TJA: Irkçılığa karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz
TJA, Bursaspor-Soma maçında Kürt Siyasetçi Leyla Zana’ya yapılan ırkçı söylemlere dair açıklama yaparak, “Irkçılığa, faşizme ve örgütlü nefret saldırılarına karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha duyuruyoruz” dedi.
Haber Merkezi- Bursaspor–Somaspor maçında Kürt siyasetçi Leyla Zana’ya yapılan ırkçı tezahüratlara dair Tevgere Jinên Azad (TJA) tarafından yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, Leyla Zana’ya yönelik tribünlerden yükselen çirkin, aşağılayıcı ve ırkçı sloganların kabul edilemez olduğu ifade edilerek, “Bu söylemler münferit değil; bilinçli, organize ve örgütlendirilmiş bir saldırının ürünüdür. Söz konusu saldırı, faşist zihniyetin Kürt halkının varlığına, iradesine ve onurlu mücadelesine yönelik tarihsel inkâr ve imha politikalarının tribünler üzerinden yeniden üretilmesidir” denildi.
‘Hedef alınan kadınların direniş geleneği’
Bu saldırının yalnızca bir kişiyi hedef almadığının belirtildiği açıklamada, Leyla Zana şahsında hedef alınanın Kürt halkının kolektif hafızası, yıllardır süren haklı özgürlük mücadelesi ve özellikle kadınların direniş geleneği olduğunun altı çizildi. Açıklamada devamla şunlara yer verildi: “Binlerce evladını kaybeden, köyleri yakılan, zorla yerinden edilen, faili meçhullerle yok edilmeye çalışılan, cezaevlerinde sistematik işkenceye maruz bırakılan Kürt halkına karşı yürütülen devlet aklının ve faşist reflekslerin bugün tribünlerde örgütlü biçimde sahneye sürüldüğünü görmekteyiz. Tribünlerde atılan bu sloganlar, ‘taraftar tepkisi’ olarak geçiştirilemez. Bu söylemler; belirli odaklar tarafından bilinçli biçimde yönlendirilmiş, kışkırtılmış ve planlanmış bir linç politikasının parçasıdır. Spor alanları, halklar arası düşmanlığı körüklemenin, ırkçılığı meşrulaştırmanın ve Kürt halkına yönelik nefret suçlarını yeniden üretmenin mekânı hâline getirilmektedir. Bu durum futbol ahlakı ve spor etiğiyle bağdaşmadığı gibi, doğrudan politik bir saldırı niteliği taşımaktadır.
Biliyoruz ki, Leyla Zana’ya yönelen bu saldırı aynı zamanda Özgür Kadın Mücadelesine yöneliktir. Kürt kadınlarının siyasette, yaşamın her alanında ve barış mücadelesinde üstlendiği öncü rol, faşist zihniyetin en büyük korkusudur. Bu nedenle hedef alınan yalnızca bir kadın siyasetçi değil; kadın özgürlük mücadelesinin kendisidir.
Sessiz kalan tüm kurumları açıkça sorumluluk almaya çağırıyoruz
Barış ve Demokratik Toplum tartışmalarının yürütüldüğü bir dönemde, faşist grupların yeniden sahaya sürülmesi tesadüf değildir. Bu saldırılar; toplumsal barışı sabote etmeyi, halklar arasındaki demokratik birlik umudunu zayıflatmayı ve korku iklimini yeniden hâkim kılmayı amaçlamaktadır. Ancak bilinmelidir ki, bu karanlık zihniyete boyun eğmeyecek; onurlu barış, eşitlik ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri, buna zemin hazırlayanları ve sessiz kalan tüm kurumları açıkça sorumluluk almaya çağırıyoruz. Irkçılığa, faşizme ve örgütlü nefret saldırılarına karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.”