Gurbetelli Ersöz: Yüreğini nakşettiği dağlarda ölümsüzleşti -1-
Yüreğini nakşettiği dağlarda “Nasıl yaşamalı” sorusuna yanıt arayan Gurbetelli Ersöz, Kürt basının da mihenk taşıydı. Gurbetelli Ersöz, aradan geçen yıllara rağmen kadın gazetecilerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
Haber Merkezi– Türkiye'nin ilk kadın genel yayın yönetmeni Gurbetelli Ersöz, "Yüreğini nakşettiği dağlarda" 7 Ekim 1997 tarihinde yaşamını yitirdi. Gurbetelli Ersöz'ün yaşamını yitirişinin yıldönümü olan 7 Ekim aynı zamanda Kürt Kadın Gazeteciler Günü. Öğretileri ve yaşam tarzıyla tüm kadınlara ve özellikle gazeteci kadınlara ışık olmaya devam eden Gurbetelli Ersöz, 1990’lı yıllarda köy yakmaların, faili meçhul cinayetlerin, göçlerin, işkencelerin, kaybedilmelerin çokça yaşandığı Kürdistan'da gerçekleri karanlıkta bırakmayanlardan. Dönemin tekçi anlayışına karşı mücadele ruhunu basına taşıyan Gurbetelli Ersöz tutuklandı, bırakıldı, gazeteye döndü ve sonra yüreğini dağlara nakşetti.
Gurbetelli Ersöz, artan baskılar üzerine mücadelesini dağlarda sürdürme kararı alarak, 1995 yılında PKK'ye katıldı. 7 Ekim 1997'de Federe Kürdistan'da yaşamını yitirdi. 1995 ve 97 yılları arasında tuttuğu günlük daha sonra "Gurbet'in Güncesi Yüreğimi Dağlara Nakşettim" ismiyle kitaplaştırıldı.
Gurbet’i tanımak kadınları tanımaktır
Kitabın önsüzünde Gurbetelli Ersöz’e dair şu sözler yer alıyor: “Gurbet’i, yani Zeynep’i tanımak; özgürleşme yolunda büyük gelişmeler ve büyük altüst oluşlar yaşayan Kürdistan kadınını tanımak ve anlamak anlamına geliyor. Onun ‘seyir defteri’, yani günlüğü de salt kendisine ait değil. Zeynep (ya da Gurbet) tüm insanlara sesleniyor. İnsani değerlerden, yüce erdemlerden söz ediyor sıkça. Kürt ulusunun özlemlerini, umutlarını, öfkelerini ve sevgilerini her sayfada bir nakış inceliğiyle işliyor.
Gurbet özgür kadın prototipini oluşturuyor
O özgür kadın, o can yoldaşım. Orada sonsuza kadar hep canlı kalacak. Gurbetelli’nin yazdıklarını mutlaka okumak gerek. Çünkü, bu yazılar Kürdistan devriminin önemli bir kesitini veriyor. Eşitsiz gelişim koşullarında para, maddiyat, teknik karşısında inancın ve umudun mucizevi yengisini gözler önüne seriyor. Gurbet, Kürdistan devriminin yarattığı yeni insan ve yeni (özgür) kadın prototipini oluşturuyor. Gurbetelli’nin yazdıkları; devrime, özgürlüğe, kurtuluşa ulaşmanın ve ‘Vatanelli’ olmanın tılsımını da veriyor.”
“Andımız olsun ki değişecek”
Kitapta aynı zamanda Gurbetelli Ersöz’ün günlüğünün bir belgesel olduğuna da dikkat çekiliyor. Kitapta Kürdistan’ın doğa güzelliklerinden şiire, portrelerden kardeşi Doktor Orhan Ersöz’e kadar birçok anlatı yer alıyor. Gurbetelli Ersöz, dağlara olan yolculuğuna dair ise şu şiiri kaleme alıyor: “Ah Kürdistan ah, senin kaderin neden kara, ya bizlerin kaderi, andımız olsun ki değişecek, sol üstüm Türkiye Kürdistan’ı, arkam Suriye Kürdistan’ı, sağ tarafım ise Irak Kürdistan’ı, her üç noktayı görüyorum. Kahrolası düşman, bir aile, bir halk böyle bölünür mü, ezilir mi, ölümle-yaşama mahkum edilir mi?”
