Mizgîn Xelîl: Kobanê davasında yargılananlar insanlık onurunu korudu

Fırat Kantonu Yürütme Konseyi Eşbaşkan Yardımcısı Mizgîn Xelîl, Kobanê davasının tutuklularının insanlık onurunu koruduklarını açıklayarak, "AKP'nin terörü teşvik ettiği iddiasıyla yargılanması gerekirken, Kürt direnişçileri tutuklanıp cezalandırılıyor."

BERÇEM CÛDÎ

Kobanê- Kobanê Kumpas Davası’nın 16 Mayıs’taki karar duruşmasında tutuklulara verilen yüzlerce yıllık cezalara tepkiler gelmeye devam ediyor. Fırat Kantonu Yürütme Konseyi Eşbaşkan Yardımcısı Mizgîn Xelîl, Türk devletinin politikalarını değerlendirerek, tutumunu dile getirdi.

‘Türk devletinin bize olan nefreti bitmiyor’

Mizgin Xelil, Türk devletinin Kobanê’yi gündemine almasının gerekçelerini şu şekilde dile getirdi: "Kürt halkının mücadele tarihinde Kobanê'nin farklı ve anlamlı bir yeri vardır. Bundan 40 yıl önce topraklarına bağlı Kobanê halkı, Önder Apo'nun fikir ve felsefesine ev sahipliği yapmış, onu evlerinde ağırlamış, onun bakış açısını yakından tanımış ve onunla birlikte yaşamıştı. Çünkü Apocu ideoloji ile yurtseverliğin ve Demokratik Ulus sisteminin tohumları atılmıştı.  Öte yandan Kürt halkının ve insanlığın kurtuluş umudu olan Rojava Kürdistan devrimi Kobanê'den başlayıp diğer bölgelere yayıldı. Ayrıca DAİŞ’e karşı direnişle birlikte Önder APO’nun felsefiyle sonuç alındı. Kobanê'de demokratik konfederalizm sisteminin temeli olan halkların birliği ve ulusal birlik sağlandı. Kobanê'nin mutlak direnişiyle DAİŞ terörünün halk ve insanlık üzerindeki tehdidini sona erdirildi. Kobanê insanlığın onurunu korumuştur. Bunları bir araya getirirsek Kobanê'nin neden Türk devletinin sürekli gündeminde olduğunu ve dava açtığını anlarız.”

‘Bu kararlar Kürt soykırımının devamıdır’

Mizgîn Xelîl konuşmasının devamında Kuzey Kurdistan halkının Kobanê direnişine verdiği desteğe dikkat çekerek, şunları söyledi: “ Kobanê başarısından sonra Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırıları ve tehditleri daha fazla arttı. Hatta bazı alanları işgal etti ve sürekli bölgeyi bombalamaktadır. Ayrıca Türk devleti savaş sırasında Kobanê'ye destek veren ve seferberliğe katılanlar hakkında dava açtı ve 8 yıldır bu dava sürüyor. Nihai karar 16 Mayıs'ta açıklandı. Yargılanan vekiller ve siyasetçiler gece gündüz sınırlardaydı, aralıksız Kobanê için çalıştılar ve başarıya inandılar. Kuzey Kürdistan'da bu eylemlilikler devam ederken, Türk devleti cumhurbaşkanı da çetelerin kazanmasını istedi. Direniş başarıya dönüşünce Türk devletinin hesapları tersine döndü. Bunun üzerine Türk devleti Kobanê davasını açtı ve dönemin tüm destekçileri tutuklandı. Biz bu kararları Kürt halkına yönelik soykırımın devamı olarak değerlendiriyoruz. Türk devleti, eşitsiz, adaletsiz ve hukuka uygun olmayan bir yargılamayla, sistemimizi, devrimimizi ve başarılarımızı yok etmekte ısrarcıdır.”

‘Bizde Kuzey Kurdistan için seferber olmalıyız’

Mizgîn Xelîl, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: "Kobanê davası hukuki çerçevenin dışına çıkmış, siyasi ve askeri bir davaya da dönüşmüştür. Türk devleti, onlarca insanlık suçu işlemiş, eli halkın kanına bulaşmış tüm terörist ve suçluların özgürce hareket etmelerine, özgür yaşamalarına açıkça izin verdiğini görüyoruz. Buna karşı halkı için ve insani değerlerin korunması için mücadele eden ve başarıya öncülük eden direnişçiler cezaevlerinde ve ağır cezalarla karşı karşıyadır. Ne yazık ki bu yaklaşım tüm insanlığın gözü önünde yapılıyor, Türk devleti resmi olarak tüm insan hakları yasalarını ve ölçülerini ihlal ediyor ve bunun yerine terörü kucaklıyor. Türk devleti bu ucuz yöntemlerle ancak yenilen çetelerinin intikamını almaya çalışıyor. Bizler Özerk Yönetim olarak IŞİD'i birlikte yok ettiğimiz insanlara sesleniyoruz ki, bugün bizim bu tutsaklara sahip çıkma zamanımızdır. Bu kararları kabul etmemeliyiz, sorumluluklarımızı üstlenmeliyiz. Kuzey Kürdistan nasıl 2014'te Kobanê için seferber olduysa bugün de aynı düzeyde seferberlik yapmak boynumuzun borcudur."