Şadiye Ebubekir: Uluslararası kamuoyu Abdullah Öcalan için harekete geçmeli
Uluslararası hukuk uzmanı Şadiye Ebubekir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bir direniş sürdürdüğüne dikkat çekerek umuda erişim hakkının uygulanması için baskı yaratılmasını istedi.

HÊLÎN EHMED
Süleymaniye- ‘Umut hakkı’ uluslararası ve yerel hukukta bir hak olmasına rağmen Türkiye’de uygulanmıyor. Ülkede yürütülen ‘barış sürecinin’ bir parçası olarak görülen ‘umut hakkı’ ile ilgili son zamanlarda sıkça açıklamalar yapılırken sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için özellikle tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşturulması isteniyor.
Uluslararası hukuk uzmanı ve öğretim üyesi Şadiye Ebubekir, Türkiye devletinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dosyasını iç hukuk meselesi haline getirdiğini böylece diğer ülkelerin dava sürecine müdahale etmesini engellediğini dile getirdi. Şadiye Ebubekir, verilen ceza gereği kimsenin dosyaya müdahil olamayacağını, ancak “Umuda erişim hakkı” nın mutlaka uygulanması gerektiğini vurguladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre, 25 yıl hapis cezasını dolduran her tutuklunun bu hakka dayanarak serbest bırakılması gerekiyor. Türkiye devleti ise Abdullah Öcalan söz konusu olduğunda uluslararası yasaları uygulamayı reddediyor. Bu durum, hukuki metinlere aykırılık teşkil ediyor. Avrupa Konseyi Türkiye’yi defalarca uyararak, siyasi mahpus olsun ya da olmasın, hiç kimsenin 25 yıldan fazla cezaevinde tutulamayacağını bildirdi. Bugün hem Kürt halkı hem de AİHM, Abdullah Öcalan için umuda erişim hakkının uygulanmasını talep ediyor.
‘Bu hak uluslararası bir yasadır’
Şadiye Ebubekir, AİHM’in ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının insan haklarına aykırı olduğu yönünde karar aldığını hatırlatarak, “Mahkeme, cezaevlerinin amacının ıslah olduğunu, insan haklarını sınırlamak olmadığını belirtti. Bu nedenle umuda erişim hakkı getirildi. 20 yılını dolduran her tutuklu, denetimli bir süreçte topluma kazandırılmalıdır. Bu hak uluslararası bir yasadır” dedi. Avukatların 2003’te Abdullah Öcalan için ilk kez bu hakkı talep ettiğini, ancak yalnızca 5 yılını doldurduğu için kabul edilmediğini söyleyen Şadiye Ebubekir, “2014’te ise Türkiye, siyasi kimliği gerekçesiyle talebi reddetti. Türkiye Anayasası’nın 95. maddesinin 5. fıkrası, ulusal yasalarla uluslararası yasaların çelişmesi durumunda uluslararası yasaların geçerli olduğunu açıkça belirtiyor. Ancak Türkiye devleti bu yükümlülüğü yerine getirmiyor. Öcalan’ın dosyası iç hukuk meselesi olarak kapatılmış durumda” diye konuştu.
‘Öcalan yazılarıyla direniş yürütüyor’
Şadiye Ebubekir, Abdullah Öcalan’ın yalnızca bedeninin cezaevinde olduğunu, düşüncelerinin ise tüm dünyaya yayıldığını söyleyerek konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Öcalan yazılarıyla direniş yürütüyor, Ortadoğu’da eşitlikçi ve barışçıl bir düşünce sistemi yayıyor. Onun felsefesi, yeni kuşakların eğitilmesinde de büyük rol oynuyor. Bu nedenle Türkiye devleti ve işgalci güçler Öcalan’ın özgürleşmesinden korkuyor. Umuda erişim hakkı da barış süreci de Kürt halkı için büyük kazanımlardır.”
‘Uluslararası kamuoyu harekete geçirilmelidir’
Şadiye Ebubekir, son olarak şöyle konuştu:
“Umuda erişim hakkının uygulanması için avukatların, insan hakları savunucularının ve halkın Türkiye üzerinde baskı oluşturması gerekir. Uluslararası kamuoyu harekete geçirilmelidir. Türkiye’ye ekonomik, siyasi ve diplomatik baskı uygulanmadıkça ne umuda erişim hakkı tanınır ne de barış süreci ilerler. Dolayısıyla Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için uluslararası dayanışma şarttır.”