Doğu Sudan’da kadınlar taş işçiliğiyle geçim mücadelesi veriyor
Doğu Sudan’ın Kassala kentindeki kadınlar, taş işçiliğiyle doğanın ve yaşamın çetin koşullarına karşı mücadele ediyor. Kayalar ve toz arasında yorgunluklarını onura sessizliklerini dirence dönüştüren bu kadınların tek talebi emeklerinin karşılığını almak.
MERVAT ABDÜLKADİR
Sudan – Doğu Sudan’ın Kassala kentinde kadınlar, günlük yaşamlarını sabır ve mücadeleyle sürdürüyor. Jebel Totil’deki birçok kadın, fiziksel güçlerini zorlayan taş işçiliği yapıyor; ancak bu iş, ailelerinin geçimini sağlamanın tek yolu olarak öne çıkıyor. Kadınlar şafak vakti el aletlerini alıp kayaların parçalanmayı beklediği dağa tırmanıyor, kavurucu güneş, yükselen toz bulutları ve ani yağmur tehdidine rağmen çalışmaya devam ediyor. Her darbe yaralanma riski taşırken, attıkları adımlar akrep ve yılan sokmalarına da açık.
‘Dağ giderleri’
Tehlikeler bununla sınırlı değil. Kadınlar taciz, hırsızlık ve devlet veya kurumsal destek olmaksızın sağlık hizmetlerinden yoksun kalma gibi sorunlarla da karşı karşıya. Buna rağmen ekonomik bağımsızlıklarını elde edebilmek için çalışmayı sürdürüyorlar. Yerel olarak “Dağ giderleri” olarak bilinen dağın eteğinde, elliden fazla kadın taşları döverek küçük taşlara dönüştürüyor ve inşaatçılara satmak üzere torbalara yerleştiriyor. Ancak bu meşakkatli işten elde edilen gelir, ailelerin geçimlerini sağlamakta yetersiz kalıyor.
Büyük kayaları çekiçleyerek küçük parçalara ayırıyorlar
Taş kırma işinde çalışan Aisha, güneşin kavurucu sıcağı ve ani yağmur tehdidine karşı korumasız, eski bir çadırın içinde oturuyor. Yerde taş yığınlarıyla çevrili, önünde kırmak için seçtiği büyük bir kaya bulunuyor. Ağır demir aletiyle kayaları tek tek kırarak inşaat ve döşemede kullanılacak küçük beton parçalarına dönüştürüyor. Aisha, bu zorlu işte uzun yıllardır çalıştığını belirtiyor. Hiçbir koruyucu ekipman veya hijyenik araç kullanmadan, büyük kayaları çekiçleyerek küçük parçalara ayırıyor; sanki bu ağır işe karşı tek savunması kendi bedeniymiş gibi. Her darbede hem fiziksel hem de zihinsel dayanıklılığı sınanıyor.
‘Gün batımında yorgun bedenlerimizle evlere dönüyoruz’
Bu işin sadece kendisine özgü olmadığını belirten Aisha, “Sudan’ın doğusundaki Kassala kırsalında yaşayan çoğu kadın aynı şekilde çalışıyor. Birçoğumuz çocuklarımızı okutmak, ailemizi geçindirmek için her gün mücadele ediyoruz. Günlerimiz şafak vakti başlıyor; uzun yollar katedip dağlara ulaşıyoruz ve orada emek ve yorgunlukla dolu bir gün başlıyor. Gün batımına yakın çalışmayı bitiriyoruz, yorgun bedenlerimiz ve çocuklarımızı görmeyi bekleyen kalplerimizle evlerimize dönüyoruz. Kırdığımız her taş, sanki daha onurlu bir hayata atılmış bir adım gibi” diyor.
‘Dağ kadınları her gün büyük çaba sarf ediyor ama kazancımız az’
Hayatın günlük kaygılarını eşiyle paylaştığını söyleyen Aisha, sözlerine şöyle devam ediyor: “Eşim serbest çalışıyor ve ailemizin ihtiyaçlarını karşılamada birbirimize destek oluyoruz. Her sabah birlikte dışarı çıkıyor, gün boyu çalışıyor ve gün batımında çocuklarımızın heyecanla bizi beklediği eve dönüyoruz. Bu rutin, sabır ve dayanışmanın ne anlama geldiğini gösteriyor. Dağ kadınları her gün büyük çaba sarf ediyor ancak elde edilen gelir çok yetersiz. Günde on ila on beş torba taş kırıyorum, ama geçimimizi sağlamak için kazancım çok az. Hayatımızda fazlalık veya iyileşmeye yer yok. Bu zor bir denklem: çok emek, az getiri ve neredeyse hiç ödül.”
‘Devlet kurumları yardım etmiyor’
Aisha ve meslektaşları, tek bir taşın bile satılamadığı, dağın adeta kapılarını kapattığı günlerde büyük zorluklar yaşıyor. Geçim sıkıntısına rağmen devlet kurumlarından herhangi bir destek, mali yardım veya satışları kolaylaştıracak koordinasyon bulamıyorlar. Kadınlar, hayatın zorluklarıyla yalnız başına yüzleşmek zorunda bırakılıyor. Seçtikleri iş, yalnızca yoğun emek değil, aynı zamanda her gün sınanan bir dayanıklılık anlamına geliyor. Aisha, bir kayayı kırmaya çalışırken elinde ciddi bir yara aldı. Bu yaralanma, taş işçiliğinin bir parçası hâline gelen sayısız yaradan sadece biri. Bir gün kayayı kırarken elinde ciddi bir yara oluşan Aisha, “Bu, taş işçiliğinde yaşadığımız sayısız yaralanmadan sadece biri. Her gün bu risklerle yüzleşiyoruz ve işimiz hiç kolay değil” sözlerine dikkat çekiyor.
Koruyucu ekipman yok
Taş kırma işi, güçlü bir fiziksel dayanıklılık gerektiriyor, ancak çalışan kadınlar ne koruyucu ekipman ne de sağlık hizmetine erişebiliyor. Uzun süre oturmak ve sürekli toza maruz kalmak, sırt ağrısı ve solunum problemlerini beraberinde getiriyor. Beslenmeleri günde yalnızca bir öğünle sınırlı ve temel besinlerden yoksun; bu durum kansızlığı artırıyor ve bedenlerini daha da zayıflatıyor. Tehlikeler yalnızca fiziksel eforla sınırlı değil. Bölge, akrepler ve zehirli böceklerle dolu, sonbaharda yağan yağmur ise yılan ve engerekleri ortaya çıkararak çalışma alanını sürekli bir tehdit hâline getiriyor.
Tüm bu zorluklara rağmen Aisha ve arkadaşları, daha güvenli çalışma koşulları, koruyucu ekipman, emeklerinin karşılığını veren bir gelir ve onurlarına yakışır sağlık ve sosyal hizmet talep ediyor. Çok şey istemiyorlar; acımasız bir meslekte yalnızca asgari düzeyde adalet istiyorlar.