Gülistan Elî: Yeni dünya planında statümüzü belirlemeliyiz

Kürdistan'ın dört parçaya bölünmesine sebep olan Kasr-ı Şirin ve Sykes Picot antlaşmalarına işaret eden Gülistan Elî, yeni dünya planında Kürtlerin “ben de varım, hak ve statü sahibi olmalıyım” demesi gerektiğini belirtti.

SORGUL ŞÊXO

Qamişlo - Zengin bir mücadele ve direniş tarihine sahip Kürdistan coğrafyası, egemen güçlere karşı da tarihi direnişlere sahne olan bir coğrafya. 17 Mayıs 1639 tarihinde Osmanlılar ile Safeviler arasında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Kürdistan iki parçaya bölündü. İlk anlaşma Kürt halkına karşı uygulandı. Daha sonra Sykes Picot Anlaşması ile Kürdistan'a yönelik bölücü politikalar geliştirildi. Demokratik Özyönetim Dış İlişkiler Dairesi Yürütme Kurulu Üyesi Gülistan Elî, Kürdistan'ı bölme politikalarını değerlendirdi.

‘Kürdistan coğrafyası 1639’dan bugüne sömürü altındadır’

Kasr-ı Şirin Antlaşması’nın Kürdistan halkına yönelik soykırım politikalarının başlangıç noktası olduğuna işaret eden Gülistan Elî, "150 yıllık savaş ve iktidar dayatmasının ardından Safeviler ve Osmanlılar, Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Kürdistan coğrafyasını kendi aralarında bölüştüler. Sınırlardaki çıkarları ve bu güçlerin güçlerini genişletmesi nedeniyle Kürdistan coğrafyası 1639'dan bugüne sömürü altındadır. Kürdistan önce ikiye, sonra dörde bölündü. İran, Suriye, Türkiye ve Irak arasında bölündü. Amaç Kürt'ü bölmekti. Dünyanın en zengin coğrafyasının insanlarını, kültürlerini, dillerini parçalamak istediler” dedi.

‘Her ülkenin yer alacağı yeni bir dünya planı geliştiriliyor’

Kürtlerin 1639'dan 2023'e kadar aynı soykırım politikalarıyla karşı karşıya olduklarına dikkat çeken Gülistan Elî, şu değerlendirmede bulundu:

"Yıllar geçti ancak aynı politikalar devam ediyor. Dört parça Kürdistan coğrafyasını hala bölmeye çalışıyorlar. Kürtlerin birliğini kendi sistemlerinin yıkılması olarak görüyorlar. Masa altında anlaşmalar planlanıyor. Osmanlı Devleti’nin birinci dünya savaşında kaybettiklerini şimdi AKP-MHP iktidarı kazanmak istiyor. 2023 yılı Kürtler açısından bir kader yılı ve önemli bir yıl. Sykes Picot'un üzerinden bir asırdan fazla zaman geçti. 2023, bu anlaşmaları bozmak için çok önemli bir yıl. Her ülkenin yer alacağı yeni bir dünya planı geliştiriliyor. İşte bu yüzden Türk devleti Kürdistan'da soykırım ve bitmek bilmez bir savaş politikasını var gücüyle yürütüyor. Geçmişteki ülkelerle de ilişkiler kuruyor. Bunun en bariz örneği Kürtlerin soykırımına dayalı Şam hükümeti ile kurulan ilişkilerdir.”

‘Kürtler 21’inci yüzyılda tarihi fırsata sahip’

Kürtlerin 21’inci yüzyılda tarihi bir fırsata sahip olduğunu ifade eden Gülistan Elî, "21’inci yüzyılın farkı, Ortadoğu'da yaşanan savaşın ortasında Kürt halkının tarihi bir fırsata sahip olmasıdır. Kürtler ‘ben de varım, hak ve statü sahibi olmalıyım’ diyebilmeli. Kuzey ve Doğu Suriye’de halklar Rojava Devrimi ile neyi değiştirmek istediklerini ve başarmak istediklerini biliyordu. Ancak Suriye’nin diğer kentleri bu devrimin dışında kaldı, Şam hükümetinin ve Suriye ‘muhalefetinin’ çıkarlarına göre şekillendi. Halkın istekleri, partilerin çıkarlarına dönüştürüldü. Ancak Kuzey ve Doğu Suriye’de hayata geçirilen Demokratik Ulus projesi ile tüm uluslar kucaklandı. Ulusların kimliğini ve haklarını güvence altına aldı” şeklinde konuştu.

‘Yeni anlaşmalarda kimin feda edileceği belli değil’

Dünya ülkelerinin yeni anlaşmalar yapacağına vurgu yapan Gülistan Elî, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anlaşmaların nasıl olacağı ve bu sefer kimin feda edeceği belli değil. Kürtler bu yüzyılda tarihe damgasını vurdular. Bu yüzden siyasi ve diplomatik alanda daha çok çalışmalıyız çünkü önümüzde belirsiz bir gelecek var. Halkın hedefleri ve bunun için savaşan uluslara ulaşılmalıdır. Bizler sınırların kaldırılmasını istiyoruz. İnsanlar sınırların olmadığı bir dünyada kendi dilleriyle, kültürleriyle ve kimlikleriyle yaşamalıdır. Eşitlik ve demokrasi hâkim olmalıdır. Ayrıca Kürt halkı olarak demokratik ulus projemizi küreselleştirmemiz gerekiyor. Bu modeli tüm dünyaya yaymalıyız.”