Vanlı kadınlardan yürüyüş: Mücadelemiz büyüyecek

Vanlı kadınlar, tüm engellemelere rağmen İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı yürüyüş gerçekleştirdi. Kadınlar adına konuşan HDP’li vekil Dilan Dirayet Taşdemir, “İçimizde faşizme karşı bir direniş oluşturarak anlamlı bir yaşamın büyük savaşından asla vazgeçmeyeceğiz. Mücadelemizi büyüterek ve paylaşarak, 21.yüzyılı kadın özgürlük yüzyılı yapacağız” dedi.

Van - Tevgera Jinên Azad (TJA) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı Van’da yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüşe HDP’li Muazzez Orhan, Dilan Dirayet Taşdemir, Şevin Coşkun, bölge illerinden TJA ve HDP Kadın Meclisi üyeleri ile birçok kadın katıldı. İpekyolu ilçesinde bulunan Cumhuriyet Caddesi üzerindeki Sanat Sokağı’nda bir araya gelen kadınlar, "Eylem etkinlik yasağı" gerekçesiyle engellenmeye çalışıldı. Engellemeler karşısında kadınlar, “Jin jiyan azadi" sloganlarını atarak HDP İl binasına kadar yürüdü. İl binası önünde son bulan yürüyüşün ardından HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir açıklama yaptı. 

 “Kadınların mücadelesini yok etmek istiyorlar”

Dilan Dirayet Taşdemir, özellikle Kürt kentlerinde taciz ve tecavüzün özel bir politika olarak uygulandığına dikkat çekerek, şunları belirtti: "Çok iyi biliyoruz ki her saldırının amacının altında kadınların mücadelesinin yok edilmesi yatıyor. Erkek egemen AKP-MHP, kadınlara ve kadınların başarılarına yönelik amansız saldırılarına devam ediyor. Uzun süredir toplumdaki en aktif güç olan kadınların iradesini hedef alan hükümet, özel bir savaş politikası olarak taciz ve kadın tecavüzüne sessiz kalmaktadır. Özellikle Kürt kentlerinde cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek sürdürdü. Kadına yönelik her türlü doğrudan saldırının temelinde kadınların mücadelelerini ve kazanımlarını sona erdirmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadına yönelik doğrudan şiddetin çoğu zaman başlı başına bir suç olarak görülmediği günümüzde, kadınlar hayatları hakkında kararlar almak için öldürülürken, erkek failler ‘düşük indirimler’ ve ‘iyi haller’ ile cezasız bırakılıyor."

 “Kadınlara en ağır cezayı erkek yargısı uyguluyor”

Bunu en çok pandemi sürecinde gördüklerini kaydeden Dilan Dirayet Taşdemir, “Yetkililer, pandemi sürecini neredeyse bir lütuf olarak gördüler ve uygulama yasasını yürürlüğe koyarak tecavüzcüleri, istismarcıları ve kadınlara karşı işlenen suçların faillerini serbest bırakarak kadınların hayatını tehlikeye attılar. Bu süreçte kadınlar evde gözaltına alınarak şiddet, taciz, tecavüz ve cinayete maruz kaldı. Yine AKP-MHP erkek ittifakının açılış konuşmasıyla, meşru anayasa gibi uygulamalarla, kadınların evde gözaltı politikalarından bağımsız olmayan Kod-29, kadınları ekonomik olarak erkeklerle daha bağlantılı hale getirmeye çalıştı. AKP-MHP ittifakının kendisi bu süreçte adeta bir sahtekarlığa dönüşmüştür. Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü bu ülkede, kendisini şiddete karşı savunan kadınlara en ağır cezaları erkek yargısı uyguluyor. Yıllarca süren şiddet sonucu kendini savunan Melek İpek, bu haksız ve hukuksuz uygulamaların son örneğidir" ifadelerini kullandı 

“Her türlü baskı politikaları sürüyor” 

Tecride karşı cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemlerinde 135’inci güne girildiğini kaydeden Dilan Dirayet Taşdemir, tutsakların talepleri karşılanana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Dilan Dirayet Taşdemir, şunları dile getirdi: "Ülkenin her yerinde uygulanan kadın karşıtı politikalar, Kürt kentlerinde özel bir savaş politikasına dönüştü. Günümüzde özgürlük için savaşan Kürt kadınlara, her türlü şiddet sistematik olarak uygulanmaktadır. Kürtçe konuşma hakkını ihlal ettiği iddiasıyla duruşmada haksız yere tutuklanan TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan’a, yine Colemerg Milletvekili ve KCD Eşbaşkanı Leyla Güven'in tutuklanması. Bunu defalarca söyledik, eleştirdik ve yapmaya da devam edeceğiz. Kürt kadınları üniformaları ile her türlü taciz ve tecavüze maruz bırakılmış, intihar düşüncesine maruz bırakılmış, bu suçları işleyenler toplumdan kurtarılmıştır. Musa Orhan’ın yargı tarafından son savunması, devletin Kürt kadınlarına yönelik özel savaş politikasının en açık örneğidir. Yine karakola gittikten sonra kendisini anadilinde ifade edemeyen ve bunun sonucunda öldürülen Fatma Altınmakas davası soykırım politikalarından bağımsız değildir.” 

 “Kadınların yanındayız”

Kadın haklarına yönelik son saldırının, kadın haklarını en kapsamlı şekilde koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı olduğunu ifade eden Dilan Dirayet Taşdemir, "2011 yılında TBMM'de tüm tarafların onayıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesi, tek kişilik darbe ile gece yarısı feshedildi. Bu sözleşmeden çekilerek iktidar, kadın düşmanlığını bir kez daha tescil etti. İstanbul Sözleşmesi’ni terk etmeyeceğiz ve yönetici elitin soykırım politikalarına karşı oy kullanmayacağız diyoruz. Bir kez daha buradan sesleniyoruz; kadın özgürlüğü için mücadele eden kadın örgütlerinin ve derneklerin yanındayız” dedi. “Erkek egemen sistemi inşa etmenize asla izin vermeyeceğiz” diyen Dilan Dirayet Taşdemir son olarak, “AKP-MHP ittifakına karşı mücadele kararlılığımızı kadınlar olarak teyit ediyoruz. İçimizde faşizme karşı bir direniş oluşturarak anlamlı bir yaşamın büyük savaşından asla vazgeçmeyeceğiz. Mücadelemizi büyüterek ve paylaşarak, 21.yüzyılı kadın özgürlük yüzyılı yapacağız. Jin jiyan azadi” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.

 Açıklamanın ardından oturma eylemine geçildi. 5 dakikalık oturma eylemi, " Jin jiyan azadî" sloganıyla  sona erdi.