Direnişin sembolü Bêrîtan’ın eyleminden kadın ordulaşmasına-1

İşbirlikçiliğe karşı Kürt kadın direnişinin sembolü Bêrîtan Hêvî’nin eyleminden kadın ordulaşmasına giden yolu anlatan YJA Star Merkez Karargâh Komutanlarından Şafak Aryen, “Bêrîtan’ın eylemine Reber Apo’nun cevabı kadın ordulaşmasıyla olmuştur” dedi.

ZELAL JÎNDA

Haber Merkezi- Kürt Kadın Özgürlük Hareketinin öncü kadrolarından, direniş sembolü Gülnaz Karataş (Bêrîtan Hêvî), Dersim coğrafyasının asi direnişçi kadınları; Zarifelerin, Bêselerin ardılıydı. 25 Ekim 1992 yılında, Türkiye ile iş birliği yapan KDP ve YNK peşmergelerine karşı son mermisine kadar savaşan ve ardından teslimiyeti kabul etmeyerek uçurumdan atlayan Bêrîtan Hêvî’nin ardından binlerce kadın onun adını alarak özgürlük mücadelesine yol aldı. Kendisinden sonra binlerce kadın onun adını alarak özgürlük mücadelesine yol aldı. Bêrîtan Hêvî, işbirlikçiliğe karşı Kürt kadın direnişinin, özgür Kürdün sembol isimlerinden oldu. 

YJA Star Merkez Karargâh Komutanlarından Şafak Aryen ile yaptığımız üç bölümden oluşan söyleşinin ilk bölümünde, Gülnaz Karataş’ın (Bêrîtan Hêvî) yarattığı direniş çizgisini ve kadın ordulaşmasına doğru giden yolu konuştuk.

*25 Ekim 1992’de eylemiyle, kadın direnişinde ve savaşında bir çizgi olmayı başaran Gülnaz Karataş (Beritan) yaşamını yitirmesinin 32’nci yıl dönümüne giriyoruz. Beritan, hakikat uğruna savaşan kadınların güzelleştiğini, güzelleşen kadınlarında özgürleştiğinin felsefesini tüm kadınlara anlattı. Bu felsefe ve ideoloji aynı zamanda kadın ordulaşmasının da temelini oluşturdu. Beritan çizgisinde bugünlere nasıl gelindi?

