Toplumsal sorunları cinsiyet temelli tartışmaya açarak içerikler üretiyor

Sosyolog Ezgi Sıla Demir, dijital medyanın gücünü kullanarak çeşitli içerikler üretiyor. Toplumsal sorunları cinsiyet temelli tartışmaya açarak içerikler üreten Ezgi Sıla Demir, “Amacım sorunların arka planını göstermek” diyor.

ARJÎN DİLEK ÖNCEL

Amed- Tüm dünyada artan kadın mücadelesine rağmen, toplumsal cinsiyet eşitsizliği hala kadınları etkiliyor. Erkek egemenliği kadını belli rollere sığdırırken, bu rolleri kabul etmeyen kadın toplumdan dışlanıyor ya da bir lince maruz bırakılıyor.

Şiddete boyun eğmeyen kadınlar, her platformu kullanarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Kadınların seslerini duyurmaya çalıştıkları alanlardan biri de dijital medya.

Amed’de yaşayan Sosyolog ve kadın hakları aktivisti Ezgi Sıla Demir, “Gündelik hayatın sosyolojisi” ni belirleyerek, dijital medyada çeşitli içerikler üretiyor.

“Ezgiceseyler” dijital medya (Instagram) hesabından “Aklıma takılanın ardına sosyoloji ile bakıyorum” diyerek içerek üreten Ezgi Sıla Demir’in “Toplumda ahlak anlayışı”, “Trafikte kadın sürücü olmak”, “Linç kültürü”, “Kadın ve mekân ilişkisi” gibi birçok paylaşımı var.

‘Bir şeyler anlatma ihtiyacı duyuyordum’

2017 yılından bu yana Amed’de yaşayan ve İnsan Hakları Derneği (İHD) başta olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütlerinde çalışmalar yürüten Ezgi Sıla Demir, içerik üretme yolculuğunu şu sözlerle anlatıyor: “Zaten bir Instagram hesabım vardı ama burada ördüğüm örgüleri, amigurimileri paylaşıyordum. Bu süreç pandemi dönemine denk geliyordu. Daha sonra hamilelik sürecim ve doğum sürecim derken, sosyal medyayı aktif kullanamadım. Ancak sosyal medyada bir kitle de vardı ve ben bir şeyler konuşma, anlatma ihtiyacı duyuyordum. Sosyal medyayı takip ediyordum ve üretilen içeriklere bakıyordum. Evet, içerikler var ama bir şeyler eksikti, genelde psikoloji, kısmen felsefe o da ilgisi olanlara yönelikti. Kadınlarla ilgili çok güzel hesaplar vardı ama onlar da ev içi görünmeyen emek üzerine ya da anne-bebek ilişkisi ya da anne kimliği üzerinden yapılıyordu.”

‘Gündelik hayatın sosyolojisi’

Aynı zamanda sosyolog olan Ezgi Sıla Demir, toplumsal meseleleri cinsiyet temelli tartışmaya açacak içerikler üretmek ihtiyacı duyduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Sosyoloji ile ilgili ne konuşabilirim diye kendime bir planlama çıkardım. Çünkü sosyoloji herkese hitap eden bir alan. En iyi bildiğim şeyi yapmak istedim, kadın ve sosyoloji üzerine konuşmaya başladım. Bazı konular belirledim ama çok sıkıcı olmayacak şekilde, teknik ve akademik boyuttan uzak kısa kısa paylaşımlar yapmaya başladım ve “gündelik hayatın sosyolojisi” diye bir niş belirledim.”

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine içerikler üretti

Ezgi Sıla Demir, aynı zamanda bir anne. Bir buçuk yaşında bir çocuğu olan Ezgi, kadınların sadece annelik rolüne sıkıştırıldığını toplumda gözlemliyor, ancak anne olunca buna bizzat maruz kalınca bu eşitsizliği bizzat deneyimlemiş oluyor.

Ezgi Sıla Demir, bu durumu şöyle ifade ediyor: “Maruz kalınca hem teknik olarak hem de tecrübe ve deneyimler üzerinden meseleye bakıyorsun. Sosyolojik olarak da bunu yorumlama ihtiyacı duyuyorsun. Ya da trafikte kadın kimliğinden ötürü olumsuz bir şey yaşıyorsun. Meseleyi kendine dert ediyor ve konuşma ihtiyacı duyuyorsun. Onunla ilgili içerik üretiyorsun ama bunun da sosyolojik olarak arka planına bakmak istiyorsun. Benim açığa çıkarmak istediğim bu sorunların sosyolojik arka planını görmek, göstermek.”

‘Dijital medyanın iki yönlü etkisi var’

Artık teknolojinin de etkisiyle bir “dijital çağın” yaşandığını ifade eden Ezgi Sıla Demir, dijital medyanın etkili bir güç olduğunu ancak kendi içine bazı handikaplar da barındırdığını ifade ediyor.

