Kürtaj hakkı ve mücadelesi- 1-
Jineoloji Akademisi, ajansımız için tüm dünyada konuşulan kürtaj olgusunu yazdı. İki gün sürecek yazı dizisinde ABD kararı ile birlikte yaygınlaşması beklenen kürtaj yasağının nasıl özel alandan bir devlet politikası haline geldiği anlatılıyor.
Başta Ortadoğu olmak üzere bölge politikalarına yön veren egemen emperyalist bir ülke olan ABD’de yaşanan kürtaj yasağı dünyayı nasıl etkileyecek? Erkeklerin yönettiği üreme politikası kadınlar için sadece bir doğurma meselesi mi? Jineoloji Akademisi, ajansımız için tüm dünyada konuşulan kürtaj olgusunu yazdı. İki gün sürecek yazı dizisinde ABD kararı ile birlikte yaygınlaşması beklenen kürtaj yasağının nasıl özel alandan bir devlet politikası haline geldiği anlatılıyor.
Kadınların yoğun bir mücadele ile elde ettiği kürtaj hakkı birçok ülkede muhafazakar yönetimlerce ortadan kaldırılmakta ya da yasalarda bu hak olsa da fiiliyata uygulanmasına izin verilmeyen engeller oluşturulmaktadır.
ABD’de kürtaj hakkı 1973 yılında kadınların yoğun mücadelesi ile kazanılmıştı. Son günlerde ABD yüksek mahkemesinin bu kararı bozması ile kürtaj hakkı konusundaki tartışmalar ve mücadele yeniden gündeme girdi. ABD’deki kararın dünyadaki birçok ülkeyi de etkileme olasılığı yüksek. Çünkü Amerika başta Ortadoğu olmak üzere bölge politikalarına yön veren egemen emperyalist bir güç. Biden yönetiminin iş başına gelmesi ile birlikte hem bölgede hem de Amerika’daki demokrasi güçlerinde daha demokratik, barışçıl politikaların gelişeceği yönünde bir algı oluştu. Oysa hem Ortadoğu’daki savaşın, saldırıların yoğunlaşması hem bölgedeki faşizan uygulamalarda daha fazla artış oldu. Amerika’daki demokrasi güçleri ve kadın hareketleri açısından da daha olumsuz bir tablo çıktı ortaya.
ABD’nin iki yüzlülüğü
Kürtaj hakkı yasasının iptalinde her ne kadar yüksek mahkemedeki muhafazakar yargıçlara maledilse de Biden yönetiminin de bundaki payı göz ardı edilmez. Amerika’nın 2003’teki Ortadoğu müdahalesinde kullandığı argümanlardan biri kadın özgürlüğü idi. Afganistan’lı kadınları özgürleştirme söylemi kullanılmıştı. Aradan geçen yirmi yılda bu politikanın iki yüzlülüğü daha net ortaya çıkmış oldu. Biden yönetimi de kabinesine çok sayıda kadın dahil ederek hatta uluslararası ilişkilerde feminist diplomasi söylemi kullanarak kadın hareketinin mücadelesini kendisine yedeklemeye çabaladı. En son NATO zirvesinde kadın sayısnın fazlalığı ve ‘NATO Biziz’ diyerek verdikleri fotoğraf da sistemin kadın özgürlüğünü liberal, işgalci politikalarına alet etme yaklaşımı olarak ele alınabilir.
Kürtaj hakkını kadınlardan alan yasa değişikliği Amerika’daki kadın özgürlük hareketlerinde şok etkisi yarattı. Bu da kadın özgürlük mücadelesi açısından değerlendirilmesi gereken bir durumu ortaya koyuyor. Devlet endeksli ve beklentili mücadelenin sonuç alıcı olmadığına, kadın özgürlüğünü liberalleştiren yaklaşımlara karşı daha güçlü bir mücadeleye ihtiyaç olduğu da görülmüş oldu.
Bu kararın bölgedeki faşizan, erkek egemen devlet politikalarına da güç vereceği kaygısı var.