Sakine Cansız arkadaştan Mihriban Saran arkadaşlara, Bêrîtan arkadaştan, Zilan, Sema, ve binlerce yoldaşa kadar kadın özgürlük çizgisinin değerleri ve bedenleşmesi kadar ruhu olan özgürlük şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Rêber APO’nun Sosyalizme gerçek anlamda toplumsal nitelik katarak özgürleşmeyi öncelikle toplumsal özgürlüğe dayandırdığı, bu anlamda en dip ve tüm köleliklerin kaynağı olan kadın sorununu gündemine alarak, çözümünü üstlendiği, bunun için kadınlara özgürleşme fırsatını gerilla perspektifiyle sunma gerçeği özgürlük hareketi ve ordusu olarak gelişimimizi temellendirdi. Buna dayalı olarak kadının mücadele araçlarına kavuşarak sel gibi aktığı gerilla safları bu yoldaşların emeği, çabası ve özgürlük tutkusu üzerinden kadın ordusunu 21’inci yüzyılın öncüsü konumuna getirdi. Kadının büyük özgürlük tutkusu, yurtseverliği ve erkek egemen sistem karşısındaki dirençli duruşu savaşanın özgürleştiğini somut bir gerçeklik olarak başarı temelinde tarihe nakşetti. Kuşkusuz kadın ordulaşması her karesinde büyük mücadelelerin ve bedellerin verildiği, gelişiminin ilmek ilmek örüldüğü bir kurumsal gerçeklik. Bu nedenle anlamı da, ideolojik-örgütsel-askeri açılardan niteliği ve elde ettiği sonuçları da büyük. Bêrîtan arkadaşın yaşamı ve eylemi, 1992’ye kadar kadının ideolojik-politik-askeri düzeyde elde ettiği başarının yol açtığı birikimi daha özgün bir ele alışla kadının gerilla perspektifini bir üst aşamaya taşımayı, bu iddialı adımı atmayı beraberinde getirdi. Ekim ayı içinde ihanetçi-ajan KDP’nin TC ile ortaklaşarak -tıpkı günümüzde de yaşandığı gibi- özgürlük gerillalarımıza yönelik geliştirdiği saldırı karşısında, Rêber APO’yu anlama temelinde Özgür Kadın gerçeğinin kimliksel gelişimini yaşamı ve eylemiyle ortaya koyan Bêrîtan yoldaşımız, kadın gerillaların kollektif emeği ve duruşunu zirvede temsil etti. Bêrîtan arkadaş ideolojik kavrayış gücü, geleneksel kadın ve erkek yaklaşımlarını reddeden, cins mücadelesini radikal yürüten, özgürleşmeyi mücadeleyle özdeşleştiren, kadın özgürlüğünü toplumsal özgürlüğün merkez dinamiği olarak ele alan, bu nedenle yurtseverlik duygusu güçlü, iktidarcı düzenin tüm saptırıcı, kirletici politikalarını görerek ihaneti, işbirliğini hem ulus hem cins anlamında kabul etmeyen, yaşam enerjisi ve coşkusuyla sürükleyici, mevcut sorunların çözümünün mücadeleden geçtiği bilinciyle cesur bir savaşçı ve komuta kişiliğini kendinde geliştiren, erkek egemenliğinin en kirli yönünü temsil eden ihanetçi güçlerin düşmanı adına bir Kürt kadın militanına yaptığı ‘teslim ol’ çağrılarına özgürlük sloganları, zılgıtlarıyla cevap veren ve teslimiyettense son mermisine kadar çatışıp uçurumlardan kendini atarak, hakikatin kanatlananı olmayı tercih eden bir yoldaşımız.

*Şehit Beritan’ın eylemi ile direnen bir kadın kimliği de oluşturdu denilebilir mi?

Elbette denilebilir. Ulusal anlamda klasik Kürt düşmanına hizmet eden, kendini kirlettikçe nefes almayı mümkün kılan Kürt karşısında, Özgür Kürt olarak tanımladığımız Ortadoğu’nun kadim halkının özünü onur ve özgürlük ahlakıyla duruşa dönüştüren kimliğin temsilini zirvede yaptı. Özelde o günün koşulları içerisinde erkek egemenliğinin kendini parti-ordu saflarımıza da dayatması karşısında ideolojik duruş ve radikal mücadelesiyle cesaretini ve savaşçılığını cins ve çizgi mücadelesinde sergileyen bir arkadaş. Bu anlamda duruşunda tüm eşitsizliklerin, çirkinliklerin reddi kadar bunun radikal savunuculuğunu hem parti saflarındaki geriliklere hem de düşmana karşı savaşma gücüne dönüştüren bir iradi varoluş. Rêber APO’nun; “Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir” tespitini yaşam felsefesine dönüştürerek gerçek anlamda güzelleşmenin diyalektiğini kendinde işleten bir başarıya sahip. Yaşamı bununla dolu, eylemi bunun sonucudur. Bu açıdan Bêrîtan arkadaşı komple kişiliğiyle bir Kadın Özgürlük militanı ve bu çizginin komuta gerçeği olarak tanımlamanın yanı sıra, aynı zamanda bu düzey gerilla kadın örgütlülüğünün toplumsal gelişimini de ifade etmekte. Tarihsel diyalektiğimizde gelişimin bireyde somutluk bulması bir sıçrama anı ve niteliğe dönüşümü de ifade ettiğinden kişide yürüyen, açığa çıkan kendi toplumsallığıdır aynı zamanda. Bu nedenle öncülük düzeyinde somutlaşmış arkadaşlarımızın tarihsel gelişimimizde tanımı kendisiyle sınırlı ve ifade ettiği maneviyattan öteye daha kalıcı ve toplumsallaşmış gelişimlerin öncülüğüdür. Gücü ve derinliği buradadır.