Ezgi Sıla Demir’e göre dijital medyanın iki yönlü etkisi var. O bu etkileri şöyle tanımlıyor: “Evet, dijital medyada bir ifade alanı açıldı. Konuşulmayan çoğu şey orada konuşuluyor ve belirli kitlelere ulaşıyor. Artık yaşamın önemli olgularından biri haline geldi. O nedenle bu alanı bırakmadan ama biraz daha doldurmak gerektiğini düşünüyorum.  Bir yandan özgür bir alan sunuyor ama bir yandan da bizi biçimlendiriyor. Böyle bir paradoks olduğunu düşünüyorum. Çok ciddi bir algı yönetimi var. Hayatımızda sosyal medyada sürekli maruz kaldığımız şeyleri düşünüyoruz. Bir süre sonra istemsizce sanki onun öyle olması gerektiğine inanıyoruz. Toplumun büyük bir kısmı sosyal medyanın bu algı yönetiminden etkileniyor ve yaşamını buna göre şekillendiriyor. O nedenle sosyal medyanın bir yandan da bizi sınırlandırdığını düşünüyorum. ‘Özgürlükmüş’ gibi gösterip sistemin, kapitalist modernite dediğimiz tüketim kültürünün bizi bir yönüyle de biçimlendirdiğini düşünüyorum. O nedenle farklı bir bakış açısına ihtiyaç var. İçinde olup da neden eleştiriyorsun diyenler de olabilir. İçinde olmak gözlemlediğim şeyi dile getirmeyeceğim, eleştirmeyeceğim manasına gelmiyor. Modern dünyada yaşıyoruz ama bu dünyayı eleştirmeyeceğiz, değiştirmek için çabalamayacağımız anlamına gelmiyor.”

Bazı şeyleri yüksek sesle söylemek gerekiyor’

Ezgi Sıla Demir, yaşanan tüm sorunların tarihsel olarak bir geçmişinin olduğuna inanıyor. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin durması için harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyor ve şöyle diyor: “Artık bazı şeyler demode oldu. Algılardan tutalım da, yaftalara, etiketlere kadar. 21’inci yüzyılda artık bu eşitsizliğin durması gerekiyor. Hem sorunun arka planını çeşitli kavramsallıklarla açıklayabilmek, nedenini nasıl olduğunu ortaya koyabilmek, gündelik yaşamda da bu tezatlara dair soru sorabilmek ve insanları düşünmeye teşvik etmek istedim. Çok yüksek olmasa da belirli bir takipçi kitlem var. Bazen bir cafede, bazen yolda beni görenler içeriklere dair olumlu dönüşler yapıyor. Teşvik eden, destekleyen motive eden geri dönüşler alıyorum. Bunlar olunca motive oluyorum.”

‘Asıl erkek zihniyetine ulaşmak gerek’

Toplumsal alanda birçok sorunu kadınlar tecrübe ederek yaşıyor. Bu nedenle yaşanan sorunun nedenlerini ve çözümünün ne olduğuna kadınların yabancı olmadığını belirtiyor Ezgi. “Asıl o erkek sistemine ulaşmak gerekiyor” diyen Ezgi Sıla Demir, “Biraz erkeklere de taş atacak içerikler üretmek gerekiyor. Çünkü kadın farkında sorunu yaşıyor zaten. Asıl fail olarak işaret ettiğimiz kişi veya zihniyete anlatabilmek. Sanki kadınla ilgili bir şey anlattığı zaman kadın dinlemeli, sanki sadece onun bilinçlenmesi, aydınlanması gerekiyormuş gibi bir algı oluşmuş. Haysiyet ve onur sahibi erkekler kadına yönelik gerçekleşen bu ayrımcılığın karşısında durmalı ve bizzat o da mücadele etmeli” sözleriyle çözüme de işaret ediyor.

‘Zaman yaratmak bir kadın olarak kolay olmuyor’

Ezgi Sıla Demir, içerik üretmenin de kendine göre zorlukları olduğunu söyleyerek, “Oğlum var, onun uyanık olduğu zamanlarda bunu yapmak çok mümkün olmuyor. Ya uyuduğu zamanlarda vakit ayırmam gerekiyor, ya da evde birileri varsa onunla ilgileniyorsa o anı fırsata dönüştürüp, bir şeyler üretmeye çalışıyorum. Zaman yaratmak bir kadın olarak öyle kolay olmuyor. Okumalarını metinlere çevirmen gerekiyor, sosyal medyanın algoritmasını bilmen gerekiyor, ona göre hareket etmen gerekiyor. Sosyal medyanın algoritma meselesi var, algoritmanın seni görmesi gerekiyor. İnsanların dikkatlerini çekecek girişler yapman gerekiyor, gündemde ne var ne konuşmalıyım, bir dakikaya bunu nasıl sığdırabilirim? Tüm bunların araştırmasını yapıyorsun. Telefon ve bir masa tripotum var, çalışma odamda yapıyorum çekimleri. Belki Youtube videoları çekerim diye bir planlamam var” diyerek, dijital alanı kullanmaya devam edeceğini söylüyor.

‘En çok kadınlar linç ediliyor’

Ezgi Sıla Demir’in hakkında içerikler ürettiği konulardan biri de linç kültürü. Sosyal medyada en çok ve en kolay kadınların linç edildiğini belirtiyor ve konuşmasını şöyle tamamlıyor: “‘Trafikte kadın sürücü olmak’ diye bir paylaşımda bulunmuştum bazı erkek sosyal medya kullanıcıları ‘ana, bacı olarak baş tacısınız ama trafiğe çıkmayın’ gibi yorumlar yapmıştı. Hala şunu net görüyorsun; seni özne olarak görmüyor. Bir yandan da bunu görüp açığa çıkarıyorsunuz ama bu alanda en çok kadınlar linçleniyor. Sosyal medyanın böyle bir handikapı da var. Buna yönelik de yapılması gereken ısrarla bu alanda olmak. Evet, handikapları olsa da sosyal medya var. Bizim yapmaya çalıştığımız ise bu alanı doğru, verimli kullanmak.”