HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş: TBMM’nin adım atması gerekli
HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, Abdullah Öcalan’ın çağrısının tüm topluma olduğunu vurgulayarak, hukuki boyutuna da değindi ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin burada adım atması gerekli” dedi.

SARYA DENİZ
İstanbul- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta gerçekleştirdiği “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının yankıları tüm dünyada sürüyor. Sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin tartışmalar yapılırken, Abdullah Öcalan’ın sorumluluk aldığına vurgu yapılıyor ve bundan sonra hangi adımların atılması gerektiği noktasında kimi çağrılar var. Devletin nasıl ve ne şekilde adım atacağı merak konusuyken, PKK ilk adımı atarak 1 Mart itibari ile ateşkes ilan etti. Abdullah Öcalan’ın son mesajında dikkat çektiği sürecin demokratik ve hukuki boyutunun tanınması meselesi ise masada duruyor.
Süreç nasıl ilerleyecek?
DEM Parti’den yapılan açıklamalarda ise özellikle sürece ilişkin herhangi bir yasal zeminin olmadığına bunun da bir tehlike yaratacağına dikkat çekiliyor. Abdullah Öcalan ile yapılan 2’nci görüşme sonrasında bir röportajı yayınlanan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat da Abdullah Öcalan’ın koşulları düzelmeden beklenen 'çağrı'nın mümkün olmadığını söylemişti. Sorunun demokratikleşmeyle çözülebileceğine vurgu yapan Besê Hozat, "Kürt sorunu olduğu için silah var. İnkar-imha politikaları, soykırım politikaları son bulmadan Kürtler savunmasız bırakılamaz. Kürt sorunu demokratik temelde çözülür, devlet ortaya iyi niyet koyar, Reber Apo ile müzakere ederse, o zaman silah konusu tartışılır" değerlendirmesinde bulunmuştu. Abdullah Öcalan’ın son açıklamasıyla birlikte sürecin nasıl ilerleyeceği, hangi adımların atılacağı, en çok da bu sürece nasıl hukuki zemin yaratılacağı soruları yanıt arıyor.
‘Hukuki boyutun tanınması gerekiyor’
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısını olumlu karşıladıklarını belirterek, “Memnuniyet verici olarak görüyoruz. Çağrıyı Türkiye’de demokratik bir geçişin, demokratikleşmenin ciddi bir adımı, bir başlangıcı olarak ifade etmek mümkün” dedi. Mektuptan ayrı olarak iletilen mesaja dikkat çeken Meral Danış Beştaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Orada çok açık bir şey var. Bu perspektifin nasıl yaşamsal kılınacağına dair önemli bir bilgi. Şöyle diyor zaten pratikte bu perspektif doğrultusunda silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektiriyor. Bu çok geniş yorumlanması gereken bir cümle. Demokratik siyaset kanallarının tıkalı olduğu, Kürtlerin kendilerini ifade edemediği, demokratik alanda mücadele olanaklarının olmadığı, inkar, imha asimilasyon siyasetinin geçmişte nasıl yaşama geçtiğini söz konusu mektupta görüyoruz. PKK’nin çıkış sebebi olarak bunları ifade ediyor mektupta. Bunu da onunla birlikte okumak lazım.”
‘TBMM’nin adım atması gerekli’
Meral Danış Beştaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuda adım atması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Burada şunu çok net bir şekilde söylüyor, demokratik siyaset kanallarının açılması herkesin kendisini özgürce ifade etmesi, düşünce ifade özgürlüğünün sağlanması bunun tabi ki sözlü olarak değil hukuki olarak da düzenlenmesi gerektiği noktasında bir tespit var, bir netlik var. Bunlar atık çok yaşamsal meseleler. Aslında söz konusu okunan metnin başka bölümlerinde de bu demokratik toplum vurgusuyla, demokrasi vurgusuyla bunlar ifade ediliyor. Ama burada biraz daha somutlaştırmış oluyor. Tabi ki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBBM) burada adım atması gerekli. Yasal düzenlemeleri yapması, söz konusu yargı kıskacının yargı silahının muhaliflere yönelik başta Kürtlere ve partimize, kurumlarımıza yönelik bu baskının sona ermesi gibi birçok çıkarımda bulunabiliriz.”
‘Muhatap herkestir’
Çağrıyla birlikte ortaya güçlü bir irade beyanının konduğunu dile getiren Meral Danış Beştaş, “Çok güçlü bir adım var, bir çağrı var bir dönüşüm çağrısı var. Bu dönüşümde sonuçta Kürt halkının dostlarıyla birlikte beraber yol yürüdüğü, çok geniş anlamda demokrasi güçleri açısından ciddi bir gelişim ve dönüşüm mevcut.” dedi. Topluma da barışın kurumsallaşması anlamında büyük görevlerin düştüğünü ifade eden Meral Danış Beştaş, çağrı metninde görevlerinde tanımlandığına işaret etti ve “Bence bu metinde bu görevler de tanımlanıyor. Hem devlete hem de Türkiye’deki herkese yani bunun muhatabı herkestir. Öyle okumak lazım” şeklinde konuştu.
‘Kadınların rolü güçlü bir şekilde öne çıkıyor’
Abdullah Öcalan’ın barış konusunda kendi örgütüne çağrıda bulunduğunu ancak esasen bu çağrının tüm topluma yapıldığını yineleyen Meral Danış Beştaş, kadınların öncü rolüne değinerek, “Silahların bırakılması noktasında ama demokrasi boyutunda demokratik toplum boyutunda çağrı herkesedir. Bu herkes içinde tabi ki kadınlar en büyük kesimi oluşturuyor. Barış mücadelesinde demokrasi mücadelesinde kadınların öncülük rolü var. Barış annelerinin orada olması çok önemli ve değerli bir tabloyu oluşturdu. Çünkü onlar bu çatışmalı dönemde savaş döneminde en çok acı çeken bedel ödeyen insanlar. Aynı zamanda büyük bir barış mücadelesinin öncüleri. Bu yönüyle kadınların her zaman olduğu gibi bu dönemde de öncülük rolü bence çok daha güçlü bir şekilde öne çıkıyor” dedi.
‘Kadınlar önemli rollere sahip olacaklar’
Meral Danış Beştaş, son olarak şunları dile getirdi:
“Kadınlar barış mücadelesinde olduğu gibi toplumsal barışın tesis edilmesinde, demokratik toplumun inşasında bence çok önemli görevlere ve rollere sahip olacaklardır. Sonuçta kadın meselesi sadece kamusal alanda yaşanan şiddet ve ayrımcılık değil. Aynı zamanda hayatın her alanında vücut bulan ayrımcılık şekli, ötekileştirme şekliyle kadın kırımına giden sistemsel bir eril ideolojiden söz ediyoruz. Bununla mücadelede kadınlar bence yine çok güçlü bir şekilde alanlarda, meydanlarda, salonlarda, sahalarda her yerde bu mücadeleyi yürüteceklerdir. 8 Mart yakın zaten onu hep birlikte yaşayacağız. Alanlara taşıyacağız.”