Cihatçı HTŞ’nin zulmünden kaçan Aleviler Kuzey-Doğu Suriye’ye sığınıyor
Suriye kıyılarında Alevilere yönelik artan saldırılar, kadınların ve çocukların yaşamını tehdit ediyor. Cihatçı HTŞ’nin baskılarından kaçan aileler Kuzey ve Doğu Suriye’ye sığınırken, burada hem güvenlik hem de eğitim haklarına yeniden kavuşuyorlar.

SORGUL ŞÊXO
Til Temir – Cihatçı Heyet Tahrir el-Şam’a (HTŞ) bağlı gruplar, Mart ayından bu yana Suriye kıyılarında yaşayan Alevi nüfusa yönelik sistematik saldırılar düzenliyor. Kadınlara yönelik kaçırma, tecavüz ve katliam vakaları artarken, saldırılardan kaçan çok sayıda aile güvenli bölgelere sığınmak zorunda kaldı. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelen bazı Alevi aileler, Özerk Yönetim'in kontrolündeki kantonlara yerleşti. Bu ailelerden ikisi, Cizîr Kantonu’na bağlı Til Temir kentine sığındı. Özerk Yönetim, ailelerin barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılarken, çocukları da bu yıl Özerk Yönetim okullarında eğitime başladı.
Kongra Star, Humus’tan göç eden Alevi aileleri ziyaret ederek dayanışma mesajı verdi. Ziyaret sırasında Alevi kadınlar, cihadist HTŞ tarafından yaşadıkları saldırıları ve maruz kaldıkları insan hakları ihlallerini anlattı. Kongra Star üyeleri, Alevi kadınların yanında olduklarını ve bu zulme karşı birlikte mücadele edeceklerini belirtti.
‘Kadınlar evlerine hapsedilmiş durumda yaşıyor’
Kongra Star üyesi Weed El-Najar, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye’nin kıyı bölgelerinde kadınlara yönelik katliamlar ve kaçırma olayları halen sürüyor. Özellikle kız öğrenciler, kaçırılma tehdidi nedeniyle üniversite eğitimine devam edemiyor ve birçok kadın evlerine hapsedilmiş şekilde yaşamını sürdürüyor. Suriye kıyılarındaki katliamlar, geçici hükümetin Alevilere karşı duyduğu nefretin boyutunu gösteriyor. Ailelerin aktarımlarına göre, HTŞ üyeleri açıkça 'Alevilerin yaşamaması gerekir' söyleminde bulunuyor. Aileler, Alevilerin yok olma eşiğinde olduğunu ve Alevi halkının sürgün edilmek istendiğine dikkat çekiyor. Suriye kıyılarında artık güvenlik ve huzur kalmadı. Aileler, Kuzey ve Doğu Suriye’de kendilerini güvende hissediyorlar. Artık çocukları ve kızları için endişe içinde yaşamıyorlar. Özerk Yönetim’e saygı duyduklarını, Özerk Yönetim’in Alevi göçmenleri kardeşleri gibi sahiplenip desteklediğini belirtiyorlar.”
‘Halkların haklarını korumak için adem-i merkeziyetçi sistem olmalı’
Mevcut durumda Suriye’nin geleceğinin parlak olmadığını ifade eden Weed El-Najar, “Cihatçı HTŞ geçici yönetime geldiğinden beri yaptıkları ortada. Hükümet veya devlet yok, bilimi öldürdüler ve cehaletin yolunu açtılar. Suriye'yi cehalet dönemine geri döndürmek istiyorlar. Kadınlara baskı uyguluyorlar. Kadınları dört duvar arasına hapsetmeyi, haklarını teker teker ellerinden almayı amaçlıyorlar. Yazılı yasalara rağmen hiçbir şey yapılmıyor, yoksullar korunmuyor, her şey lafta kalıyor, hiçbir olumlu ilerleme yok, somut bir adım yok. Baas rejimi de HTŞ gibi Alevi halkına zarar verdi. Devlete yakın olduğumuz yönündeki söylemler doğru değil. Kadınların ve halkların haklarını korumak için adem-i merkeziyetçi bir demokratik sistem olmalı" şeklinde konuştu.
‘Saldırılar nedeniyle eğitimlerimize devam edemedik’
Suriye kıyılarında öğretmenlik yapan ancak, cihatçı HTŞ’nin baskıları nedeniyle eğitim hayatına devam edemeyen Sosyolog Lema Teraf, HTŞ'nin baskı ve katliamlarını Kongra Star'a ayrıntılı olarak anlattı. Kız öğrencilerinin katledildiğini belirten Lema Teraf, “Saldırılar nedeniyle eğitimlerimize devam edemedik, çünkü dışarı çıksaydık evimize geri dönmeme, kaçırılma ihtimalimiz çok yüksekti. HTŞ her şeye müdahale etti, İngilizce kitaplarında kız çocuklarının yüzlerini kapattılar. Sanat, müzik ve spor derslerini azaltıp İslami eğitim derslerini artırdılar. Burada hayat kuşatılıyor, yani hayat öldürülüyor. Spor, müzik ve sanatla çocukları savaş ortamından, cenazeleri ve tanık oldukları vahşeti görmelerinden uzaklaştırmaya çalıştık, ancak çocuklara sporu, müziği ve sanatı da yasakladılar. Bir bütünen yaşamı öldürdüler” sözlerine dikkat çekti.
Kuzey ve Doğu Suriye’de dile, kültüre ve dinlere saygı duyulduğunu kaydeden Lema Teraf, tüm ulusların birbirini anladığını söyledi. Lema Teraf, “Kürtler ve Süryaniler kendi dillerini konuşuyor ama aynı zamanda birbirlerini de anlıyorlar. Burada kiliseler ve camiler var, bu en güzel şey. Ama bizi üzen, Suriye kıyılarındaki kilise ve camilerimizin yıkılıp hasar görmesidir. Dini kutsallarımıza saygısızlık ettiler. Suriye'de insanlığı yok ettiler, zombiler ve vampirler dünyasında yaşıyoruz” dedi.