2024 bütçesinde Kürtler yok
Türk Kültür Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan DEM Parti Milletvekili Beritan Güneş, Kürtlerin dilinin yok sayıldığını ifade ederek, Efrin’de Kürtçe tabelaların yerine Türkçe tabelaların yerleştirilmesine tepki gösterdi.
Haber Merkezi- Meclis 2024 Yılı Merkezi Bütçe Görüşmeleri’ne Genel Kurul’da görüşülmeye devam ediliyor. Türk Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçelerinin görüşmelerine ilişkin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş partisi adına konuştu.
Sözlerine Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen Kobanê Davası’nda savunma yapan Sebahat Tuncel’in, “Nefretin etrafında birleşenler demokratik siyaseti yargılıyorlar ama başaramayacaklar” sözleriyle başlayan Beritan Güneş, Türk tarih dil kurumlarının devletin politikalarının ideolojik yürütücülüğünü üstlendiğini, bilimsellikten uzak, egemen ideolojileri tahkim etmenin araçları haline geldiğini söyledi.
‘Bütçede ne kadar yer verdiniz?’
Beritan Güneş, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe dışında Anadolu ve Mezopotamya’da konuşulan hiçbir dili görmediğini belirterek konuşmasına şöyle devam etti:
“Çok kültürlü, dili yaşam pratiğini görmediğini görüyoruz. Soruyoruz; milyonların konuştuğu Kürt dili için şimdiye kadar bir sözlük ve beş kitap haricinde ne yaptınız? Kürt dilinin gelişmesi için ne gibi çaba harcadınız? Bütçeye ne kadar yer verdiniz? diye soruyoruz. Baktığımızda hiçbir çalışma ve emeği görmüyoruz. Musa Anter ve yoldaşları bu dilin gelişimi ve kültürel hafızanın korunması için 90’lı yıllarda yaptıkları çalışmalarla Mezopotamya Kültür Merkezi’ni İstanbul’da Kürt Dili Enstitüsü’nü kurdular ve burada bir büyük bir mücadele ile dil ve hafıza için mücadele verdiler. Fakat ne oldu? 15 Temmuz’un hemen ardından Kurdi-Der, Kürt dil kurumları kapatıldı. Sormak istiyorum; TMK’ya bakıyoruz, Kürtçe için herhangi bir çalışma yok, Kürtçeyi geliştirmeye yönelik kurumlarımızı da kapattınız. Anadilde eğitim için de çocuk hakları sözleşmesine şerh koydunuz, çocuklar anadillerinde eğitim alamıyor peki bu çocuklar nasıl anadilde eğitim alacaklar? Bu bir dil ve kültür kurumu değilse nedir?”
‘Nerede bu Kürtler?’
Cumhuriyet döneminde halkların, inançların, hafızasız kılındığını ifade eden Beritan Güneş, “Türk Tarih Kurumu’na da bakıyoruz; orada Kürtler yok, nerede bu Kürtler, nereden geldiler. Bunun cevabını bulamıyoruz, yeni nesillerimiz Kürt çocukları tarihine nasıl ulaşacaklar? Biz buradan onu da söyleyelim; alternatifsiz değiliz, Kürtçe’nin, Kürdün nerden geldiğini öğrenmek isteyenler gitsinler tarihin başlangıcına baksınlar, Zagroslara, Hurilere, Med İmparatorluğu’na baksınlar orada Kürdü de, Kürtçe’yi de çok iyi göreceklerdir. Binlerce Kürtçe ve Ermenice şarkının Türkçeleştirildiğini görüyoruz. Belki siz bilmezsiniz, Seyran Mangi’yi bilir misiniz? Hayır bilmezsiniz. Hasan Zirek’in Ey Niştiman şarkısını bilir misiniz? Onu da bilmezsiniz ama siz onların Türkçeleştiği ‘ağlama yar ağlamayı bilirsiniz, Ankara’nın taşına bak’ıı bilirsiniz.’ Çünkü Kürdün tarihini de dilini de yok saydınız, onların sanat eserlerini de Türkçeleştirmeye çalıştınız” şeklinde konuştu.
‘Efrîn’de yerlerin isimleri değiştiriliyor’
Beritan Güneş konuşmasında şunları söyledi: “Bu ülkede ad değiştirme ihtisas kurulu diye bir şey vardı. 28 bin yerin adı değiştirildi, bir toplumsal hafıza kırımı değiştirildi. Bugün bu kurum yok, ama bugün bu kurumun iktidarı yereldeki temsilcileri olan Kürt halkının iradesini yok sayan kayyımlar. Kızıltepe’de ‘Aştî ve Berçem’ mahallerinin isimlerini değiştiriyorlar, Uğur Kaymaz’ın heykelini yıkıyorlar. 12 yaşında 13 kurşunla, polis kurşunuyla vurulan Uğur Kaymaz’ın heykelini yıkmaya nasıl vicdanınız el verdi? Türkiye’de olanlar yetmiyor şimdi de Efrîn’de yerlerin isimleri değiştiriliyor. Kürtçe tabelalar kaldırılıyor, Türkçe tabelalar yerleştiriliyor. Biz buradan soruyoruz; ‘Türkçe yer isimlerinin Efrin’de ne işi var?’ Biz ne Türk Dil Kurumu’nun ne de Türk Tarih Kurumu’nun Türkçe’yi geliştirmesine, tarihi araştırmasına karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz şey; çok dili ve kültürü kapsayamama meselesi. Biz bu topraklardaki tüm hafızaların korunmasını savunuyoruz. Neden bu topraklarda Kürtçe’nin, Süryanice’nin gelişmesi için toplumsal hafızayı kurmak için bu kurumları neden yeniden organize etmiyoruz? Tüm dillerin, kültürlerin gelişimini korumak bizlerin sorumluluğunda değil mi?”
Beritan Güneş, Türk Dil Kurumu’na bakıldığında, ilk olarak karşılarına, “Bizim dilimiz kimliğimizdir” sözlerinin çıktığını belirterek, sözlerini “Buna katılıyoruz ama eksik buluyoruz, tamamlamakta istiyoruz. Biz de diyoruz ki; Zimanê me nasnameya me ye. Zimanê me dîroka me ye, çanda me ye, rumeta me ye” şeklinde tamamladı.