Kobanê/Qamişlo – Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), 20-29 Eylül tarihleri arasında Türkiye'de bazı toplantılar düzenlediğini ve bu kapsamda İmralı Cezaevi'ni ziyaret ettiğini duyurdu. CPT, yaptığı görüşmelerin ardından herhangi bir bilgi vermedi. Kürt ve Araplardan oluşan Fırat Bölgesi sakinleri, Özerk Yönetim, Şehit Aileleri Meclisi, Kongra Star, kolej ve üniversite öğrencilerinden oluşan binlerce kişi, "Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü istiyoruz ve tecridi kınıyoruz" sloganları eşliğinde Firat Bölgesinde bir yürüyüş düzenledi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın posterlerinin taşındığı yürüyüş, Özgürlük Meydan’ından Barış Meydan’ına kadar devam etti. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından Demokratik Birlik Partisi (PYD) üyesi Sara Xelil konuşarak, CPT'ye Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumunu netleştirme çağrısında bulunarak, “Eğer bu görüşme hakkında bilgi verilmezse o da komploda suç ortağıdır” dedi.

Yürüyüş  "Bê serok jiyan nabe" û "Bijî serok Apo" sloganlarıyla sona erdi. Yürüyüşe katılan kadınlar İmralı’daki tecride karşı görüşlerini ajansımıza paylaştı.

‘Sıkıştıklarında tecridi ağırlaştırıyorlar’

İmralı adasındaki duruma dikkat çeken Dicle Hesen, "Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü her gün mücadele ediyoruz. Bugünkü yürüyüşümüz de aynı temele dayanıyor. Türk devleti çok sıkışmış bir halde bu yüzden durmadan Kürt halkına saldırıyor. Bu saldırılar komplonun bir parçasıdır. Türk devleti Önder Apo’nun bizim hassas noktamız olduğunu biliyor. Bu yüzden her sıkışığında Önder Apo’nun tecrit konusunu gündeme getiriyor. İmralı adasında tecrit içerisinde tecrit yürütülüyor, Türk devleti siyasi tutsakların tüm standartlarını ve haklarını ihlal etmektedir" dedi.

‘Komployu boşa çıkaracağız’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşam kaynakları olduğunu söyleyen Rûken Elî, “Onun ideolojisi bize güç, inanç ve özgürlük umudunu aşılıyor. Onun için bugün tüm gönlümüzle sahaya çıktık ve Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü haykırıyoruz. Özellikle kadınlar olarak Önder Apo bizim için çok farklı. Onun sayesinde özgürlük yürüyüşümüze başladık ve bu seviyeye geldik. Tecridi kırmak ve komployu boşa çıkarmak için elimizden geleni yapacağız” diye belirtti.

CPT’ye çağrı

CPT’ye çağrıda bulunan HPC-Jin Üyesi Mûna Silêman, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumu hakkında bilgi almayana kadar durmayacaklarını aktardı ve şöyle devam etti: “Önderliğimizi merak ediyoruz, bu bizim en doğal hakkımız. Önderliğimiz hangi koşullarda yaşıyor, sağlık durumu nasıl bunların hepsini merak ediyoruz. Bu durumları öğrenene kadar CPT'yi ve tüm insan hakları örgütlerini sonuna kadar kınayacağız.”

Qamişlo

Kuzey ve Doğu Suriye'nin Qamişlo kentindeki Soni Meydanı'ndan başlayan ve Mihemed Şêxo Kültür Sanat Merkezi önünde devam eden yürüyüşte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın posterleri taşındı.  Yürüyüşe katılan kadınlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecridin kaldırılmasını talep ederek, insan hakları kurumlarına görevlerini yerine getirme çağrısında bulundu.

‘Osmanlı İmparatorluğunu canlandırmak istiyor’

Bir dakikalık saygı duruşunun ardından konuşan Qamişlo Meclisi Eş Başkanı Hûriye Şemdîn, "İşgalci Türk devleti soykırım uygulayarak Osmanlı İmparatorluğu'nu inşa etme hayallerini gerçekleştirmek istiyor. Türk devleti, Kürdistan bölgelerinde ve özellikle Kürdistan dağlarında her türlü kirli savaş taktiğini kullanmakta ve KDP gibi diğer Kürt partilerini kirli oyunlarına dahil etmek istemektedir” şeklinde konuştu.

‘Tecrit ve saldırılar birbiriyle bağlantılı’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin ve Kuzey Doğu Suriye bölgelerine gerçekleştirilen saldırıların birbiriyle bağlantılı olduğunu kaydeden Hûriye Şemdîn de, bütün bu planların hegemon devletlerin kirli planı olduğunu kaydetti.

‘Önderliğe sahip çıkılmalı’

Tecridi kabul etmediklerini ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep ettiklerini sözlerine ekleyen Hûriye Şemdîn, "Kimse bizi önderlikten ayıramaz, Önder Apo'nun halklar için yarattığı paradigma, bölgelerimizin insanlarına yönelik her türlü saldırı ve savaşı yok edebilir. Kürtler bugün halklarına ve önderliklerine sahip çıkmazlarsa kazanamazlar. Sorumlu ülkelerin, insan hakları ilkelerine göre hareket etmeleri ve görevlerini yerine getirmeleri talebinde bulunuyoruz” dedi.