El dokuması ipliklerden sanat sergilerine: Bir ressamın yolculuğu

Ressam Henda El-Obaidi, renklerde özgürlük soluduğu, duygularını ve düşüncelerini ifade ettiği bir dünya buldu. Yeteneği ve ailesinin desteği sayesinde Tunus sanat sahnesinde kendine bir yer edinmeyi başardı.

NAZİHA BOUSSAİD

Tunus- Toplumsal kalıpların ve erkek zihniyetinin kadınların yaratıcılığını sınırlamaya çalıştığı bir dünyada, sanat kadınlar için yalnızca bir ifade alanı değil, aynı zamanda özgürleşmenin en güçlü yollarından biri haline geliyor. Tunuslu ressam Henda El-Obaidi de bu özgürlük yolculuğunun ilham verici örneklerinden biri.  

El dokuması ipliklerin arasında başlayan renk tutkusu, zamanla onu soyut sanatın dünyasında kendi sesini bulan bir sanatçıya dönüştürdü. Her tablosunda hem kişisel bir hikâyeyi hem de kadınların varoluş mücadelesini yansıtan Henda El-Obaidi, sanatıyla yalnızca duygularını değil, kadınların toplumdaki görünmez emeğini ve direncini de görünür kılıyor.

Büyükanne’nin dokuması

Henda El-Obaidi’nin renkler dünyasına olan tutkusu, altı yaşındayken başladı. Büyükannesinin mergum dokumalarında (Tunus ve Kuzey Afrika’ya özgü, geleneksel bir el dokuması kilim türü) kullandığı renkli iplikleri hayranlıkla izler, kalan parçaları büyük bir istekle toplar ve renklerin kendi gerçek dünyası olduğunu keşfederdi. Henda El-Obaidi, “Okuldaki ilk yılımda renklerden başka hiçbir şeye başvurmadım. Çizgileri kendiliğinden resmediyordum. Sonra deneyimim soyut resme evrildi” diye anlatıyor.

Annesinin daima en büyük destekçisi olduğunu belirten Henda El-Obaidi, özellikle de resim malzemelerinin yüksek maliyeti karşısında zorlandığını ifade ediyor. Henda El-Obaidi, “Annem benim için çok çabaladı. Bana verdiği her parayı doğrudan kırtasiyeye götürüp malzeme alırdım” diyor. Sanatçı ilk sergisinin onun için çok duygusal bir an olduğunu ifade ederek, “Tablolarımın yarısını satmayı başardım” diye belirtiyor.

Yenilenen sergiler

Henda El-Obaidi 2015 yılından bu yana dört kişisel sergi açtı. İlk sergisini Sidi Bousaid’deki Salahaddin Galerisi’nde açtığını aktaran Henda El-Obaidi, bunun önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydederek “Galeri bana kucak açtı ve devam etmem için güçlü bir motivasyon verdi” değerlendirmesinde bulunuyor. Her sergide yaklaşık 28 tablo sergileyen sanatçı, her tablonun kendine özgü bir üslup ve anlam taşıdığını vurguluyor.

Soyut sanatı seçmesinin nedenini, “kendini aramak ve özgürce ifade etmek için geniş bir alan sunması” sözleriyle anlatan Henda El-Obaidi devamında şöyle konuşuyor: “Tunus’un doğası, en büyük ilham kaynağı. Dağları ve deniziyle güzel ülkem, renklere olan aşkımın kaynağı. Bu yüzden onu özel bir tarzda yeniden resmediyor ve kendine özgü bir renk ile öne çıkarıyorum.”

Her ne kadar soyut resme yoğunlaşsa da tabloları insani mesajlar da taşıyor. Dayanışma eylemleri sırasında spontane bir şekilde gemiler tablosunu çizdi ve bu tabloyla Sidi Bousaid’de Filistin mücadelesine destek için düzenlenen bir dayanışma kafilesine katıldı.

Gençlere destek çağrısı

Henda El-Obaidi’ye göre genç ressamlar kariyerlerinin başında yeterli destekten ve sergi alanlarından yoksun kalıyor. Sanatçı, “Ailem yanımdaydı ama birçoklarının çalışma veya eserlerini sergileme imkânı yok. Oysa gençlerin gerçek yetenekleri var, daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyorlar” diyor.

Bu bağlamda eski Kadın, Çocuk ve Yaşlılar Bakanı Neziha El-Obaidi’nin, sosyal medyada çalışmalarını gördükten sonra kendisini ziyaret ederek cesaret verdiğini ve ona bir teşvik plaketi sunduğunu da hatırlatıyor.

Sanat dünyanın aynasıdır

Henda El-Obaidi sanatsal felsefesini şöyle özetliyor: 
“Sanat, sanatın güzelliği ve sanatın dürüstlüğü bana yalnızca kendi duygularımı değil, çevremdeki insanların duygularını da ifade etme imkânı veriyor. Dünyamı kendi başıma resmettim ve her tablomda yaşam, deniz, ışık ve hayata duyulan sevgi var.”