“Kadınsız sanat asla!”

Burçin Kanga, çocukluğundan beri müzikle uğraşıyor. Müzik yaşamında, hep erkek egemen sistemle baş etmek zorunda kalmış. Ama asla vazgeçmemiş! Müzik ile olan yolculuğuna her defasında daha güçlü bir tutkuyla devam etmiş.

Burçin, “Sahnemize gelip, ‘aslında çok önyargıyla geldim. Yapamayacağınızı düşündüm. Ama beni çok yanılttınız’ diyerek çıkan da oldu. Kaşlarını kaldırıp, ‘bunlar mı şimdi sahne alacak?' bakışıyla bizi izleyen de. Genel olarak erkeklerden bu tarz hareketler gördük.” diyor.

PERİ BAYAV

İzmir- “Kadın müzik yapamaz! Kadın gitar çalamaz! Kadın davulcu mu olur? Bunlar mı şimdi sahne alacak? Yapamazlar!” Bu kronikleşmiş cümleler, biz kadınlar için ne kadar da tanıdık olsa gerek. Ataerkil sistemden güç alan bu şevk kırıcı, yıldırıcı dili elbette yine biz kadınlar kıracağız. Sistem, yüzyıllardır erkeğin her alanda hem zihinsel olarak hem de fiziksel olarak kadından daha kabiliyetli ve başarılı olduğuna yönelik bir algı yaratmaya çalışıyor. Ancak kadınlar girdiği her alanda  başarılı olduklarını göstererek, bütün bu önyargıları yıkıp geçiyor.

Burçin ile yakın zamanda tanışmış ve birbirimizi çok sevdik. Samimiyeti ve kız kardeşliği çok iyi gelmişti bana. Müzik ile geçen yaşamı, o yaşama sığdırdığı başarıları ilgimi çekmişti. Onunla bu yolculuğuna tanıklık etmek istedim. Onun müziğe olan tutkusu ve bunun için verdiği mücadelenin bütün kadınlara ışık olmasını istedim.  

Müzik hayatı düğüncülükle başlamış

Burçin’in müzik hayatı, çok küçük yaşlarda arkadaşlarıyla beraber oynadığı şarkıcılık oyunuyla başlamış. Kendisini öyle keşfetmiş. 10 yaşındayken bir arkadaşının, sünnet düğününde “Ayrılık” şarkısı çalıyormuş. Müzisyen orkestrayı durduruyor ve bir ses keşfettiğini söyleyip Burçin’i yanına alıp şarkıyı tekrar söyletmiş. Böylelikle ailesi de keşfetmiş, Burçin’in sesini. 16 yaşındayken ailesinin de desteğiyle şarkı söylemeye başlamış. İlk başta bir tanıdığının düğün salonunda şarkı söylemiş. Daha sonra İzmir’in birçok barında, restoranlarında şarkı söylemeye devam etmiş. Düğüncülükle başlamış aslında Burçin’in müzik hayatı.

Kadınlardan oluşan bir müzik grubu kurmuş

2004 yılında Şebnem Kocabaş ve Simla Bekmez Çalışkan’la birlikte tamamı kadınlardan oluşan “Hayal Et” adında bir grup kurmuş. “Hayal Et” Burçin’in yaşamında, bir nevi dönüm noktası. Türkiye’nin pek çok yerinde, belediyelerin düzenlediği konserler veren “Hayal Et” Burçin’in hem en güzel hem de en zorlu zamanları olmuş. İlerleyen süreçlerde, grup çeşitli sebeplerden dolayı dağılmış olsa da Burçin, “Hayal Et’ten” bahsederken gözlerinin içi gülüyor. “Ben zaten şarkı söylüyordum. Çocukluk arkadaşım Şebnem’de müzik adına bir şeyler yapmak istiyordu. Bir şeyler yapalım diye başladık. Sonra Simla ile tanıştık. Dedik ki neden kadınlardan oluşan bir ekip kurmuyoruz? Çünkü o dönem özellikle İzmir’de öyle bir grup yoktu. Neden olmasın dedik? Ve oldu. Çok çabaladık bunun için. İnanmadılar. “Yapamazlar” diye düşündüler. Ama biz başardık.”

Çocukluğundan beri istediği tek şey müzik

Burçin, Sosyoloji mezunu. Ama çocukluğundan beri yapmak istediği tek şey müzik . Hayatı da ona göre şekillenmiş hep. Aksi hiçbir yere evirilmemiş hayatı. Ama bir dönem piyasa adına çok ciddi zorluklar yaşadığını söylüyor. “Hayal Et’ten” önce bireysel müzik yaptığı süreci kastediyor. “Tamam, artık bitsin dediğim, ayaklarımın geri geri gittiği bir dönemdi. O dönem “Hayal Et” kuruldu ve ben toparladım. Kurulmasaydı ne yapardım bilmiyorum” diyor.

“Erkekler tarafından mobbinge maruz kaldık”

Burçin, akrabaları tarafından müzik yaşamının başlarında “Burçin 16 yaşında şarkı mı söyleyecek?”  gibi söylemlere maruz kalmış. “Böyle başladı ilk problemler” diyor. Müzik dünyasının içine girdikçe oradaki erkek egemen dünyanın zorluklarını daha yoğun yaşamış. “Çünkü piyasamız erkek egemen bir piyasa” diyor Burçin. Erkekler tarafından mobbinge maruz kaldığını, özellikle tamamı kadınlardan oluşan bir müzik grubu kurduktan sonra, kadınlar olarak daha yoğun bir baskı gördüklerini anlatıyor. İlk başta, pozitif bir ayrımcılık yaşayacaklarının hissine kapılmış olsalar da piyasaya girince işin renginin çok fazla değiştiğinden bahsediyor; “Hayal Et olarak her anlamda tacize uğradık. Sahnemize gelip, ‘aslında çok önyargıyla geldim. Yapamayacağınızı düşündüm. Ama beni çok yanılttınız’ diyerek çıkanda oldu. Kaşlarını kaldırıp, ‘bunlar mı şimdi sahne alacak?' bakışıyla bizi izleyende çok oldu. Genel olarak erkeklerden bu tarz hareketler gördük.”

“Cinsiyetçi söylemlere maruz kaldık”

Her piyasada olduğu gibi müzik piyasasının da, erkek egemen bir piyasa olduğunu ve her şeyi sanki erkekler başarırmış gibi bir algı olduğunu vurguluyor. Erkeklerin piyasa da birbirleriyle rekabete girmediğini ancak, kadınlar arasında kıyaslama yaptıklarını söylüyor.

Burçin, “Bir kadın davulcu Ayşe’den daha güzel çalıyor, gibi söylemlerle bir yarışa sokuyorlar kadınları. Psikolojimizi bozmaya yönelik bir sürü olay yaşanabiliyor. Kadın müzik yapamaz. Kadın gitar çalamaz. Kadın davulcu mu olur gibi cinsiyetçi söylemlere çok maruz kaldık.” diyor. O dönem, özellikle Şebnem’i görenlerin çok şaşırdığını söylüyor. Çok zorluk çektiklerinden bahsederken Burçin, “Belki bu yüzden “Hayal Et” dönemi benim için çok önemliydi. O dönem yaşadığım sahne deneyimleri, benim için çok özel” şeklinde konuşuyor.

Burçin, uzunca bir dönem pop müzik yapmış. Şebnem ve Simla’ yla “Hayal Et” adlı rock grubunu kurduktan sonra 10 yıl kadar rock müzikle uğraşmış. Burçin, bireysel olarak çalışmalarında hala aynı tarz devam ediyor.