TJA’dan PKK Kongresi açıklaması: Bu rönesanstan fazlası, yeni toplumsal inşadır
PKK 12’nci Kongresi’nde alınan kararlara ilişkin TJA açıklama yaparak, “Barış ve özgürlük mücadelesinde kadınlar öncüdür; bu bir rönesanstan fazlası, yeni bir toplumsal inşadır” dedi.

Haber Merkezi- Tevgera Jinên Azad (TJA), PKK'nin 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği kongreye ilişkin olarak 12 Mayıs’ta alınan kararlara dair yazılı bir açıklama yayımladı.
“Jin, jiyan, azadî ruhuyla demokratik komünal toplumu inşa edelim” başlığıyla paylaşılan açıklamada, “İnsanlık tarihinde nadir görülen bir kahramanlıklar çağına tanıklık etmenin onurunu yaşıyoruz” denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Tarihimizden aldığımız mirası koruyarak sürdürdüğümüz özgürlük mücadelemiz, büyük bedellerle bugünlere gelmiştir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın büyük emekleriyle kadınların, halkların, inanç gruplarının aslında demokratik ulusun tüm bileşenlerinin farklılıkları ve çeşitlilikleriyle bir arada yaşayacağı, kültür, ekonomi, hukuk, sağlık, eğitim gibi yaşamın tüm boyutlarını hep birlikte örgütleyeceği ve yöneteceği, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü sistemin ideolojisi olarak sosyalizm ekseninde barış ve demokratik toplumu inşa etme hedefi daha da güçlenmiştir.
Kürt Halk Önderi’nin ‘Kadınlar ilk sömürgedir, kadınların kurtuluşu olmadan toplumun kurtuluşu olmaz’ perspektifi kadın mücadelemizin yol haritasını belirlemiştir. Bu anlayışla Kürt kadınları, özgün özerk örgütlenmeler kurarak Kadın Kurtuluş İdeolojisini geliştirmiş, jineolojî eksenli özgür yaşam iddiasını inşa etmenin öncülerini olmuştur.
Kadın düşmanlığının göstergesi olan kadına yönelik her türlü şiddet, taciz, tecavüz bu cinsiyetçi politikaları kurumsallaştırılarak toplumda derin yaralar açmıştır. Özgürlük Hareketi, kendinden başlatarak, tüm toplumsal sorunların kaynağı olan kadın erkek ilişki biçimlerini ‘Özgür eş yaşam’ perspektifi ile değişim ve dönüşüme zorlamıştır.
Eşbaşkanlık sistemi gibi kazanımlar, kadın özgürlüğüne dair dünyaya ilham vermiştir.
Özgürlük hareketi, dogmatizme düşmeden dönüşüm imkanlarını yakalamıştır
Kürdistan coğrafyası, tarihin şafak vaktinde insanlığa büyük kazanımlara ev sahipliği yaptığı gibi, günümüz sistem kaosundan demokratik değerler yaratarak çıkmayı başarmıştır. Büyük başarılarını dayandığı kadim tarihsel kültüre olduğu kadar, özgürlük mücadelesinde ödediği büyük bedellere borçludur. Özgürlük hareketi, dogmatizme düşmeden sürekli yenilenme ve büyüme ile tarihin bu anında yeni dönüşüm imkanlarını yakalamıştır. Bu dinamizm, tarihin en acımasız saldırılarını boşa çıkararak, Rojava’da demokrasi güçlerini tarihsel özne konumuna taşımıştır.
Çağrı yeni bir dönemin başlangıcıdır
Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’, bu cesaretin günümüzdeki yansımasıdır. İktidar odaklarının bu gücü esas alması gereklilik haline gelmiş ve yeni bir dönemin başlamasına vesile olmuştur. Özgürlük mücadelesinin komün, meclis gibi mekanizmaları ile demokratik siyaset, önümüzdeki sürecin temeli olacaktır. Barış mücadelesini demokratik toplum sosyalizmini inşayla sürdürmek yerel olduğu kadar küresel sonuçların yaratılmasını sağlayacaktır. Sosyalist, özgür ve eşit yaşamın temelini kadın özgürlüğüne dayandırarak demokratik toplum inşasında yeni yol ve yöntemleri anlam dünyasıyla bütünleştirmek yeni bir rönesansın kapılarını açacaktır.
Zamanın ruhu, bizlere bu sürecin öncülüğünü yapma onurunu ve sorumluluğunu vermiştir. Bu ruhu doğru okuyamayanların aşılacağı gerçeği, sürecin dinamiklerine ne yapılması gerektiğini hatırlatan bir mesajdır. Sayın Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin kongre kararlarından biri olan demokratik toplum inşası, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye coğrafyasında yaşayan tüm halkların, kadınların, gençlerin, engellilerin, farklı inançların, dillerin ve kültürlerin bir arada, özgür ve eşit bir şekilde yaşamasını hedeflemektedir.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesinin önemi
Ekolojik yaşamın esas alınması, emeğin özgürleştirilmesi ve kadın-erkek ilişkilerinin eşitlik temelinde biçimlenmesi, demokratik sosyalist toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır. Ayrıca, halkların öz iradeleriyle kendilerini yönetebildiği, kararların kolektif rızaya dayanarak alındığı bir yaşam sistemdir. Bu, Kürdistan dağlarının Karadeniz’in asi dalgalarıyla, Çukurova düzlüklerinin Ege’nin zeytin dalıyla ahengini yakaladığı, kültürel zenginliğin yaşanacağı bir toplum modelidir. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinin şiddetten arındırılması sürecinde, toplumun tüm dinamiklerine önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Bu sürecin başarılı olabilmesi için siyasetin tüm dinamikleri, iktidar ve meclis, gerekli adımları atmak için sorumluluk üstlenmelidir.
