Yıllardır sofrasında iki eksik tabak
Necime Yaşarer hayatını “bir cehennem” sözleri ile tarif ediyor. Bir yandan yoksulluk bir yandan hasretlik onu tüketiyor. Necime Yaşarer, yıllardır yüzlerini göremediği oğlu, eşi ve cezaevlerinde açlık grevini sürdürenler için adım atılmasını istiyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Necime Yaşarer yıllardır cezaevinde olan oğlu ve eşini göremiyor. Hayatın birçok zorluğuyla tek başına mücadele eden Necime Yaşarer, baş edemediği özlemi de bir kenara bırakarak son günlerde onun aklı cezaevinde süren açlık grevlerinde. Ve herkesten cezaevlerindeki baskılara karşı duyarlı olmaları çağrısında bulunuyor.
Cezaevlerinde 27 Kasım gününden bu yana süresiz-dönüşümlü bir şekilde başlatılan açlık grevi eylemleri devam ediyor. Açlık grevleri ile birlikte hak ihlallerinin had safhaya çıktığı cezaevlerinde tutuklu ve hükümlüler pandemi ile de artan zor koşulların altında yaşama tutunmaya çalışıyor.
54 yaşındaki Necime Yaşarer, oğlu ve eşini yıllardır görmüyor. Necime’nin oğlu Selahattin Yaşarer 7 yıldır Gaziantep L Tipi Kapalı Cezaevi’nde, eşi Hida Yaşarer ise 5 yıldır Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalıyor. Aklı kendisinden onlarca kilometre uzakta kalan oğlu ve eşinde olan Necime Yaşarer, iki çocuğu ile birlikte ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Necime Yaşarer, her gece başını yastığa özlemle koyduğunu anlatırken oğlu ve eşinin suçsuz yere cezaevinde tutulduğunu belirtiyor.
“Şimdi yüzleri nasıl bilmiyorum”
Necime Yaşarer yaşadıklarını şöyle özetliyor; “Ben eşimi, bir oğlumu da 2 yıldır hiç görmedim. Şimdi yüzleri nasıl kilo verdiler mi vermediler mi bir hastalıkları var mı bilmiyorum. Telefonla konuştuğumuzda da bizlere hiçbir şey demiyorlar. Geçen sene eşime gönderdiğim elbiselerini hala ona vermemişler. Bugün elbiselerini onlara vermeyenler yarın onlara kim bilir neler yapar. İğne ucu kadar bile suçu yoktu ne oğlumun ne de eşimin ama uyduruk sebeplerle onlara ceza verdiler.”
“İki yıldır oğlumun yüzüne dokunup öpemiyorum”
Necime Yaşarer, hayatını “bir cehennem” sözleriyle tarif ederken “Onlardan sonra çocuklarımla çok zor yaşıyoruz. Hem maddi hem de manevi anlamda çok zorlanıyoruz. İkisi de olmadığı için hayatımız onlarsız cehennem gibi geçiyor. Günler çabuk geçsin diye dua ediyoruz. Onları düşünmeden yastığa başımı koyduğum tek bir gece bile yok. Sadece ben değil benim gibi hangi annenin evine gitseniz iki saatlik film çıkar. Yaşadığımız şeyler olur şeyler değil. Sofradan bir tabak eksilmesi o tabağın da yıllarca olmaması insana bir anneye çok zor geliyor. Ben iki yıldır oğlumun yüzüne dokunamıyorum. Ona sarılıp öpemiyorum. Onun nasıl beslendiğini yaşadığını bilmiyorum.” diyor.
“Yüreğim acıyor…”
Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevleri ile ilgili de konuşan Necime Yaşarer konuşmasını şöyle sürdürüyor:
“Ben bütün dünyaya sesimi duyurmak istiyorum hayatımız hayat değil zaten yaşamıyoruz bile. Diğer çocuklarımız için ayakta duruyoruz. Cezaevlerine orada ki tutsaklara bir ses verilsin. Onlar için çalışma yürütülsün. Oğlum beni aradığında açlık grevine girdiğini söylüyor bana dışarıdakiler bir şey yapmadığı için biz yapıyoruz diyor. Yüreğim acıyor; hem kendi oğlum hem de diğer bütün tutsaklar için. Annelere ve evlatlarına yapılan bu zulüm son bulsun. Bugün sırf Kürdüz diye başımıza gelen bunca zulmü kabul etmiyoruz. Biz Kürdüz bu da değişmeyecek. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.”