‘Kentler kadınların varlıkları gözetilerek yeniden düzenlenmeli’
Kentsel dönüşüm projelerinin hemen her kentte yeniden dizayn edildiği dünyamızda kadınlar kentlerin eşitlik gözetilerek yeniden inşasını istiyor.

HANAN HARET
Fas- Dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde yaşanan kentsel dönüşümlerle birlikte kadınlar, kentin sunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi fırsatlardan eşit bir şekilde yararlanmak istediğini belirtiyor ve düzenlemelerin de bu şekilde gerçekleşmesini talep ediyor.
Kentlerin nüfus olarak artışı kadınlar açısından yeni baskı ve şiddet alanları da yaratıyor. Bu tartışmaların yoğun olarak yaşandığı ülkelerden biri de Fas. Kentlerin erkek aklıyla değil, kadınlar düşünülerek tasarlanması gerektiğine vurgu yapan kadınlar, projelerin de kadınlarla hazırlanmasını istiyor.
Kadınlara kamusal alandaki baskılar
Nadia Benmessaoud, Casablanca parkındaki bir bankta oturmuş, günün koşuşturmacasından uzakta sessiz bir anın tadını çıkarmaya çalışıyor. Oradan ayrılmaya karar vermesi ise sadece birkaç dakika sürüyor. Nedenini sorduğumuzda, "Gözler sürekli beni takip ediyor. Kimse doğrudan benimle konuşmasa bile, sanki varlığım görünmezmiş veya orada olma hakkım yokmuş gibi yüksek sesle konuşan, müstehcen ve saldırgan bir dil kullananlar var” diyor. Aslında birçok kadın tıpkı Nadia Benmessaoud gibi deneyimler yaşıyor. Kadınlar kamusal alanlardaki varlıklarının konuşulmayan kısıtlamalarla çevrili olduğunu ifade ediyor. Sokaklar, kafeler ve parklar kadınlar için birer kaygı arttırıcı mekanlar haline geliyor.
Erkek zihniyetiyle tasarlanan kentler
Kamusal alanlarda kullanılan dil, şakalar ya da cinsiyetçi söylemler doğrudan kadınlara yöneltilmese bile onların güvenlik duyguları üzerinde bir tehdit algısı yaratıyor. Aslında hak savunucuları bunu da kadınların maruz kaldıkları bir şiddet biçimi olarak tanımlıyor. UN Women verilerine göre; Fas'ta 10 kadından 6'sı kamusal alanlarda tacize maruz kalıyor. Bu gerçeklik, kadınların hareketlerinin ne kadar sınırlandığının da bir göstergesi.
Abnaa Biladi Sosyal ve Çevresel Kalkınma Derneği Başkanı Khadija Doublal, ortaya çıkan tabloyu “Bir şehir erkek zihniyetiyle tasarlandığında, meydanlar ve sokaklar güvenli olmayan yerler haline gelir" sözleriyle değerlendiriyor. Kentlerin özellikle kadınlar ve savunmasız gruplardan olanların ihtiyaçlarını karşılamadığını ifade eden Khadija Doublal, ayrıca onların sosyal ve ekonomik rollerinin de tanınmadığını vurguluyor. Khadija Doublal, "Kamusal alanlar, kadınları farklı ihtiyaçları olan bir grup olarak görmeden, öncelikle erkekleri barındıracak şekilde tasarlanmıştır" şeklinde konuşuyor.
‘Kadınların hareketleri sınırlandırılıyor’
Khadija Doublal, Fas’ın bir istisna olmadığını söyleyerek Kolombiya ve İsveç'teki deneyimlere işaret ediyor ve kadınları karar alma süreçlerine dahil ederek, güvenli ulaşımı teşvik ederek ve kadınların rollerini dikkate alan kamu tesisleri sağlayarak adil şehirler tasarlamanın nasıl fark yaratabileceğini belirtiyor. Engelli kadınların varlığına değinen Khadija Doublal, “Şehir herkese açık değil ve engelli kadınlar hareket kabiliyeti konusunda, parklara ve kamusal tesislere erişim konusunda zorluk çekiyor. Bu da izolasyonlarını artırıyor ve sosyal hayata katılımlarını kısıtlıyor" diyor. Khadija Doublal, şöyle devam ediyor:
“Genel olarak kadınlar ayrımcılığa maruzsa, engelli kadınlar da ayrışmanın içinde ayrışma yaşıyorlar. Şehir sadece kentleşme değil, kültür, davranış ve siyasettir. Her kesimden kadın, özelliklerinin şekillendirilmesine entegre edilmezse, şehir yalnızca erkekler için bir şehir olmaya devam edecektir. Cinsiyetine veya sınıfına göre kimseyi dışlamayan bir şehir hedefliyoruz. Mekan adaleti, demokratik bir toplum için ön koşuldur.”
‘Kamusal alan yeniden düzenlenmeli’
Challenge Association for Equality and Citizenship Başkanı Bushra Abdou ise, Fas kamusal alanının, kadınların günlük varlığına rağmen erkek zihniyetiyle yönetildiğini vurguluyor ve "Parkta mola vermek veya halka açık bir tuvaleti kullanmak gibi en temel haklar bile, aşağılayıcı bakışlarla dolu veya altyapı eksikliği olan aşağılayıcı bir deneyime dönüşüyor" diyor. Bushra Abdou, ayrıca kadın sokak satıcılarına işaret ediyor ve kadınların onurlarını tehdit eden, onları herhangi bir koruma olmaksızın sözlü ve fiziksel şiddete karşı savunmasız bırakan koşullara dikkat çekiyor.
Bushra Abdou son olarak, “Kadınların onurunu endişelerinin merkezine koyan kentsel politikaları ciddi şekilde düşünmenin zamanı geldi. İyi aydınlatılmış ve güvenli alanlar, kamu tesisleri, kreşler, barınaklar ve dinlenme merkezleri inşa edilmeli. Kamusal alan herkes için yeniden düzenlenmeli” şeklinde konuşuyor.