*Şehit Beritan’ın eylemine nasıl bir yanıt verildi?

Nitekim bu kollektif büyüklüğe Rêber APO’nun cevabı; kadın gerilla duruşunun kurumsal olarak ordulaşmaya kavuşturulması olmuştur. Sakine Cansız yoldaşın özgürlük mücadelesine katılımıyla başlayan kadın militanlığı bugün kurumsal gerçeğiyle, parti gücü olarak ideolojik, örgütsel, askeri gelişimiyle, binlerce şehidi ve milyonlarca kadın kitlesiyle 21’inci yüzyılın en radikal gücü olarak tanım ve anlam bulmaktadır. Bu gelişimin oluşturucuları, militanları ve sürdürücüleri olarak erkek egemenliğine, faşist düzene, iktidarcı sisteme ve onun her türden temsiline karşı mücadele etme ve başarma kararlılığıyla ordulaşmamızın yıl dönümünü büyük bir gurur ve onurla karşılıyoruz. Kadın Özgürlük hareketi, onun savunma ayağı olarak Kadın özgürlük ordusu cins çelişkisinin radikal çözümünü gündemine alan, tüm eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını kadın özgürlüğüyle ilişkilendiren, iktidarın hem kurumsal gerçeğine, ordularına hem de gelenekselliğin kendini oturttuğu klasik kadın ve erkeklik karşısında, yani bir bütünen tecavüz kültürü ve kurumsallığı karşısında mücadele yürüten ideolojik-örgütsel-askeri bütünlüklü bir oluşum. Bêrîtan yoldaş ve binlerce şehidimizin temsil ettiği değerleri ideolojik kimliğinin değerleşmesi olarak gördüğünden, bu gelenek üzerinden her türlü gerilik ve saldırı karşısında varlığını tüm kadınların savunması ve toplumsal özgürlüğün gelişimine adamış bir örgütlenmedir. Kadın ordusu olarak kurumsal örgütlenmeye kavuşmanın hem tüm kadınlar hem de halklar açısından ciddi sonuçları oldu. Gerilla hareketi olarak 1980’lerden buna yana, kadın ordulaşması olarak da 31 yılını dolduran bir mücadele süreci yaşandı. Kuşkusuz bu dönemler Kapitalist Modernitenin sistemsel krizinin derinleştiği, Dünya’da Soğuk Savaş dönemi ve bunun aşılmasıyla Dünya’nın yeniden özelde Ortadoğu’da başlatılan sıcak savaş dönemiyle dizaynının gündeme girdiği, kadın özgürlük sorununun görünürlük kazandığı, Rêber APO’nun uluslararası bir konseptle esasta bir Gladyo operasyonu olarak tanımlanabilecek hukuk dışılıkla esir edildiği, buna rağmen reel sosyalizmin aşılmasıyla sol cephede yaşanan tıkanmanın Rêber APO ve özgürlük hareketi tarafından aşılarak Demokratik Modernite, Demokratik Ulus, Demokratik-Ekolojik-Kadın Özgürlükçü toplum perspektifinin insanlığın ve kadınların şansı olarak somutlaştığı, tüm bunlarla 3’üncü Dünya savaşında hem kadınların hem insanlığın iktidarcı sisteme alternatif güç olma kapsamına ulaştığı süreçlerdir. Öz savunma çizgisinin kadın ordulaşmamız üzerinden erkek egemenlikli sisteme, onun toplumsal geriliğine, ülkemize, bölgeye dayatılan şiddet sarmalına, milliyetçi-dinci dayatmalara, DAİŞ vb güçlerin vahşetine karşı pratikleştirilmesi kadınları ve insanlığı bir potada birleştirmenin imkanını oluşturmuş, en önemlisi de nasıl özgürleşebileceğinin yöntemini ortaya koymuştur. Bunun iktidarcı güçler tarafından görmezden gelinmesi ya da terörize edilerek saldırılması esasta bu nedenledir. YJA Star tarihsel misyonuna denk kendini yapılandırmayı sürdürmüş, Ortadoğu’nun geniş bir coğrafyasında mevzilenerek hem mücadele gücünü büyütmüş hem kendi kendine yetme anlamında ciddi bir irade kazanmış hem cins mücadelesinin yükseltilmesi ve iktidar cephesi karşısında yürütülen savaşımda öncülük misyonuyla hareket etmiştir. Bu gelişimi tüm kadınların şansı ve toplumsallığının olmazsa olmazı olarak görmek lazım. İdeolojik kimliğinde derinleşme, amaca bağlılığın tavizsiz duruşu kadar bunu askeri anlamda da somutlaştırma, daha profesyonel ve çok yönlü savaşabilecek kapasiteye ulaşma, taktik yaratıcılık ve hakimiyet kadar komuta gerçeğinde yetkinleşme düzeyi söz konusudur. Elbette bunun zorlanmaları, yetmezlikleri, öz eleştiri düzeyinde ele aldığımız boyutları, erkek egemenliğinden ya da kadın gelenekselliğinden kaynaklı sıkıntıları vardır ama bunlar hep mücadele konusu edilerek, sonuçlarının özgürleşmeye evrilmeyi hızlandırması esas alınmaktadır.