“Burası cennet, işte Kürdistan burası”
Gurbetelli Ersöz, kitabının bir bölümünde ulaştığı dağlara olan hayranlığını şu cümlelerle özetliyor: “Cennet, cennet ülkesinin ilk ayağı, ülkem Kürdistan’a vardığımı ilk kez bu kadar derinden hissediyorum, bütün hücrelerim ve iliklerime kadar. Arkadaşların söylediğine göre durmadan bağırmışım. ‘Burası cennet, cennet arkadaşlar işte, işte Kürdistan burası, koşun, koşun cennet arkadaşlar koşun, koşun cennete koşun Harika suya, ağaçlara koşun cennet cennet...’ Sesimi, çığlığımı duyan ve geriden gelen arkadaşlar yorgunluğunu unutup koşmaya başlamışlardı. Kadınlar içinde ilk ben ve Leyla konaklama yerine varmıştık. Tüm gücümü kullandım, yine düşmeyeceksin, başın dönüyor ama düşme, arkadaşların dikkatini çekmeye, zamanını almaya hakkın yok. Dişini sık, ağrıları unut, dayan ve ulaştım.”
“Borcum ağır, ödemem gerekiyor”
Kitabında dağlarda kendisini tanıyan birçok kişinin de çıktığını söyleyen Gurbetelli Ersöz, “Beni tanıyan çok kişi çıkıyor. Şuradan veya buradan. Legalden tanıyanlar çok, 90’dan tanıyanlar var, duyanlar var. Tanınmak bir açıdan iyi, bir açıdan kötü. Layık olmak, beklentilere cevap vermek zorunluluğu var. Bu anlamıyla Fuat arkadaşın deyimi ile borcum ağır, yoğun çalışmayla ödemem gerekiyor. Dr. Agir, can yoldaş, kutsal değerim, anılarına sonsuza dek bağlı kalacağım şehit, ölümsüz ve tüm bu on günlük yolculukta olduğu gibi yanımdan ayırmadığım, coşku, moral kaynağı olan ve kendime örnek aldığım, benim gibi örnek alan, unutmayan yoldaşlar da çok. Bir görüşle senden etkilenen, şehadetin üzerine mücadeleye sıkı sıkıya bağlanan o kadar çok kişi var ki” diyor.
“Devrim zoru başarmaktır”
“Devrimin zoru başarmak olduğunu anlamak, güzeli yaratmanın bunu kendinde başarmanın mutlak olduğunu an be an, gün be gün yaşamak çok önemliydi” diye belirtiyor kitabında Gurbetelli Ersöz ve şöyle devam ediyor: “Özgürlüğü ve köleliği yeniden özümseme, bunu her tavır, duruş, söze hakim kılmak çok önemli oldu. Örgüt olmanın bilincine yeni yeni ulaştığımı söyleyebilirim ve en çarpıcı olanı, Önderliğin verdiği savaşı bu sahalarda çok daha net gördüm. Parti Önderliği’nin ‘Dağlarla, vatanla bütünleşerek kendini bulmalısın,’ belirlemesini esas aldım. Vatan, dağlar büyüleyici Başkan’ım. Burada kişilikler çok net açığa çıkıyor, zayıflıklar kadar gerçek gücün ne olduğu da belirginleşiyor. Düşünce gücü gelişip pratikleştikçe, özgürlük de anlamını buluyor. Eskiden dağlar yüreğimdeydi, ama yüreğimi dağlara nakşetmenin savaş olduğunu gördüm. Sonsuz güzellikler ortamında, çirkinliklere karşı savaş zorlu; kayada boy veren dağ lalelerinin asiliği gibi. Çok yönlü savaş gerçekten güçlendiriyor ki, bu fiziğime bile yansıdı.”
