Günün Filmi: Kaplumbağalar da Uçar

Filmini, ‘diktatör ve faşistlerin politikalarına kurban edilen tüm masum dünya çocuklarına’ ithaf eden Bahman Ghobadi, filmiyle savaş ortamında büyüyen çocukların sessiz çığlıklarını duyulur kıldı. Mayın tarlaları içinde büyüyen hatta geçimlerini bölgedeki mayınları toplayıp satarak sürdüren çocukların, bedenleri gibi paramparça edilmiş hayatlarına tanık olmamızı sağlayan film, bizleri film boyunca sorgulamaya ve yaşanmışlıkların izini sürmeye davet ediyor. Savaşı ve savaşın kendisiyle birlikte getirdiklerini, çocukların gözünden ve onların hayatlarını odak noktasına koyarak anlatmayı tercih eden Kaplumbağalar da Uçar filmi, Irak-Türkiye sınırındaki bir Kürt mülteci kampında geçmektedir

Filmini, ‘diktatör ve faşistlerin politikalarına kurban edilen tüm masum dünya çocuklarına’ ithaf eden Bahman Ghobadi, filmiyle savaş ortamında büyüyen çocukların sessiz çığlıklarını duyulur kıldı. Mayın tarlaları içinde büyüyen hatta geçimlerini bölgedeki mayınları toplayıp satarak sürdüren çocukların, bedenleri gibi paramparça edilmiş hayatlarına tanık olmamızı sağlayan film, bizleri film boyunca sorgulamaya ve yaşanmışlıkların izini sürmeye davet ediyor. Savaşı ve savaşın kendisiyle birlikte getirdiklerini, çocukların gözünden ve onların hayatlarını odak noktasına koyarak anlatmayı tercih eden Kaplumbağalar da Uçar filmi, Irak-Türkiye sınırındaki bir Kürt mülteci kampında geçmektedir. Filmde hikâyesine daha yakından bakabildiğimiz çocuklardan ilki Satellite yani Uydu lakaplı Soran. Köye kurduğu uydu sayesinde televizyon haberlerine bakıp, köylülere savaşın ne zaman başlayacağını haber verebilecek olan yegane kişi de aslında. Agirin, Riga ve Hengov geliyor sonra fakat daha çok yaraları asla iyileşmeyecek bu üç çocuğun öyküsünü izliyoruz. Kaplumbağalar da Uçar, bedenleri gibi hayatları da parçalanan çocukların hikayesi...