Direniş Filosu’na katılan gazeteciler onurlandırıldı

Tunus Gazeteciler Sendikası, Gazze’ye insani destek amacıyla yola çıkan "Direniş Filosu"na katılan gazetecileri onurlandırdı. Törende, gazeteciliğin sadece haber aktarmak değil, hakikatin tanıklığını yapmak ve adalete ses olmak olduğu vurgulandı.

ZOUHOUR MECHERGUI 

Tunus- Tunus Ulusal Gazeteciler Sendikası tarafından düzenlenen bir törende bir araya gelen gazeteciler, gazeteciliğin özünde yalnızca haber aktarmaktan ibaret olmadığını, aksine adalet, hakikat ve insan onuruna bağlı ahlaki bir duruş olduğunu vurguladı. Katılımcılar, gazetecinin asli görevinin, sessizlerin sesi olmak ve hakikatin tanıklığını yapmak olduğunu belirtti.

15 Ekim günü gerçekleştirilen törende, "Direniş Filosu"na katılan gazeteciler cesaretleri ve gazeteciliğe olan bağlılıkları nedeniyle onurlandırıldı. Tören sırasında gazetecilik mesleğinin özü ve insan haklarıyla ilişkisi üzerine derin bir tartışma yürütüldü. Tunuslu gazeteci Olfa Lamloum, üç farklı gemide süren sıra dışı deneyimini anlatarak, sınırları, kimlikleri, dinleri ve ırkları aşan insani ve kadın dayanışmasının önemine dair inancının daha da pekiştiğini ifade etti.

Kadınların varlığı görmezden gelindi

Olfa Lamloum, ilk olarak bir gözlem gemisinde başladığı yolculuğunu, filoya liderlik eden “Alma” gemisinde sürdürdüğünü ve nihayetinde İsrail güçleri tarafından durdurulan “Aurora” gemisinde tamamladığını belirtti. Kadınların filo içerisindeki etkili ve cesur varlığına rağmen, bu katkıların yeterince görünür kılınmadığını ifade etti. “Aurora gemisindeki yolcuların çoğu kadındı” diyen Olfa Lamloum, “Aralarında Uruguaylı kadın kaptan da vardı. Ancak erkek kahramanlık anlatıları, kadınların cesur ve lider rollerinin üzerini örttü” şeklinde konuştu.

‘Fiziksel dayanışma ekran başından yapılan destekten daha güçlü’

Olfa Lamloum, Gazze’ye gitmek üzere “Direniş Filosu”na katılma kararını tüm olasılıkları bilerek ve bilinçli bir şekilde aldığını vurguladı. Olfa Lamloum, artık ekran başından yapılan dayanışmanın yeterli olmadığını, gerçek dayanışmanın sahada yaşanması gerektiğini düşündüğünü söyledi ve “Gazze'deki kadınlara biz buradayız, sizi duyuyoruz ve sizinle dayanışma içindeyiz demek istedik. Kadınlar, yıldırma ve korkutmaya rağmen filoya katılmaktan geri durmadı. Bu cesaret, bizler için ilham vericiydi” şeklinde konuştu.

Kadınlara yönelik aşağılayıcı muamele

Olfa Lamloum, İsrail güçlerinin müdahalesi sırasında kadınlara uygulanan sistematik şiddeti ve hak ihlallerini detaylı şekilde anlattı. Kadınların sözde sağlık kontrolleri bahanesiyle kıyafetlerini çıkarmaya zorlandığını, küçük kafeslerde yataksız ortamlarda tutulduklarını ve insan onurunu zedeleyen koşullara maruz kaldıklarını aktardı. Kadınlara ağır psikolojik baskılar uygulanarak, savaş bölgesine izinsiz girdiklerine dair belgeleri imzalamaya zorlandıklarını dile getiren Olfa Lamloum, “Bu girişim, dayanışma eylemini suç haline getirme çabasının bir parçasıydı” dedi. Olfa Lamloum, filonun küresel düzeyde bir hareket olduğunu, farklı ülkelerden gelen insanların katılımıyla sınırları aşan ortak bir sesin yükseldiğini ve bunun insanlık adına güçlü bir mesaj taşıdığını ifade etti.

‘Gerçek direniş Gazze’de yaşanıyor’

“Mesaj yerine ulaştı,” diyen Olfa Lamloum, dünyanın gözlerinin bir süreliğine de olsa yeniden Gazze’ye çevrildiğini dile getirdi. Olfa Lamloum, asıl kahramanların ve direnişçilerin Gazze ve Filistin’de olduğunu, her gün bombalara, açlığa ve ölüme karşı hayatta kalmaya çalışanların gerçek mücadeleyi verdiğini vurgulayarak “Direniş Filosu”nun esas amacının, dünyanın sessizce izlediği bir soykırıma karşı vicdanları uyandırmak olduğunu söyledi.

Fransa’ya sert eleştiri

Olfa Lamloum konuşmasının sonunda Fransa devletinin tutumunu da sert bir dille eleştirdi. Fransız yetkililerin filo üyelerini ülkelerine geri taşımayı reddettiğini, hatta dönüşleri için uçak bile tahsis etmediğini belirtti. Belgeleri ve telefonları olmayan gazeteciler, zorlu koşullarda kendi imkanlarıyla dönmek zorunda kaldı.

Törende yapılan konuşmalarda, filo katılımcısı gazetecilerin misyonunun, gazeteciliğin en saf ve anlamlı halini temsil ettiği vurgulandı.