Cumartesi Anneleri 1048‘inci haftada eylemdeydi

Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Kadri Keremoğlu’nun akıbetini sordu ve bir kez daha Galatasaray Meydanı’ndaki bariyerlerin kaldırılmasını istedi.

Haber Merkezi- Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1048’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.

Ellerinde, gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri, 14 Nisan 1995 tarihinden bu yana akıbeti bilinmeyen Kadri Keremoğlu’nun akıbetini sordu.

Eyleme, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile çok sayıda hak savunucusu katıldı.

‘Beyaz Toros’la kaçırıldı’

Kayıp yakını Jiyan Tosun tarafından okunan basın metninde ilk olarak Anayasa Mahkemesi kararlarına uyularak meydandaki polis bariyerlerinin kaldırılması çağrısında bulunuldu. Jiyan Tosun, Keremoğlu ailesinin, JİTEM bağlantılı çetenin hedefi haline gelmesinin ardından Kadir Keremoğlu’nun, 14 Nisan 1995 tarihinde Van Merkezde 01 EA 600 plakalı Beyaz Toros'la kaçırıldığını ve bir daha kendisinden haber alınamadığını anlatı. Jiyan Tosun, şöyle devam etti:

“Görgü tanıklarına göre kaçıranlar arasında JİTEM bağlantılı Şehmus Durak da vardı ve iki araç daha bu operasyona eşlik ediyordu. Aile, yaptığı araştırmalar sonucu, kaçırıldıktan sonra babalarının Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım’a teslim edildiğini, önce Van JİTEM merkezine, daha sonra da Van Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldüğünü öğrendi. Ayrıca kaçırma olayına karışan JİTEM’le ilişkili şahısların kimlik bilgilerine de ulaştı. 22 Nisan 1995 tarihinde aileyle görüşen ve kendisini özel harp dairesi mensubu olarak tanıtan kişi ‘babanızı bırakmak için 750.000 Mark istiyoruz’ dedi. Bunun üzerine aile, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile görüştü. Bu görüşmeden hemen haberdar olan söz konusu kişi aileyi arayarak ‘babanızı ölmüş bilin’ dedi.”

‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’

Jiyan Tosun, metnin devamında “Şehmus Durak’ın eşi, vicdan azabı çektiğini söyleyerek aile ile temasa geçti. Keremoğlu’nun evlerinde Yeşil tarafından infaz edildiğini, olaya kendisinin ve kayınvalidesinin tanık olduğunu anlattı. Bu itirafın ses kaydı alındı. Emniyet, adli ve askeri makamlara başvuran aile bir sonuç alamadı. Diyarbakır, Hakkâri ve Van adliyeleri arasında gidip gelen dosyada Kadir Keremoğlu’nun akıbetinin açığa çıkarılmasını, sorumlu olanların cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte bir yargılama faaliyeti yürütülmedi. Gözaltında kaybedilişinin 30’ncu yılında bir kez daha yineliyoruz: Kadir Keremoğlu’nun mezar yeri açıklansın, onu kaybedenler üzerindeki cezasızlık zırhı kaldırılsın. Adalet sağlansın. Kaç yıl geçerse geçsin, Kadir Keremoğlu için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

‘Adalet arayışı barışın temel taşıdır’

Açıklamada konuşan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, “Cumartesi Annelerinin acılarını kurumsal olarak paylaşıyoruz. İstanbul Barosu yönetimi olarak Cumartesi Annelerinin yanındayız. Barışçıl bir araya gelişe anayasaya aykırı işlemlerin uygulanmasını kınıyoruz. Adaleti ortaya çıkartmak yerine adaletsiz uygulamaların reva görülmesi kabul edilemez. Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışı toplumsal barışın temel taşlarından biridir" dedi.

Kayıp yakını İkbal Eren de açıklamadaki konuşmasında “Sevdiklerimiz için adalet ararken bariyerlerin kaldırılmasını, meydanın açılmasını ve hafıza mekanımızda buluşmayı talep ediyoruz" diyerek alanın bariyerlerle kapatılmasına dönük tepkisini dile getirdi.

‘Babamın akıbetini soracağız’

Açıklamada daha sonda Kadri Keremoğlu’nun ailesinin gönderdiği mektup İHD üyesi Osman İşçi tarafından okundu. Mektupta şu ifadeler yer aldı:

“30 yıldır babamı bulmak için her kapıyı çaldık, hepsi üstümüze kapandı. Tüm hukuk yollarını denedik ama sonuç alamadık. Başında dua okuyacağımız bir mezarımız olsun istiyoruz. Babamın failleri bellidir, adalet istiyoruz. Davamızın ve Cumartesi Anneleri’nin yanındayız. 30 yıl değil 100 yıl da geçse evlatlarımızla, torunlarımızla babamın akıbetinin sıkı takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

Eylem abluka altındaki meydana karanfillerin bırakılmasıyla son buldu.