Reyhane Cebbari’nin annesi: Tutsaklar için harekete geçin

İran’daki tutsaklara dönük hak ihlallerinin insani bir krize dönüştüğünü vurgulayan idam edilen Reyhane Cebbari’nin annesi Şale Pakrovan, tutsaklar için yürütülen kampanyalara destek çağrısı yaptı.

ŞEHLA MUHAMMADÎ

Haber Merkezi- Almanya’nın Frankfurt kentinde 28 Haziran’da Dünya’daki politik tutsakların durumuna dikkat çekmek için bir konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan İnsan hakları aktivisti ve 2014 yılında idam edilen Reyhane Cebbari’nin annesi Şale Pakrovan, ajansımıza konferansı ve İran’daki tutsakların durumunu değerlendirdi.

Konferansın, tutsak ailelerini, insan hakları savunucularını bir araya getirerek, tutsakların sesi olmayı amaçladığını söyleyen Şale Pakrovan, Yaklaşık otuz konuşmacının katıldığı bu konferansta çoğu eski tutuklu deneyimlerini paylaştı. Ana vurgu, artan baskılar ve 1980’lerin infazlarının tekrar edilebileceği yönündeki uyarılardı. Dünya toplumu artık bu konularda bilgisiz kalamaz. Ayrıca konferans, aktivistlerle yüz yüze görüşmeler güçlü bağlar ve işbirlikleri kurmak için fırsat yarattı. Günümüzde, küçük grupların ve bağımsız aktivistlerin İran rejimine, infazlara ve işkenceye karşı birleşmesi gerekiyor ki daha büyük bir güç oluşturulsun” dedi.

‘Rejim kriz yönetiminde başarısız oldu’

Kirmanşan'daki Dizel Abad Cezaevi’ndeki tutsaklara yönelik saldırılara değinen Şale Pakrovan, Evin Cezaevi saldırısına dönük ise İranlı yetkililerin haberdar olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Dizel Abad Hapishanesi’nde İsrail tarafından bir saldırı olmadı; tutuklular savaş ortamının güvensizliği ve aileleriyle görüşme talepleri nedeniyle protesto yaptı. Ancak bu taleplere yanıt olarak, özel polis kuvvetleri ateş açtı ve ölümler oldu. Evin Hapishanesi’nde ise yetkililer saldırıdan haberdardı ancak ne tutukluları serbest bıraktılar ne de askerleri uyardılar; yetkililer bölgeyi terk etti. Patlama, bazı tutukluların yaralanmasına neden oldu, aileler günlerce ne olduğunu bilemedi. Rejim kriz yönetiminde tamamen başarısız oldu; önceden hiçbir hazırlık yapılmamıştı, hatta halka sığınak bile sağlanmadı. Hapishane krizine hiç hazırlık yoktu ne alarm verildi ne resmi bilgi paylaşıldı. Patlamadan sonra tutuklular habersiz ve aceleyle Feshafuye ve Karçak Hapishanelerine taşındı; bu taşınma ancak ailelerin itirazları ve tutuklulardan gelen haberlerle ortaya çıktı.”

Karanlık Çukur: Karçak Cezaevi

Karçak Cezaevini “ambara” benzeten Şale Pakrovan, koşulların insanlık dışı olduğunu kaydederek, “Gölgelik bank, hatta havalandırma için pencere bile yoktu. Koşullar insanlık dışıydı; tuzlu ve sağlıksız su, tuvalet azlığı, sıcaklık ve kapalı ortam durumu daha da kötüleştirdi. Görünüşü iyileştirildi ama içerisi ailelerin gördüğünden çok daha kötü. Karçak’ı politik kadın tutuklular ‘karanlık çukur’ diye tanımladı. Yaklaşık bin 800 kadın üç katlı ranza ve yere serilmiş matlarda yaşadı, hatta koridorlarda bile tutuklular vardı. Bu yoğunluk özellikle koronavirüs döneminde çok büyük sorunlara yol açtı” şeklinde konuştu.

Tutsaklar için mücadele çağrısı

Hasta tutsakların durumuna dikkat çeken Şale Pakrovan, tutsakların tedaviye erişemediklerini ve bunun da insani bir krize dönüştüğünü vurguladı.

Şale Pakrovan, “Örneğin 75 yaşındaki Rahele Rahmipur, iki felç geçirmiş ve birçok hastalığı var; Evin Cezaevi’nde bile uygun tedavi alamıyor. Hapishanelerdeki sağlık birimleri sadece isimde var. Doktorlar nadiren bulunuyor, sağlık imkanları çok yetersiz. Basit hastalıklar uzun sürüyor ve hızla salgına dönüşüyor. Hapisteki aktivistler ‘Kalplerinin Atışı Durmasın’ gibi kampanyalar başlattı ama hala daha fazla takip gerekiyor. Sıradan tutuklular da ağır fiziksel ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya ama tedavi edilmiyorlar. Arash Sadri, Alireza Rajaei, Behnam Mahjoubi, Afshin Asanlou, Hedi Saber ve Baktash Abtin gibi tutuklular tedavi ihmalinden hayatını kaybetti. Güvenlik güçlerinin doktorlar üzerindeki baskısı ve kötü yönetim, tutuklulara karşı açık bir zulüm” dedi.

İnsan hakları aktivistlerinin dayanışmasının önemine dikkat çeken Şale Pakrovan, “Çünkü sadece politik tutuklular değil, adli tutuklular da en temel insan ve sağlık haklarından mahrum. Herkesi hapishane koşullarına karşı protesto kampanyalarına katılmaya ve tüm tutukluların durumuna duyarlı olmaya çağırıyoruz. İran Kurtuluş Cephesi’nin başlattığı ‘Jana’ gibi aktif kampanyalar var. İran’da iseniz yüzünüzü gizleyip protesto edebilirsiniz. Lütfen bu kampanyalara katılın ve tutukluların hakları ve onuru için birleşik mücadele edin” çağrısında bulundu.