Haleb’de kadınlar şiddet ve baskı altında direnişten vazgeçmiyor
Kadınlar, savaşlar ve kaos ortamında haklarını ve eşitliğini elde etme mücadelesi nedeniyle sürekli tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Haleb’de yaşayan Büşra El- Süleyman kendisi ve kadınlar için mücadele eden isimlerden biri.
GUFRAN AL-HABIS
Haleb- Suriye’de cihadist Heyet Tahrir Al Şam’ın (HTŞ) yönetimi ele geçirmesinin ardından yeni bir dönem başladı. Suriye’deki iç savaş en başından bu yana en çok kadınlara ve çocuklara zarar verdi. Bu süreçte kadınlar sadece hayatta kalma mücadelesi vermedi aynı zamanda cinsiyet eşitliği ve adalet içinde büyük bir direniş gösterdi. Büşra El- Süleyman'ın hikayesi, bu mücadeledeki kadınların kararlılığını ve karşılaştıkları zorlukları gözler önüne seriyor.
Haleb’teki kadınlar şiddet, devam eden tehditler ve onları her an kısıtlayan koşullar arasında pes etmeyi reddederken yalnızca bireysel özgürlükleri için değil aynı zamanda sürekli bir mücadele içinde yer alan imajı da temsil ediyor. Hayatı kökten değişmeden önce kendisini sıradan bir kadın olarak gören Halebli insan hakları savunucularından Büşra El- Süleyman, iç savaşın başladığı 2011 yılını hayatının bir dönüm noktası olarak görüyor.
‘Birçok arkadaşımı kaybettim’
Suriyeli her insan gibi ilk zamanlar çatışmaların yakında normale döneceği umudunu taşıyan Büşra El- Süleyman bu düşüncenin kendisine kaldırabileceğinden daha fazla yük getireceğini bilmiyordu. Onun da yaşamı ülkedeki durumun kötüleşmesiyle farklı bir yöne doğru ilerledi. Büşra El- Süleyman, ülkede kadın hareketlerinin ortaya çıkmasıyla bu alanda çalışma yürüten ilk kadınlardan biriydi. Büşra El- Süleyman, yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:
“Bir yıl Haleb Üniversitesi'nde okudum. Sürekli bombardıman olması üniversiteye gitmemi imkansız hale getirdiği için eğitimimi tamamlayamadım. Birçok arkadaşımı kaybettim. Ailemle birlikte geçici bir barınakta yaşadık. Sonra tekrar yerleşmek için daha güvenli bir yere yerleştirildik. Her ne kadar nispeten istikrarlı olsa da, beni yoran uzun bir yerinden edilme yolculuğunun ardından sonunda bir köye vardım.”
‘Artık yeni biri olduğumu hissettim’
Haleb kırsalında “Amal Girişim Merkezi” adıyla bir tabelanın dikkatini çektiğini dile getiren Büşra El- Süleyman, buranın hayatını nasıl değiştirdiğini “Sanki bu tabela benimle bizzat konuşuyormuş gibi tuhaf bir şeyin beni çektiğini hissettim. Bu yüzden mekana girdim ve orada bir grup kadın tarafından samimi gülümsemelerle karşılandım. Burası bir eğitim merkezi gibiydi. Hayatıma uzun süre yeniden başlayabileceğim yerin eksikliğini hissettim. İçimdeki hayal yenilendi ve zaman geçtikçe, eğitim ve kurslara katıldıkça artık yeni biri olduğumu hissettim. Sadece savaştan kaçmakla kalmadım, aynı zamanda topluma daha iyi bir şey sunabildim. Merkezdeki eğitimimi tamamladım ve aktivistlerin üyelerinden biri olana kadar psikolojik destek sağlamaya yönelik birçok beceri kazandım” sözleriyle ifade ediyor.
‘Korkunun içime sinmesine izin vermedim’
Büşra El- Süleyman, gelişiminin aynı zamanda kendisini feminist girişimlere gönüllü olarak katılmaya yönelttiğini dile getirerek çocuk evlilikleri, şiddet ve daha birçok konuda farkındalık çalışmaları yürüttüğünü söylüyor. “Toplumumuzda kadınların yaşadığı sorunlar var ve bu sorunları yaşayan her kadının sesi olmayı kendime görev edindim” diyen Büşra El- Süleyman, Amal Girişim Merkezi'nin etkisine ilişkin şunları anlatıyor:
"Merkez köydeki kadınlar arasında iyi bir üne sahipti ve zamanla burası onların acılarını özgürce konuşabilecekleri ve yardımcı olacak tavsiyeler alabilecekleri tek yer haline geldi. Her gün zorluklarla karşılaşıyorlar. Kadınlar aile içi şiddetle nasıl başa çıkacaklarını ve haklarını korkusuzca nasıl talep edeceklerini öğrendiler. Merkez'in toplum üzerindeki etkisi arttıkça, yerel meclis de yaptıklarımız hoş karşılanmadı. Sunduklarımızın sınırları aştığını, yerel gelenek ve göreneklere aykırı olduğunu düşünülerek merkez suçlanmaya başlandı. Tuhaf fikirler yayıldı. Tüm bu eğilimlerden sonra ben de tehdit mektubu aldım. Mektupta ‘Kadınlara haklarını öğretmeye ve farkındalık yaratmaya devam ederseniz merkezinizi kapatırız, uymazsanız, hayatınızı cehenneme çevireceğiz’ yazılıydı. Korkunun içime sinmesine izin vermedim. Bu merkeze bağlı olan birçok kadının olduğunu biliyordum ve onları bırakamazdık.”
Çalışmalarına devam ediyor
Merkezin birçok tehdit aldığını söyleyen Büşra El- Süleyman, kapılarının kırıldığını ve duvarlara tehdit dolu mesajlar yazıldığını belirtiyor. Büşra El- Süleyman, “Sorunlarımızı yetkililere anlatmak istediğimizde reddedildik. Bizi dinledikten sonra aleyhimize medya kampanyası başlatıldı. Kendimizi savunmaktan başka seçeneğimiz yoktu. Bu yüzden birlikte çalıştığımız kadınlarla buluşup onları bu saldırılara karşı durmaya çağırmaya karar verdik. Aile içi şiddetten kurtulan ve bize yardım eden kadınlar vardı” şeklinde konuşuyor. Büşra El- Süleyman, son olarak “Üzerime düşen sorumluluğun büyüklüğünü hissettiğim çalışmalarıma devam ediyorum. Kadınların sesi olmalıyız” diyor.