“Güzel olanı yaratmak gerçek sevgiymiş”
Yıllar sonra PKK gerçekliğini anladığını kaydeden Gurbetelli Ersöz, “Bir aydın değil, devrimci olmanın nasılını az da olsa kavradım. İnsan sevgisi konusunda kendimde aşama kaydettiğime inanıyorum. Eskiden insan sevgim, küçük-burjuva aydın anlayışına göreydi. Güzel, iyi olan sevilirdi, oysa güzel olanı yaratma gerçek sevgiymiş. Sevgi yaratmak, sevileni yaratmak, büyük emekle, tutkuyla insanı yaratmak... Özellikle, insanlığın en çok bitirilme savaşının verildiği, tüm özel savaş yöntemlerinin kullanıldığı Güney sahasında; insanı yeniden yaratmanın savaşını vermek çok daha zorlu ama bir o kadar anlamlı. Şu anda da hızla başta gençlik bitirilmeye, düşkünleştirilmeye çalışılıyor. Özel savaş sadece şu anki çalışmalarımızı sabote etmeyi değil, uzun vadede bitirilmiş bir halk bırakmak istiyor. Umutları bitirilmiş insanda yeniden umut, güven, yaşam istemi, arayışı yaratmak, bunun için müthiş bir ideolojik savaş yürütmek savaşımızın en zorlu yanı” sözleri ile özel savaş politikalarına dikkat çekiyor.
“Yaşam hakkımızı yeniden sorgulamalıyız”
Kitabında “Yaşam karşısındaki duruşumuz, durumumuz insanca mıdır?” diye soran Gurbetelli Ersöz, “Yüksek-yüce davanın sahibi olma, yaşamı sevme. Kadının cinsini sevmemesi düşünülebilir mi? Sevgi denilince neden hep karşı cinse sevgi akla geliyor? Böylesi bir sevgi mi kişiyi yürütüyor? Ya benim gibi sevilecek o kişi bulunmamışsa! Evet zaman zaman hoşlanılan, beğenilenler oldu ama sevgi yok! Onu, onları ben yaşatacağım. Tıpkı Agir gibi! ‘Nasıl yaşamalı?’ sorusuna cevap ararken, onun bireylerini yaratmanın savaşımını verirken, diğer tarafta ve en önemlisi, yaşamımızı korumamız lazım. Yaşam hakkımızı yeniden sorgulamalıyız. Yaşama ne kadar hakkını veriyoruz, yaşamı ne kadar temsil ediyoruz! Ölü yanlarımız ne kadar?” sözlerine yer veriyor.
Gürbetelli Ersöz hakkında
11 Temmuz 1965 günü Elazığ’ın Palu ilçesine bağlı Akbulut köyünde dünyaya geldi. Doğumunda babası Almanya’da işçi olarak çalışıyordu ve işte bu yüzden ismi gurbeti anlatıyordu. İlkokul üçüncü sınıfa gittiğinde arkadaşları ve öğretmenleriyle arasındaki farkı dilidir. O zamanlardan neden, niçinler yavaş yavaş oluşmaya başlar kafasında.Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nde okudu. ‘Çevre ve Enerji’ üzerine yüksek lisans yaptı. Gurbetelli, devrimciliğe ve mücadeleye gençlik döneminde adım attı.
Gazetecilik de yapmaya başlayan Gurbetelli Ersöz, 10 Aralık 1990’da gözaltına alındı. 15 gün boyunca sorguda kalan Gurbetelli Ersöz, ağır işkencelere maruz bırakıldı. Tutuklanıp Malatya Cezaevi’ne gönderildi ve 2 yıl tutuklu kaldı. Bu tutukluluğun ardından gazeteciliğe daha sıkı sarıldı. 26 Nisan 1993’te Özgür Gündem gazetesinde çalışmaya başladı. Gurbetelli Ersöz, gazetenin genel yayın yönetmeni oldu. Ve böylece Türkiye basın tarihinde bir ilke imza atıldı.
10 Aralık 1993’te Dünya İnsan Hakları Günü’nde gazete yüzlerce polis tarafından basıldı. Diğer gazete çalışanlarıyla birlikte gözaltına alınan Gurbetelli Ersöz, 13 günlük gözaltı süresinin ardından tutuklandı. Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderilen Gurbetelli Ersöz, Haziran 1994’teki ilk duruşmada tahliye edildi. Bir süre daha gazetecilik yaptıktan sonra Gurbetelli kavgasını başka bir alanda sürdürmeye karar verdi. Silahlı mücadeleye katıldı. 7 Ekim 1997’de Irak Kürdistan Bölgesi’nde KDP ile girilen bir çatışmada yaşamını yitirdi.