Siyasetçi Ayla Akat Ata: Çözümsüzlükte ısrarcı olan zihniyet tamamen karardı
Anayasa ve ‘normalleşme’ tartışmalarıyla Türkiye halklarının aldatılmaması için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Siyasetçi Ayla Akat Ata, iktidara dair de “Sorunu bilen tedavi etmemekte ısrar eden 2015’ten sonra tamamen kararan zihniyet var” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi hakkında Kobanê protestoları nedeniyle açılan dava da haklarında yakalama kararı bulunan 72 kişinin dosyası ayrılırken, 18'i tutuklu 36 kişi hakkında 16 Mayıs'ta karar verildi. Siyasetçiler, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Meryem Adıbelli, Ayla Akat Ata ve Ayşe Yağcı, hapis cezası verilerek tahliye edildi.
Kobanê Kumpas Davası kapsamında 6 yılı aşkın bir süre tutuklu kalan Ayla Akat Ata da, karar duruşmasında “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 9 yıl 9 ay hapis cezası verilerek tahliye edildi.
Ajansımıza değerlendirmelerde bulunan Siyasetçi Ayla Akat Ata, son dönemde iktidar tarafından gündemleştirilen ‘normalleşme’ söylemlerinin Kürtleri kapsamadığını belirterek, yıllar önce tartışılan Anayasa tartışmalarının yeni bir gündem olarak sunulduğunu dile getirdi.
‘Cezalar verilirken ciddi bir matematik hesabı yapıldı’
Halkla bir arada olmanın buruk da olsa heyecanı ve gururunu yaşadıklarını söyleyen Ayla Akat Ata, toplu yargılamanın yapıldığı dosyada çok ciddi bir matematik hesabı yapıldığına dikkat çekti. Verilen cezaların Türkiye açısından bir hukuk garabeti olduğunu belirten Ayla Akat Ata, “O dönem sokakta gençleri linç ederek katleden katiller ellerini kollarını sallayarak gezerken, demokratik siyaset ve barış mücadelesi veren arkadaşlarımız ise cezaevinde” yorumunda bulundu.
‘Gayri hukuki politikalara son verilmesi gerekiyor’
Cezaevinde kalan arkadaşlarını da en kısa süre içerisinde alacaklarına dair inançlarının tam olduğunu aktaran Ayla Akat Ata, konuşmasının devamında cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Cezaevlerinin doluluk oranının yüksek olduğunu ve bu süreçte ciddi ihlallerin meydana geldiğini belirten Ayla Akat Ata, “2013 ile 2014 sürecinde bir çözüm süreci yaşandı bu süreçte en azından infaz yasası uygulanıyordu. Şu an cezaevlerinde infaz yasası dahi uygulanmıyor. 30 yılı dolduran arkadaşlarımız çok gayri hukuki gerekçelerle cezaevinde tutuluyorlar. Bence asıl önemli olan bu. Türkiye’deki hukuk sistemi Kürdün varlık noktasında ortaya koymuş olduğu iradenin ve bunun mücadelesinin bir durağı olarak cezaevinde devam etmesine öfkesi bitmiyor. İnfaz yasası da uygulanmıyor, tahliye süreci dikkate alınmıyor. Yıllarını bu sürece vermiş yoldaşlar hala cezaevindeler. Eylemler hala devam ediyor ve bu süreçteki ihlallerden bu politikalardan bir an önce dönülmesi gerek” dedi.
‘Sorunların çözümü noktasında tek bir adım atılmadı’
Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi süreci değerlendiren Ayla Akat Ata, geçmiş dönemde yürütülen tartışmaları hatırlatarak, Kürt sorununun çözümü noktasında tek bir adımın dahi atılmadığına dikkat çekti. Kürt halkının, 2010 sürecindeki yeni anayasa tartışmalarında dört talebini parlamentoya sunduğunu aktaran Ayla Akat Ata, “Bu dört talep imza kampanyaları ile görünür kılınmak istendi ancak bu kampanyalar yasaklandı. Bu dört talep hala var ve geçerli. Bir Kürt halkının anayasal anlamda eşit statü talebi, ikincisi Kürt halkının bir statü talebi var ve bunun somutlaşması gerekiyor. Üçüncüsü ana dilde yaşam talebi, yine bunun önündeki bütün engellerin kaldırılması gerekiyor. Dördüncüsü de laiklik talebi, her dinin her inancın kendisinin ifade edebileceği özgür ortamın sağlanması bizlerin bunu sağlaması lazım. Bu dört talebi biz 10 yıl önce sunduk ama aradan geçen zamana rağmen bu konuda atılan tek adım yok. Sorunu bilen, teşhisi koyabilen ancak tedavi etmemekte ısrar eden bir zihniyet var karşımızda. 2015 sürecinden sonra bu zihniyet tamamen karardı. O karanlık içerisinde bu ülkede bir aydınlık varsa o da partimizin yaratmış olduğu aydınlıktır” sözlerini kullandı.
