Farplas direnişçisi Meryem Önder: Biz insanca yaşamak istiyoruz

Sendikalı oldukları için işten çıkarılan ve fabrika önünde direnişlerini sürdüren Farplas işçilerinden Meryem Önder, yaşadıkları süreci ajansımıza anlattı. Geçinemediklerini ve insanca yaşam talep ettiklerini belirten Meryem Önder, sendika güvencesiyle eşit işe eşit ücret talep ettiklerini dile getiriyor.

ELİF AKGÜL

Gebze - Sendikalı oldukları için işten atılan Farplas işçileri Gebze’deki fabrika önündeki direnişlerinde bir ayı geride bıraktı. Zorlu hava koşullarına rağmen işçiler sendikal hakları, ücret zammı, mobbingin son bulması ve eşit işe eşit ücret talebiyle her gün direnişlerini sürdürüyor.

Meryem Önder de direnişteki kadınlardan biri. Ajansımıza konuşan Meryem Önder, beş yıldır asgari ücretle çalıştırıldıkları şirkette mobbinge, ayrımcılığa ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlatıyor:

“Adım Meryem Önder. T2 lokasyonunda ofis çalışanıydım. 5 yıldır burada çalışıyorum ve 5 yıldan beri şimdiye kadar hiçbir zam almadım. Herkes asgari ücretle çalışıyor. 15-20 yıllık çalışan da, yeni başlayan eleman da aynı ücreti alıyor.”

“Hiçbir şekilde geçinemiyoruz”

Ekonomik kriz nedeniyle zorlandıklarını anlatan Meryem Önder evde iki kişi çalışmalarına rağmen “geçinemediklerini” vurguluyor.

“Eşim de çalışıyor, ben de çalışıyorum. Ben işe gelebilmek için çocuğumu hem kreşe hem bakıcıya bırakmak zorundayım. Üç vardiya döndüğüm için. Elimizde bir şey kalmıyordu. Hiçbir şey kalmıyordu. Bu durum bir tek benim başıma gelmiyor. Burada engelli çocuğu olan arkadaşımız var. Hani onun ayrı özel bakımı var. Hiçbir şekilde geçinemiyoruz.” 

“İşi bilen kadınlar yerine acemi erkekleri terfi ediyorlar”

Meryem Önder, kadınların ayrımcılıkla karşı karşıya olduklarını söylüyor.

“Ben 4 yıllık üniversite mezunuyum ama şimdiye kadar bir yerlere başvuru yaptığımda bir anne olduğum için, kadın olduğum için, çocuğum hastalanabilir, çocuk için izin alabilirim veya içeride bekar kadın arkadaşlarımız evlenir gider mi diye terfi alamıyoruz, genelde operatör olarak bırakılıyoruz. Setup operatörlüğünü çok iyi bilen arkadaşlarımız var. Evlenirler, çocuk sahibi olurlar diye onlar da yükseltilmiyorlar. Onun yerine işe yeni başlayan acemi bir erkek arkadaşımızı aldılar. Ben de ofise geçme sürecimde başvuruda bulunmuştum. Yine kadın olduğum için alınmamıştım. Benim yerime bir erkek çalışanı yaptılar. Ama erkek çalışanın lakayt tavrından ve başka erkek çalışan bulamadıkları için beni almak zorunda kaldılar. İşe alırken de özellikle ‘çocuğun hasta bile olsa devamsızlık istemiyoruz’ diye uyardılar. Ama biraz daha yükselebilmek ve bir şeyler öğrenebilmek için ‘tamam’ demek zorunda kaldım.”

“İşten atılmayacağımız sözü verilmişti”

Meryem Önder, tüm bu sorunlara karşı 19 Ocak’ta her vardiyada bir saat olmak üzere iş durdurma eylemi yaptıklarını dile getiriyor.

“Birbirimizi koruyalım, kimse göze batmasın diye her vardiyada 1 saat iş bıraktık. Ayın 20’sinde CEO ile konuşmak için buraya geldik. Bazılarımızı grup liderlerimiz gönderdi. ‘CEO sizle konuşacak aşağıya inin, T1 lokasyonunda gidin’ dediler. Buraya geldiğimizde CEO bize 4 maaş ikramiye verileceğini, buraya gelen hiç kimsenin işten bu nedenle çıkarılmayacağını o gün söz verdi.”

“Eşit işe eşit ücret istiyoruz”

Meryem Önder, kar nedeniyle yapılan doğalgaz kesintileri ile işin durduğunu ondan hemen önceki günde “tüm beyaz yakalıların, CEO’ların makina makina gezerek tekrar sendikayla birlikte hareket eder veya hak mücadelesine devam ederlerse” işten çıkarılacaklarını söylediklerini anlatıyor.

“Ayın 24'ünde hepimiz çalıştık. 25'inde kar yağışı, elektrik kesintileri nedeniyle hepimizi, ‘göze batanları’ idari izne çıkardılar” diyen Meryem Önder, bunun üzerine farklı farklı otellere çağrılarak çıkışlarının verildiğini ifade ediyor:

“O gün bugündür mücadelemize devam ediyoruz. Biz işverenden zor bir şey istemedik, sadece insanca yaşamak istedik, hakkımızı istedik. Bu eşitsizliklere maruz kalmayalım istedik. Amirlerimizin gerçekten böyle tuttuğu, sevdiği elemanlar yüksek maaşlar alıyordu. Ama sürekli mesaiye kalan, ağır makinalarda çalışan arkadaşlarımız asgari ücrete talim ediyordu. Bu durum bizi bıktırdı. Bundan önce de sendikal mücadeleler olmuş ama şimdiye kadar bu kadar büyüklükte bir mücadele olmamış. Eşit işe eşit ücret istiyoruz. Çok da bir şey istemiyoruz. Ağır koşullarda, asgari ücretle çalışıyorduk. Bu çalışmamızın karşılığı değildi. Biz işverene bunu söylediğimiz zaman ‘ne yapalım daha, fabrikayı da sizin üzerinize mi yapalım’ dediler. Takım liderlerinin baskısına maruz kalan arkadaşlarımız da var içeride. O nedenle işten çıkan arkadaşlarımız var. Biz gerçekten insanca yaşamak, insanca muamele görmek istedik.”

“Birleşmek zorundayız”

“Biz haklarımızın güvence altında olmasını istiyoruz” diyen Meryem Önder, “İşveren ne kadar bize şu an için söz verse bile bunu bu sözünü hiçbir zaman tutmayacak. Artık güvenmiyoruz ona. Toplu sözleşmeyle haklarımızın güvence altında olmasını istiyoruz ve biz sendikamızla birlikte içeriye girmek istiyoruz. Mücadelemizin sebebi budur” diye konuşuyor ve ekliyor:

“Biz İşçiyiz, sonuçta tek başımıza bir sesimiz çıkmayacak, mecburen birleşmek zorundayız. Korkmadan, bir araya gelmek zorundayız. Sermaye karşısında tek gücümüz birleşmek.”