MEDİNE MAMEDOĞLU

Mêrdin -  Mardin’in Midyat ilçesine bağlı kırsal Şenköy (Ebşî) Mahallesi’nde Baran Hasan Rasho (23) isimli Êzidî kadın, iki gün önce Serkan Özgün adlı erkek tarafından ateşli silahla katledildi. Baran olay yerinde yaşamını yitirirken, kaçan fail ise gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Baran’ın küçük çocuğunun devlet korumasına alınması için Mardin Barosu Kadın Hakları Komisyonu devreye girerken, Baran’ın cenazesi ise halen Mardin Devlet Hastanesi morgunda tutuluyor.

Göç yollarında bir yaşam

2014 yılında IŞİD saldırılarından kaçıp Türkiye’ye gelen Baran Hasan Rasho, ailesi ile birlikte yıllarca Midyat’ta AFAD kampında kaldı. 2018 yılında İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi, Antep, Adıyaman ve Mardin’de bulunan beş mülteci kampını boşaltarak, mültecilerin büyük çoğunluğunu Hatay, Kilis ve Urfa’da bulunan farklı kamplara yerleştirdi. Midyat’taki kampta yaşayan Êzidîlerin birçoğu can güvenlikleri olmadığı için sınır kentlerindeki kamplara gitmek yerine ilçede kendi imkânları ile kiraladıkları evlerde kaldı. Daha önce kamuoyuna yansıyan birçok habere göre evlere yerleşen Êzidîler BM’nin imkânlarından yararlanamadıkları için zor günler içerisinde yaşamlarını idame ettirmiş.

Fail katlettiği kadını suçladı

Midyat’a kalan Baran Hasan Rasho ise bu zorluklarla yüz yüze kalan yüzlerce Êzidî kadından biri. Bir buçuk yıl önce eşinden boşandığı öğrenilen ve Midyat merkezde çocuğu ile birlikte yaşayan Baran, mülteci kadın olmanın zorluklarını bize en net şekilde gösteriyor. İki gün önce Midyat’a bir erkek tarafından pompalı tüfekle katledilen Baran’ın neden katledildiği halen bilinmezken, emniyete ifade veren fail Serkan Özgün ifadesinde katlettiği kadın hakkında suçlamalarda bulundu.

“Kurduğumuz kamp kayyım eliyle kapatıldı”

Yaşanan olaya dair görüştüğümüz Mardin Şahmaran Kadın Platformu Üyesi Renas Aburşu, katledilen kadının korunmadığı ve Baran dışında kentte yaşayan diğer mülteci kadınların kaygı içerisinde olduğunu ifade etti. Son bir ay içerisinde Türkiye ve bölge kentlerinde 27 kadının katledildiğini ve bu katliamların devlet eliyle meşrulaştırılmaya çalışıldığına yer veren Renas Aburşu, “Bir mülteci kadının katledilmesi çok acı verici. Êzidî kadınlar 2014 yılından bu yana Türkiye’deler, savaş nedeniyle bir yerden bir yere iltica etmek zorunda kaldılar. 2014’te HDP belediyeleri HDP’nin elindeyken bizler Êzidî kadın ve çocuklar için birer kamp oluşturduk. Ama maalesef ki 2016 yılında kayyımların gelmesi ile beraber yaptıkları ilk iş hem kadın kurumlarımızı kapatmak akabinde de Êzidî mültecilere tamamen AFAD kamplarına göndermek oldu” diye konuştu.

“Türkiye’de kadınların yaşam güvencesi yok”

Baran’ın katledilmesinde hükümetin büyük bir payının olduğuna değinen Renas Aburşu, devletin Kürt kadınlarına ayrı bir nefret beslediğini söyledi. Renas Aburşu, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Örneğin Aleyna Çakır’ın baş şüphelisi olan Ümitcan Uygun dışarıdaydı, ama maalesef iki gün önce yine bir kadını öldürme şüphesiyle tutuklandı. Birkaç ay tutuklu kalıp yeniden serbest bırakılacak, çünkü devlet bunu kendi eliyle yapıyor. Katilleri dışarıda bırakıyor. Mülteci kadınlara ilişkin de şunları söyleyebilirim; devlet zaten Kürtleri sevmiyor bu çok açık ortada. Kürtseniz hele ki Kürt kadınıysanız devletin bir adım ilerisi oluyor. Bu nefret daha da artıyor. Maalesef ki Baran tek değil, ilçede yaşayan birçok mülteci kadın öldürülme korkusu ile yaşıyor. Baran’ı öldüren erkeğin ifadeleri diğer mülteci kadınları da kaygılandırıyor. Türkiye’de hiçbir kadının yaşam güvencesi yok.”