Sayın Öcalan’ın belirttiği gibi, sürecin yürütülmesi için uygun çalışma koşullarının oluşturulması gerekmektedir. Hasta tutsakların özgürlüğü sağlanmalı, siyasi tutsaklar serbest bırakılmalı, kayyum politikalarına son verilerek halk iradesi tanınmalıdır. Ayrıca, yasal ve anayasal düzlemde tüm antidemokratik kanunların Meclis gündemine getirilmesi, devletin süreci samimi bir şekilde yürüttüğüne dair halklar nezdinde beklentiyi artıracaktır.
Kadın katliamlarına yönelik ideolojik ve hukuki çözüm noktalarında, feministlerin ve kadın hareketlerinin yoğun çabalarının dikkate alınarak ciddi adımlar atılması, demokratik toplum inşası için zorunludur. Her gün kadınların katledildiği, çocuk yaşta evliliklerin meşrulaştırılmaya çalışıldığı ve cezasızlık politikalarının sürdüğü bir Türkiye’de barışın sağlanması çok da mümkün olmayacaktır. Bu adımların atılması, yalnızca belirli kesimlerin iradesine bırakılmamalıdır. Kadınların, gençlerin, ekolojistlerin, feministlerin, sol sosyalist tüm toplumsal kesimlerin ve sivil toplum örgütlerinin, bu süreçlerin şekillendirilmesindeki ve barışın toplumsallaşmasındaki rolleri hayati öneme sahiptir. Böylece, büyük kazanımlarla gelinen bu dönemi, demokratik değerlerin garanti altına alındığı yeni bir tarihsel sayfaya dönüştürmek mümkün olacaktır.
Barışın kadın eliyle inşası
Mücadelemiz, ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi ile ‘xwebun’ anlayışına dayanan kadınların öncülüğünde, diline, kültürüne ve tarihine sahip çıkan bir halk gerçeği yaratmıştır.
Evinden çıkamayan kadınlar, özgürlük hareketinin ideolojik, politik ve pratik yaklaşımlarıyla yaşamın her alanında öncülük yapmaya başlamıştır. Bu tarihsel deneyimlerin ışığında, TJA olarak yeni sürecin yürütülmesinde kendimizi bir özne olarak görmekteyiz. Barış mücadelesiyle birlikte gerçekleştireceğimiz demokratik toplumu, başta zindandaki yoldaşlarımız ve Barış analarımız olmak üzere, toplumun tüm kesimleriyle ortak bir şekilde yaşamsal kılacağız. Savaşlarda en büyük acıları yaşayan kadınların barışı tesis etmedeki öncülüğü, yaşamın kutsallığına denk gelmektedir. Bu amaç doğrultusunda, gerekli olan ideolojik derinleşme, örgütlenme ve mücadeleyi yükseltme iddiamız büyüyerek devam edecektir. Kararlılığımız, 21. yüzyılı kadın bilinci, ruhu ve dayanışmasıyla, kadın konfederalizmi temelinde halkların ve kadınların yüz yılı haline getirmektir.
21’inci yüzyıl kadınların yüzyılı olacak
TJA, 5’inci konferansında da vurguladığı gibi, demokratik toplum ve özgür bir yaşamın temeli, kadınların özgürlüğü ve erkeklerin Prometheus tarzı sosyalist kimliğe kavuşmasıyla mümkündür. Demokratik sosyalist bir toplum için gerekli potansiyel, kadın özgürlük mücadelesinin ortaya çıkardığı değerler toplamında bulunmaktadır. Bu nedenle, asrın çağrısı olan demokratik toplum inşasında biz kadınlar, halkımızla birlikte köklerimiz üzerinden sonuna kadar özgür yaşam için mücadelemizi büyüteceğiz. Barış girişimlerinde ve müzakerelerde kendimizi sorumlu göreceğiz. Barışın yalnızca siyasal düzlemle sınırlı kalmaması gerektiği bilinciyle, yerel düzeyden başlayarak evrensele doğru jineolojî esaslı özgürlük yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.
Yeni mücadele dönemine hazırlık
Özgürlük Hareketi, büyük direniş kültürüyle yeni bir ruh ve bilinç yaratmıştır. Bu ruhu yaşamsallaştırmanın sorumluluğunu hissederek, yeni mücadele dönemine geleneğin gücü ve geleceğin heyecanıyla hazırlanıyoruz. Direniş tarihimizin yarattığı değerleri unutmadan, onları büyüterek, özgürlük ruhu ve bilinciyle derinleştirerek, kadın bakış açısıyla estetize ederek demokratik toplumun öncüsü olmaya devam edeceğiz. Bunun için gerekli olan ideolojik, politik ve kültürel birikimlerimizi örgütlenerek evrenselleştireceğiz. Özgürlük mücadelesinde yitirdiğimiz tüm değerlere bağlılığımızı ifade ediyoruz.”