Kadınlar temel muhalefet gücü
Ortadoğu’daki savaş gerçekliği devletlerin sistem karşıtı konumdaki güçleri baskı altına alma çabalarını yoğunlaştırıyor. Son yirmi yılda kadınlar hem Ortadoğu hem de dünyadaki sistem karşıtı mücadeleye öncülük yaptılar. Yemen, Tunus, İran, Afganistan, Türkiye bir çok ülkede kadınlar temel muhalefet gücüydüler. Bu nedenle faşist ve otokratik devlet yönetimleri kadınların aile, evlilik ve çocuk yapmaya teşvik edilerek devlete ve erkeğe boyun eğmesinin sağlandığı politikalar geliştirmektedirler. İran ve Türkiye’deki faşizan yönetimler bu nedenle kürtaj konusunda çok yönlü bir kadın karşıtı politika uyguluyor. Hem dayandıkları dini kesimleri bununla kışkırtarak kendi yanlarında tutuyorlar, hem ataerkil değerleri canlandırmış oluyorlar hem de kadınlara ne kadar mücadele ederseniz edin sonuç alamazsınız diyerek mücadeleci kadınların iradesini kırmak istiyorlar.
Üreme politikası tüm yaşamı ipotek altına alıyor
İran’da en son hicap, küçük yaşta evlilik, kürtaj konusunda alınan kararlar, Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, kadın kırımını teşvik eden cezasızlık politikası bunun uygulanma biçimleri olmaktadır. İran’da hicap konusundaki sıkılaştırmada kullanılan dini söylem kadınların açık giyinmesinin dünyadaki felaketlere yol açtığı yönünde. Üreme politikalarının amacı sadece doğumları çoğaltmakla sınırlı değil. Bu esasta kadınların baskı altında tutan erkek egemen sistemle ilgili bir konu. Kadınların evliliğe, çocuk doğurmaya zorlanması onların tüm yaşamının ipotek altına alınmasına yol açıyor; iradesini kırıyor, yaşamları hakkında karar almalarını önlüyor. Kadınların erkeğe bağımlı kalmasına yol açıyor. Bu aynı zamanda kadın özgürlük hareketlerine, feminist mücadeleye karşı da kullanılan bir konu oluyor. Toplumun genelinde kadın özgürlüğü ve kadın hareketlerine karşı tepki yaratmakta da kullanılıyor.
Gündemi erkekler belirliyor
Kadınlar kürtaj hakkı için uzun yıllardır yoğun bir mücadele veriyorlar. Fakat kürtajı bir sonuç olarak ele alıp bu sonuca yol açan nedenleri ortadan kaldıran bir yaklaşıma ihtiyaç var çünkü egemen devletler bu konuda zaman zaman yumuşayan, zaman zaman yasaklayan politikalarla kadınların gündemini belirlemektedir. Verilen haklar bir başka yönetim tarafında alınmakta ve kadınların yoğun mücadelesi kalıcı bir sonuçlar yaratamamaktadır.
Kadınlar Neden Kürtaj Olur?
Öncelikle kürtajın nedenleri, kadınların kürtaj olma gerekçelerini ele almaya ihtiyaç var. Kadınların kendi bedenleri hakkındaki bilgileri tarihin eski çağlarında bugünden daha fazladır. Buna dair birçok kanıt ve belge de bulunmakta. Ebelik tarihteki en eski kadın doktorluğudur. Modern çağla birlikte daha alt sınıf bir sağlık hizmeti gibi görülse de Sümer, Babil, Mısır tabletlerinde kadın doktorlardan, kadınlara hizmet veren hastahanelerden bahsedilmektedir. Kadınların kendi bedenleri hakkında söz ve karar sahibi olduğu dönemlerde cinsel ilişkiye girip girmeyecekleri, kiminle ne zaman girecekleri, istemediklerine reddetme imkanları vardır. Bununla bağlantılı kaç çocuk doğuracakları, ne zaman doğuracakları ya da doğurmak istemediklerinde bu konuda irade ve bilgi sahibidirler. Erkek egemenliğinin kurumlaşmasının en önemli boyutunu kadın bedeni üzerindeki tahakküm oluşturur. Kadın bedeni erkeğin mülkü haline geldikçe cinsellik erkeğin denetimine girmekte, çocuk doğurma konusundaki karar da kadınların elinden alınmaktadır. Yani kadın bedeni hem zevk nesnesi, hem çocuk doğurma makinesi hem de sürekli biçimde hizmet etmeye programlanmış, ücretsiz çalışan bir işçiye dönüşmektedir.
