Fawzia Aloui: Yazılarıyla kadınların mücadelesini görünür kılıyor
Çocukluktan başlayan yazma tutkusunu toplumsal engelleri aşan eserleriyle buluşturan Tunuslu yazar Fawzia Aloui, yazılarıyla kadınların mücadelelerini görünür kılarak feminist edebiyatı özgür ifade ve direniş aracı haline getiriyor.
					İHLAS HAMRUNİ
Tunus- Tunus’un iç kesimlerinde, özellikle Kasserine şehrinde yetişen yazar Fawzia Aloui, çağdaş feminist edebiyatın öne çıkan isimlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Eserlerinde kadınların sosyal ve kültürel alanlarda uzun süredir karşılaştığı geleneksel kısıtlamaları aşmalarına olanak tanıyor. Onun edebiyat yolculuğu, toplumsal engellere karşı sürekli bir meydan okumayı ve Tunuslu kadınların edebiyat ile toplumdaki rollerini yeniden şekillendirme çabasını yansıtıyor. Yazılarıyla kadınlara cesur bir ses kazandıran Fawzia Aloui, kırsal alanlarda kültüre kapılar açıyor ve feminist edebiyatı özgür ifade ile yaratıcı mücadele aracı haline getirerek, çağdaş Tunus edebiyatına kalıcı bir miras bırakıyor.
Güçlü bir örnek
Kasserine’nin zengin mirası ve kırsal ortamı, onun çocukluğundan itibaren yazın dünyasına ilham kaynağı oldu. Özellikle kırsalda yaşayan ve aktivist kimliğiyle tanınan annesi, onu yazının derinliklerine yönlendirerek, Tunus toplumunda kadınlar için yeni fırsatlar yaratmaya teşvik etti. Fawzia Aloui’nin çalışmaları, zorluklar karşısında yaratıcılığın ve kelimelerin toplumsal engelleri yıkma gücünün güçlü bir örneğini sunuyor. Kültürel yolculuğu hakkında konuşan Fawzia Aloui, "Şiir, düzyazı ve eleştiri yazıyorum. Şiir ve düzyazı da dahil olmak üzere on bir kitabı aşan birçok yayınım, dört kısa öykü derlemem, bir romanım ve basılı ile çevrimiçi Arapça dergilerde yayınlanmış düzinelerce makale ve metnim var. Okuma ve yazma tutkum çocuklukta başladı ve bu erken ilgi, akademik başarımın temelini oluşturdu" diyor.
İlkokul ve ortaokul boyunca okulda başarılı olan Fawzia Aloui, lisans sınavında Arapça'dan en yüksek notları aldı. Bu başarı, onu Arap Edebiyatı okuduğu ve öğretmen olarak mezun olduğu Yüksek Öğretmen Okulu'na yönlendirdi. Fawzia Aloui, yazmaya çok erken başladığını söyleyerek, "On iki yaşlarındayken, Filistin bayrağıyla ilgili ilk şiirimi yazdım. Kafiyeli kelimeleri toplayıp bir araya getirirdim" diye belirtiyor.
Adaletsizlik onu yazmaya yöneltti
Yazma tutkusu, Fawzia Aloui'nin El-Şabi Enstitüsü'ndeki ortaokul eğitimi boyunca da devam etti. Enstitü müdürü Muhammed El-Amri, genç erkek ve kadınların Arapça, Fransızca ve İngilizce yazılarını yayımlayabilecekleri bir platform olarak bir duvar dergisi kurdu. Bu dergi daha sonra resmi bir yayına dönüştü. Fawzia Aloui, mütevazı bir başlangıca rağmen eserlerini yayınlamaktan hiç vazgeçmedi. 1990'larda hissettiği adaletsizlik duygusu, yazma ve yayınlama kararlılığını güçlendirdi. Fawzia Aloui, bu süreçte Amman’daki El-Adab, Çağdaş Yazılar ve El-Nakid gibi önde gelen Arap dergilerinin yanı sıra çeşitli Tunus dergi ve gazetelerinde yayın yapma fırsatlarını değerlendirdi.
Kısıtlamaları kırmanın yolu
Fawzia Aloui, genç yaşta yazmanın sadece bir hobi olmadığını, aynı zamanda dünyayı bir kadının bakış açısından yeniden düzenlemenin ve kadınlara dayatılan kısıtlamaları kırmanın yolu olduğunu fark ettiğini açıklıyor. 1990'ların başlarında yazıları büyük yankı uyandıran Fawzia Aloui’nin, 1995 yılında ilk eseri "Ali ve Rüzgarın Kısrağı" yayımlandı. Bu eser, öykülerinden birinin Fransa’nın Marsilya kentinde düzenlenen bir Akdeniz yarışmasında mükemmellik ödülü kazanmasının ardından yayınlandı. Yazarın sonraki eserleri arasında "Berzah", "Boya Kuşu", "Çömlek Kuşu", "Yokluğun Kurbanı" ve "İdeal Şehirde Bir Yangın" yer alıyor. Eserlerinde kadın hakları, kültürel ve sosyal kimlik konuları işleniyor ve iki sarayın giyim, yemek, şarkı, hikaye ve masallarıyla zenginleşmiş mekanları anlatılıyor.
