Avênhengê köyünün misafirperver kadınları

Coğrafyalarının enfes manzaraları kadar güzel ve büyük yürekli Avênhengê köyü kadınları, bölgeye misafir olanlara sıcak ve samimi yaklaşımları ile farklı hissettiriyorlar. Yaşamı bu kadınlar örüyor ama emekleri görmezden geliniyor.

HİMA RAD

Sinê -  Enfes manzara ve eşsiz doğasıyla dünya harikalar mirası içinde yerini alan Hewrêman Bölgesi’nde dolaşırken bağ ve bahçe işiyle uğraşan ve bizi görünce hemen köz üzerinde hazırlanan çaya davet eden misafirperver bir kadınla karşılaştık. Güler yüzlü oldukları kadar coğrafyasının güzelliği gibi köyün kadınlarının da sevgi dolu yürekleri ile meşhur olduklarını da öğreniyoruz. Çünkü, daha uzaktan kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi sormadan sıcak ve samimi karşılandığımız gibi kendimizi oranın bir parçası hissettiriyorlar.

Mêhrîban bahçesindeki köz çayı

Çay içerken hem kendisinin hem de köyünün ismini öğrendik. Avênhengêli Mêhrîban’dan bu sıcak ve samimi karşılamanın sadece bize özel olmadığını anlıyoruz. Çünkü Mêhrîban sürekli bağ ve bahçesinin içinde çalışıyor ve çalışırken de sürekli közlerin üzerinde çay demlikleri kaynar halde duruyor. Bundan kaynaklı da Mêhrîban’ın yolda kim geçiyorsa bu sıcak ve samimi yaklaşımının yanında hoş sohbetini de eksik etmediğini öğreniyoruz. Çay arasını verirken gelen kişi veya kişileri tanıyor, birbirlerinin hal ve hatırlarını soruyorlar, sonra misafirler kendi yoluna giderken Mêhrîban da bahçe işlerine kaldığı yerden devam ediyor. Aynı şekilde bizi de görür görmez yanına çağırarak o güzel köz üzerindeki çayını ısmarlayarak bizi misafir etti. 

Köy kadınlarının hoş sohbetleri

Güzel çay ve hoş sohbetinden sonra Mêhrîban’ın yanından kalkarak köyün içine girdik. Köyün içinde gezerken Mêhrîban kadar güler yüzlü, sıcak ve samimi bir şekilde karşılayan birkaç kadın ile daha karşılaştık. Bu güler yüzlü ve hoş sohbetin sadece Mêhrîban’a özgü olmadığını anladık. Sanki yıllardır bu köyde yaşıyor ve onların bir komşusu gibi hissettik. Onların anlılarını, hayatlarından unutamadıkları anları dinledik.

Özellikle uzun bir zaman köyde yaşamlarını sürdüren Avênheng köyünün kadınları, hem hayvancılık yaptıklarını, hem ekin ektiklerini, hem ev işleri ile uğraştıklarını ve hem de çocuklara baktıklarını anlatırken yaşadıkları zorlukları esprilerle süslüyorlar. Çekilen acılar ve onca emeğe rağmen hala hak ettikleri değeri görmüyorlar. 

“Çocuklarımın geleceği için gece gündüz çalışıyorum”

Kadınlardan biri yaşadıkları zorlukları şu sözlerle anlatıyor:

“O dönemler her ne kadar yaşam zorlukları ve yaşam koşullarından kaynaklı geçinemiyorsak da benim 9 çocuğum vardı, buna rağmen hem tarım hem de hayvancılık yapıyordum. Tüm bu zorluklara rağmen erkekler yaptığımız işten memnun kalmıyor, değer vermiyorlardı. Bazen akşamları eve geliyorlardı misafirlerin yanında bile hakaret edip dövüyorlardı. Ne bize ne de misafirlere saygıları yoktu.”

“Ben hem tarım yapıyorum hem de hayvan besliyorum”

Köyün ekmek pişirenlerinden Sumeye ise yaptığı işleri anlatırken “Eşimle birlikte yaşıyorum. Tarım işi çok zordur ama biz burada ekin işiyle uğraşıyoruz. Sadece tarımla değil aynı zamanda hayvancılık da yapıyoruz. Çünkü yaşam şartları çok zor, gece ve gündüz çalışıyoruz, ancak biraz bu geçinememe yükünü hafifletebiliyoruz” dedi.