Kürtaj nedenleri de cinsiyetçilikle bağlantılı
Kürtajı tüm tarihsel gerçeklikle birlikte ele aldığımızda kadınların kendi bedeni hakkında söz sahibi olamamasının yarattığı bir sonuç demek daha yerinde bir tanım olur. Kadınların kürtaj yapmasına yol açan nedenler cinsiyetçilikle bağlantılıdır. Örneğin genç kadınların kendi bedenleri hakkında bilgi sahibi olmaması tedbirsiz, bilgisiz biçimde cinsel ilişkiye girmesi ya da girmeye zorlanması istenmeyen gebeliklere yol açabilir. Kadınların gebelikten nasıl korunacaklarını bilmemeleri ya da bu yöntemlere, ilaçlara erişememeleri, erkeklerin onları bundan mahrum bırakması da böylesi bir sonuca yol açabilir. Kadınların fiziken, ruhen ya da ekonomik olarak hazır olmadıkları bir annelik tüm yaşamlarını etkilemekte. Günah, yasak gibi gerekçeler ya da tecavüz sonucu da istenmeyen gebelikler olabilmektedir. Kimi zaman Erkekler onları çocuk yapmaya ikna etmekte ya da zorladığı için de kürtaj olmak istemektedirler. Üstelik annelik kadınları fiziksel, ruhsal, yaşam tarzı itibari ile erkeklerden kat be kat fazla etkilemekte. Okullarını bırakmak zorunda kalmakta, işten ayrılmak zorunda kalmaktadırlar. Ağır sağlık problemleri yaşamaktadırlar. Çocuk büyütmek ağır fiziksel, ekonomik, sosyal sonuçları olan bir gerçekliğe sahip. Sadece doğumla sınırlı kalmayan uzun bir emek sürecinin tüm yükü büyük oranda kadınların üzerine düşmekte. Dolayısıyla bir çocuğun varlığı kadınların yaşamını alt üst etmekle birlikte erkeğin yaşamında aynı etkiyi yaratmaz.
Kadınların da bir tercih hakkı vardır
Kadınlar bu yüke hazır olmadıklarında çocuk yapmayı ret etmeleri gibi bir hakları olmalıdır. Çünkü olumsuz koşullarda dünyaya gelen çocuklar için de bunun sonuçları çok ağır olmaktadır. Yoksulluk, sağlıksızlık, açlık, şiddet, sevgisizlik, eğitimsizlik olumsuz şartlarda dünyaya gelmiş çocukların karşı karşıya kaldığı yaşam biçimidir. Diğer bir neden ise koşulları uygun da olsa bir kadının çocuk yapmama, anne olmama gibi bir tercih de bulunma hakkı da vardır. Gebelik sürecinde gelişen görüntüleme yöntemleri ile kimi sakatlık ve hastalıklar doğumdan önce tespit edilebilmektedir. Bu da henüz doğmamış bir çocuğun sakatlığı durumunda annenin onun sorumluluğunu alabilecek durumda olmaması nedeniyle kürtaj olmayı istemesine yol açabilir. Bu istem ve tercih de kürtajı gerekli kılabilir. Cinsiyetçi toplum her kadını mutlaka evlenecek ve çocuk doğuracak şekilde şekillendirir. Anne olmak kadınlığın kesinleşmesi biçiminde yansıtılır. Oysa her kadın anne olmak zorunda değildir, anne olmak istemeyebilir. Kadın kimliğini birçok zengin deneyimi var. Bunu annelikle sınırlamak da cinsiyetçiliğin etkisi ile gelişmiştir.
Yarın: Kürtaj hakkı ve mücadelesi- 2-
Demografik değişim politikasının bir parçası