Kadınların varlığını vurguluyor
Fawzia Aloui, yaşadığı çevrenin ayrıntılarına dikkat etmekle kalmıyor, aynı zamanda hayatın her alanında kadınların varlığını vurgulamaya da özen gösteriyor. Kasserine’de kadınların güçlü bir kişiliğe ve varlığa sahip olduğunu belirten Fawzia Aloui, "Birçok kişi neden Kasserine’de kalıp başkente veya sahile gitmediğimi merak ediyor. Kalbim Kasserine’ye bağlı. Yazdığım, yaşadığım ve engellere, altyapı eksikliğine ve kadınların sürekli baskı altında tutulmasına rağmen bu şehir bana ilham veriyor” sözleriyle açıklıyor.
‘Kadınların sesi oluyorum’
Kırsal kesimdeki kadınların yaşadığı deneyimin, yazılarına insani ve manevi bir boyut kazandırdığını aktaran Fawzia Aloui, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Annem, orta sınıf geçmişimize rağmen gerçek bir savaşçıydı. Günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak için yorulmadan çalıştı. Bu, beni çalışkan ve dirençli kadınlar hakkında yazmaya teşvik etti. Tarlada çalışan, az kazanan ve haklarını talep etmeyen kadın bana sabrı öğretti. Yaratıcılık her zaman kolayca bulunmaz; farkındalık ve çabayla ortaya çıkarılması gerekir. Kadınlar erkekler gibi evin dışında çalışıyorlar, ama aynı zamanda içeride de çalışıyorlar; sanki aynı anda iki iş yapıyorlar ama sadece birinin karşılığını alıyorlar. Kadınlar hakkında yazdığım yazılar benim için sadece bir lüks değil. Aynı zamanda kadınların sesini ortaya çıkarmamı ve sorunlarını dile getiren bir metin yazmamı sağlayan bir yol. Yazıyı, toplumdaki kadın algısını değiştirmek ve geleneksel kısıtlamaları yıkmak için bir silah olarak görüyorum. Yazı, kadınların seslerini duyurabilecekleri ve sorunlarını özgürce dile getirebilecekleri bir alan. Bu, siyaset, beden ve toplum hakkında yazmayı da kapsıyor. Kadınlar için nefes alabilecekleri bir alan ve tarihleriyle katkılarının yeterince tanınmamasını telafi etme yolu."
‘Yazmaya zaman ayırın’
Tunuslu kadınların çağdaş edebiyat sahnesindeki etkisi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Fawzia Aloui, "Bugün Tunuslu kadınların şiir, roman ve eleştiride başarılı olduklarını, önemli Arap ödülleri kazandıklarını ve Tunus'u en iyi şekilde temsil ettiklerini görüyoruz. Kadınların sesleri az da olsa değişim yaratır, çünkü edebi değişim bir gecede gerçekleşmez ama kalıcı bir etki bırakır. Kelimelerin gelişmesi zaman alır; yine de farkındalık yaratır ve toplumsal durgunluğu ortadan kaldırır. Yazmayı hedefleyen yeni nesile tavsiyem; yazmaya zaman ayırın, yazmayı hayatınızda bir tutku haline getirin. Gerçek bir yazar, toplumdan, sıradan insanlardan, yoksullardan ve yalnızca orada duyulan diyaloglardan ve seslerden ilham alır. Yazmak gerçekliğin bir ürünüdür, ancak hayal gücü, kültür ve sabır gerektirir. İdeal koşulları beklemeyin; onları kendiniz yaratın ve her anı yaratıcılığa adayın" ifadelerinde bulunuyor.
‘Yazmak stratejik bir araç’
Tunuslu yazar Fawzia Aloui, kadınlarla ilgili yazıların yalnızca sanatsal ifade aracı olmadığını, aynı zamanda kadınların kültürel ve toplumsal kurtuluşu için stratejik bir araç olduğunu vurguluyor. Fawzia Aloui, “Yazılar, kadınların gelenek ve göreneklerin kısıtlamalarının ötesinde kendilerini ifade edebilecekleri özgür bir alan yaratıyor ve kırsal ile işçi sınıfından kadınların günlük mücadelelerine ve görünmeyen başarılarına ışık tutuyor. Cesur yazı, kadınlara toplumdaki varlıklarını yeniden tanımlama ve baskı ile ötekileştirmeye karşı yaratıcı bir direniş modeli sunma gücü veriyor” sözlerine dikkat çekiyor.