Nagihan ile Kül’ün Kokusu’nda özgürlüğü arayan kadınların öyküsü
Katledilen Gazeteci ve Jineoloji Araştırmaları Merkezi Üyesi Nagihan Akarsel’in kaleme aldığı Kül Kokusu küllerinden yeniden doğan kadınların hikayelerinden oluşuyor. Kadınların hikayelerinden bir halkın var olma mücadelesine ışık tutuyor.
ADULÊ KARADENİZ
Vardı elbet her bir kadının hikayesi,
Kül kokusunda saklı.
Eşeledikçe altını,
Bin yıllara dayanan ana tanrıça mabediyle bağı.
Kimdi kadın?
Aslında hayat çizgilerinde buluşan ortak bir yanı vardı her kadının.
Haykırışında feryadı ve arayışı...
Bir halk sürgünde, kadın bu sürgünde iki defa yaralı.
Vardı elbet bir sırrı kül renginde
Ancak görende ve bilende saklı...
Kendinizden de bir şeyler bulacağınız Nagihan Akarsel’in Kül Kokusu isimli öykü-roman kitabında arayışçı bir kız çocuğunun duyguları, sezgisel arayışları ile beraber çizilen bir yol haritasında tarihi işkencelerle, katliamlarla, sürgünlerle geçen bir halkın çığlığını, kökleriyle olan bağını bulacaksınız.
Kitabın sayfalarında yaptığınız tüm bu yolculuk boyunca Nagihan size eşlik edecek. Onun duygularını paylaşacak; umuduna, özlemine ve arayışına ortak olacak ve kendinizden bir parça bulacaksınız. Bu arayışta tarihin derinliklerine dek yol alacak, Nagihan gibi merakla Şahmaran'nın sürgününü, örümcek ağındaki kadının hikayesini dinleyeceksiniz. Güçlü kadın kimdir sorusunun cevabını ararken, belki sizde soracaksınız kendinize yılanların şahı Şahmaran'ın bir yanı yılanken diğer yanı neden kadın?
Nagihan derin sorgulamalar yaptığı hikayelerde kadının mecbur bırakıldığı kaosun içinde beklentilerine, iç dünyasına ışık tutarken, kader olarak altı çizilmiş erkek egemen zihniyetin yarattığı tabulara meydan okuyarak ''başka bir hayat var''a dikkat çekiyor. Hayatın anlamı olan kadının köleleştirilmesine inat Nagihan, yaşamın kaynağı olacak özgür kadının yaratımıyla cevap veriyor kitabın her satırında.
Külün hem yok oluşu hem de yeniden var edişiyle ölümsüz yanını, Anka kuşunun varlık umudunun peşine veren yedi kuşun yedi tepeyi aşarak simurglaşmasıyla, özgür kadının yaratımındaki bağlamını kuruyor ve her kadını küllerinden yeniden var etmesi için külün gizemine çekiyor.
Külün yeniden yeşermeye umut ışığı olan közleri misali Nagihan, ''Yeniden koca çınarlarının gölgesinde düşlerini büyütecek, kilamlarını çığıracak, büyüklerinin mezarlarına, topraklarına yüz süreceklerdi. Ama yüzyıllar geçti. Yüzyıllar. Ne neden hala daha orada olduklarına anlam verebildiler ne de geldikleri yerleri, yurtlarını unutabildiler. Bir bitimin başlangıcına imza attıklarının farkında değildiler. Sürgündüler. Var oluş renklerinin, kültürlerinin, yarattığı kokuyu kaybetmemek için sözcüklere tutundular, çocuklarının çocuklarına çiroklar anlattılar. Çocuklarının unutmasına izin vermediler. Kökünden koparılıp başka topraklara ekilen fesleğen, nasıl çoğalırsa kendi köklerindeymiş gibi, onlarda öyle kök saldılar ve çoğaldılar'' diyor.
Kül aynı zamanda bir tarihi anlatıyor
Her ne kadar yok denilse de varlığı itiraz edilse de bir iz olarak kutsallığıyla gösteriyor kendini ve insanı “bendeki gizemi çöz, arındır kendini” dercesine kendine çekiyor.
Kürtlerin yazılmayan tarihinde göçlerin yerini şöyle dile getiriyor Nagihan Akarsel:
''Oraların bozkır inadı, gelincik hassasiyeti, başak mütevaziliği ile bütünleşmiş olan insanlarının kitabı hiç yazılmadı. Fısıltıyla gizliden gizliye, kuşaktan kuşağa aktardıkları kilamlarının, çiroklarının, anılarının günlüğü hiç tutulmadı. Mürekkebin ölümsüz damlası hiç damlamadı onların hayat çizgilerine. Bir tablonun renklerinde, heykelin kıvrımlarında, enstrümanın ezgilerinde hiç aramadılar kendilerini.”
Ve arkasından geride kalanlar için şu dizeleri dile getiriyor:
''Bu kitabı en çok onların okumasını istiyorum. Okuma yazması olmayanlara, torunlarının ses olmasını diliyorum. Tuz gölü'nün yazında kışında bembeyaz durup kendi içine çöken hüzünlerinin birazcık olsun dağılmasını diliyorum.''
Bir özgürlük tutkunu olan Nagihan Akarsel'in yaşamın her anında kadınların özgürlüğü için çarpan kalbinde yer edinen Kül Kokusu'nu okumak benim için bir adım daha Nagihanlaşarak yol almak demekti. Onlar bitirdik dedikçe varlığıyla her zaman var olacağını gösterdi ve hakikatin ölümsüz yanı Nagihan'ın Zilan çığlıklarında ruh buldu.
Kül Kokusu ilk baskısı jingeh yayınlarıyla çıktı ve siz okuyucularını bekliyor.