*Gerillayı sadece askeri olarak savaşan bir güç olarak görmek doğru olmaz sanırım?

Evet, gerillacılık aynı zamanda doğayla bozulan dengenin yeniden kurulması anlamında güçlü bir felsefik yaklaşıma, özsel gelişime de sahiptir. Mevzilendiğimiz bu dağlar sadece coğrafik olarak savunma amaçlı mekan tuttuğumuz yerler değil, aynı zamanda doğayla birlik ilişkisinin ve uyumunun, iktidarın nüfus edemeyeceği, kadın toplumsallığının özgürlük ahlakı temelinde yaşam düzeneğinin ruhsal ve bilinçsel arınmaya dayalı yeniden düzenlendiği yerlerdir. Bêrîtan arkadaşımızın ve daha birçok yoldaşımızın şairane ruhu buradan beslenmiş, aynı zamanda bu ruh doğayla ilişkimizi beslemiştir. Tanrıçaların tahtında kadın ordusu yaşamı anlamlı kılmanın, bunun için kendini geleneksellikten arındırarak, bireycilik duvarlarını aşarak yeniden yapılandırmanın, Tanrıça kültürünün güncellenmesi anlamında bir anlam mekanı yaratmanın çabasını ifadelendiriyor. Yurtseverlik tanımımız buna denk düşüyor. Bu açıdan Bêrîtan yoldaşımızın da Önderliğimizin belirlemesine dayalı kendisini yapılandırdığı savaşarak özgürleşileceği, özgürleşerek güzelleşileceği felsefesi böylelikle ete-kemiğe bürünüyor, somut gelişmelere dönüşüyor. Kendinin farkında olmak, buna sahip çıkmak ve bunu savunmak mücadeleyi ve elbette başarmayı gerektiriyor. Güzellik yapay sınırlarda biçimsel olarak modernist yaklaşımlarla belirlenen ölçüler değil, var oluşun sağlanmasıyla ve insani bütünlükle yaşam gücü göstererek, doğaya bu temelde katılım ya da ilişkilenmeyle sağlanabilir. Bu bakış açısıyla kendini her açıdan donanımlı kılmaya odaklanmış YJA STAR gerçeği tüm bu alanlarda öncülük edebilmenin mücadelesini yürütüyor. Kadın ordulaşmasını bu bütünlükle ele alırsak şehitlerimizin gerçeğini ve neden bu kadar büyük bir yaşam ve eylem sahibi olduklarını, neden bu kadar yaşama ve insana tutkuyla bağlı olduklarını ve hangi ölçüler üzerinden ölümsüzleştiklerini anlamak mümkün olabilir.

Yarın: YJA Star Komutanı Şafak Aryen: Savaş karşısında herkes tutumunu netleştirmeli-2