belirten Tawakkol Karman, Yemen’de her alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönünde çağrı yaptı. Yemen’de son dönemde Husiler, Suudi Arabistan ve Amerika arasında çıkan çatışmalar durumu daha da kötüleştirdi ve kadınlar üzerinde olumsuz etkiler yarattı.”
Sudan’da patlak veren savaşlar
Afrika'nın en büyük ve en zengin ülkelerinden biri olan Sudan’da savaş politikalarından ötürü kadınların yaşadığı acılardan dolayı üzüntülü olduğunu belirten Naima Akdad, "Nil Nehri’nin geçtiği Sudan, ayrıca petrole de sahip olduğu için doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke. Ancak Amerika'nın eliyle hayali problemler üretildiği için oradaki nüfus yoksulluk içinde yaşıyor. Sudan’ı din hukuku adı altında yöneten liderler, ülkeyi kaosa sürükledi ve kadınların durumunu olumsuz etkiledi. Sudan'da Komünist Parti ve Sosyalist Parti de dahil olmak üzere çok sayıda siyasi partinin kurulduğu bir dönemde Fatima İbrahim de İlerici Kadın Hareketi’ni oluşturdu. Etnik ve mezhepsel savaşların patlak vermesi nedeniyle Sudan devrimindeki farklı inançlara sahip kadınlar ağır bedeller ödedi. Ülke geneline yayılan ve tüm Sudanlıların silah taşımasına neden olan bu büyük kaos, en çok kadınlara yansıdı. Bazı kadınlar, zor koşullar altında göç etmek zorunda kaldı. Sudan önemli kadın yeterliliklerine sahip, kendi sorunları ve ülkelerinin sorunları hakkında farkındalık yaratmada önemli bir rol oynayabilir” diye belirtti.