TİHV: İnsan hakları savunuculuğu susturulamaz, cezalandırılamaz

İnsan hakları savunucuları Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalara tepki gösteren TİHV, “Kesinlikle bilinmelidir ki sadece hakikate tanıklık eden, hakikatin kaydını tutan ve onu görünür kılmak için zorbalığa direnen vicdanın sesi, insan hakları savunuculuğu susturulamaz ve cezalandırılamaz!” dedi. 
Haber Merkez – Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalara yazılı açıklama ile tepki gösterdi. Türkiye’de insan hakları mücadelesinde ağır bedeller ödendiği ifade edilen açıklamada, “Bu mücadelenin saygın ve öncü isimleri olan Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar ile hakikat mücadelesi, ifade ve basın özgürlüğü, hak savunuculuğu susturulmak ve değersizleştirilmek istenmektedir” diye belirtildi. 
“Gazetecilere suçlu gibi davranmaktan vazgeçin”
İnsan hakları savunucusu ve avukat Eren Keskin’in 2014-2015 yıllarında dayanışma amacıyla Özgür Gündem gazetesinin sembolik olan genel yayın yönetmenliğini üstlendiği hatırlatılan açıklamada, “Eren Keskin, bu ülkede temel hak ve özgürlüklerin korunması ve insan haklarına saygının yükseltilmesi için yıllardır mücadele eden uluslararası düzeyde tanınırlığı olan bir hak savunucusudur. Dayanışma amaçlı yayın yönetmenliği yaparak ifade özgürlüğü hakkını kullanmış, basın özgürlüğüne sahip çıkmıştır. Dolayısıyla dün verilen kabul edilmez ceza, özgür basını susturma ve insan hakları savunuculuğunu baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin hükümlerine uyulmalı, insan hakları savunucularına ve gazetecilere suçlu gibi davranmaktan derhal vazgeçilmelidir” ifadelerinde bulunuldu. 
“Cezalar hakikat mücadelesini susturma çabasıdır”
Kararlı bir insan hakları savunucusu, iyi bir hekim ve bilim insanı olan Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezaya da tepki gösterilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Verilen bu kabul edilemez ceza da aslında hakikat mücadelesini susturma ve ifade özgürlüğünü baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir. Türkiye’nin de yargı yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi pek çok kararında toplumda şok etkisi yaratacak en sert sözlerin bile ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Demokratik bir toplumun temelini oluşturan ifade özgürlüğünün korunduğu koşullarda yurttaşlar, siyasetçileri eleştirebilirler, toplumun tamamını veya bir bölümünü ilgilendiren konularda görüşlerini serbestçe paylaşabilir, hakim görüş ve siyasalara itiraz edebilirler. İfade özgürlüğünün etkin bir biçimde korunmadığı ve kullanılamadığı bir ülkede ise demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.”
“İnsan hakları savunuculuğu susturulamaz”
Açıklamada, verilen cezaların istinaf veya temyiz aşamasında bozulacağı ve adaletin tesis edileceği kaydedildi. Açıklamada son olarak şunlar belirtildi: “Sonuç olarak bu ülkede yıllardır ağır bedeller ödenerek yürütülen insan hakları mücadelesinin saygın ve öncü isimleri olan Emire Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar ile hakikat mücadelesi, ifade ve basın özgürlüğü, hak savunuculuğu susturulmak ve değersizleştirilmek istenmektedir. Ancak şu kesinlikle bilinmelidir ki sadece hakikate tanıklık eden, hakikatin kaydını tutan ve onu görünür kılmak için zorbalığa direnen vicdanın sesi, insan hakları savunuculuğu susturulamaz ve cezalandırılamaz!’