‘Bir yol temizliğine ihtiyaç var’
Yeni anayasa tartışmaları ve sık sık gündemde yer alan ‘normalleşme’ söylemlerine dair değerlendirmelerde bulunan Ayla Akat Ata, 10 yıl önce gündeme getirilen anayasa sürecinin hala yerinde saydığına dikkat çekti. Yeni olanın ne olduğu sorusuna herhangi bir cevap alınamadığını belirten Ayla Akat Ata, bu tartışmalar ile Türkiye halklarının aldatılmaması ve kandırılmaması için ellerinden gelen bütün çabayı vermeleri gerektiğini aktardı. 2012 süreçlerinde bu tartışmalar yürütüldüğünde “Yeni bir yol temizliğine ihtiyaç var” yorumunda bulunduklarını hatırlatan Ayla Akat Ata, şunları dile getirdi:
“İnfaz yasası değişir, terörle mücadele kanunu kaldırılır, sonra bunu garanti altına alan bir anayasa üzerine tabi ki konuşulabilir. Bu gerçeklerin hepsini Türkiye toplumuna anlatabilmek, halkımızın bu konuya bedel ödeyerek ortaya koymuş olduğu sürecin anlaşılabilir olmasını sağlamak lazım. En son tartışılan bir kavram olarak normalleşme sözü geçiyor. Biz diyoruz ki ‘normal olan ne o zaman?’ onu soralım. Biz anormal bir süreç yaşadık, ardından o anormal süreç normalleştirildi. Normalleşelim denen şey dokunulmazlıkların kaldırılması yine 2009 yılında başlatılan KCK operasyonları mı? Normal nedir önce bir onu tartışmamız gerekiyor. Esasında bizim için her dönem anormal olan süreçler, Türkiye’de bir şekilde normal görülüyor. Olağanüstü süreçler yaşandı, olağanüstü koşullarda siyaset yapan insanlarız. O yüzden normali tartışırken de bence en büyük etkiyi biz yapacağız. İnanıyorum ki hem anayasa hem de normalleşme tartışmasını ele alırsak, ülkede halklara ve kendi halkımıza olan borcumuzu bir parça da olsa ödemiş olacağız.”
‘Her alanda mücadele eden ve ‘ben varım’ diyen kadın gerçekliği var’
Her alanda kadınların emeği ve direnişi ile özgürlüğü örgütlediğini belirten Ayla Akat Ata, bu mücadelenin gün geçtikçe daha da büyüdüğüne dikkat çekti. Bu örgütlülüğü her alanda geliştirmeye devam edeceklerini belirten Ayla Akat Ata, halkla beraber yürüdükleri bu yolda eninde sonuna başarıya ulaşacaklarının mesajını verdi.
Ayla Akat Ata kadınlara dair değerlendirmelerinde şu sözlere yer verdi: “Şimdi Sincan Kadın Cezaevi’nden tahliye oldum. Cezaevinde çok sayıda siyasetçi arkadaşımız var. Son süreçteki gözaltı ve tutuklamalara baktığımızda 2000 sonrası biz her örgütleme alanında olduk ve o alanda mücadele ettik. Her daim kadınlar olarak olmalıyız dedik. Mizahından gidersek biz gözaltılar da ve tutuklamalarda kotayı çoktan aştık. Bunun sebebi şu; şu an Türkiye’de koşullar ne olursa olsun yoruldum demeyen, oturmayan ve canı ile düşüncesi ile ortaya koyduğu emeği ile ‘Ben varım’ diyen bir kadın gerçekliği var. Kadın herkes için en çok da kendisi için bu mücadelenin içinde. Biz özgür, eşit ve ekolojik kadın özgürlükçü bir yaşamı örgütlüyoruz. Aynı zamanda bu yaşamın içerisinde bizler kendimiz için varız. Eğer kadın bu süreç içerisinde varlığını örgütlülük ile buluşturabilirse o kadar özgürleşecek. Ve biz her alanda bu örgütlülüğü geliştireceğiz.”