Yemenli gazeteciler: Gazetecilerin hedef alınması insan hakları ihlalidir
Gazze’de gazetecilerin doğrudan hedef alınmasına tepki gösteren çok sayıda Yemenli kadın gazeteci, Filistinlilere karşı işlenen suçlar ve katliamlar karşısında uluslararası toplumun şüpheli sessizliğini kınadı.

RANYA ABDULLAH
Yemen – İsrail’in Gazze Şeridi’ne dönük saldırıları her gün artarak devam ediyor. İsrail ordusu son olarak bir dizi gazeteciyi doğrudan hedef aldı. 7 Ekim 2023’te savaşın başlamasından bu yana yaklaşık 247 gazeteci katledildi. Sadece son 15 gün içinde ise 14 gazeteci yaşamını yitirdi.
Geniş katılımlı dayanışma
Gazze’deki gazetecilere yönelik bu sistematik saldırıların ardından, 50’den fazla ülkeden 257’den fazla medya kuruluşu, “Sınır Tanımayan Gazeteciler” ve Avaaz örgütü tarafından düzenlenen uluslararası bir kampanyaya katıldı. Kampanya, Gazze’deki Filistinli gazetecilerle dayanışmayı ve İsrail’in onlara yönelik süregelen ihlallerini kınamayı amaçladı.
Kampanya dünya çapında geniş yankı buldu. Basılı gazeteler ilk sayfalarını siyaha boyadı, haber siteleri dijital pankartlar yayınladı, televizyon kanalları videolar ve radyolar dayanışma mesajları yayımladı. Kampanya, Filistinli gazetecilerin korunması ve uluslararası basının Gazze’ye girerek olayları özgürce takip etmesine izin verilmesi çağrısında bulundu.
‘Gazetecilerin hedef alınması savaş suçudur’
Yemen Gazeteciler Sendikası yönetim kurulu üyesi gazeteci Fatima Mutahhar, “İsrail’in Gazze’de gazetecileri hedef alması, neredeyse iki yıldır Filistin halkına karşı sürdürülen bir savaş suçudur” dedi.
Fatima Mutahhar, “Gazetecilere yönelik bariz, suç niteliğinde ve teröristçe bir saldırı söz konusu. Çünkü Gazze’deki gazeteciler, işgalcinin işlediği suçları belgeleyen ve dünyaya aktaran tek bağdır. İsrail, bu sesi susturmak istiyor. Sistematik saldırılar 247 gazetecinin şehit olmasına yol açtı. İsrail, onların çadırlarını ve ofislerini kasten hedef aldı, hatta sahadaki haber takipleri sırasında da saldırdı. Oysa bu, uluslararası hukukta yasaklıdır” dedi. Fatima Mutahhar medyanın karartılması ve uluslararası basının Gazze’ye girişinin engellenmesini ise “işlenen suçları gizleme girişimi” olarak nitelendirdi.
Tüm gazetecilerin Gazze’deki meslektaşlarıyla dayanışma içinde olduğunu vurgulayan Fatima Mutahhar şunları söyledi: “Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun düzenlediği etkinliklere katıldık. 26 Ağustos’ta İsrail’in gazetecileri sistematik şekilde öldürmesine karşı düzenlenen dayanışma eylemine iştirak ettik. Uluslararası medyanın Gazze’ye girişine izin verilmeli. Gazetecilerin korunması gerekiyor çünkü onlar gerçeğin sesidir.”
Basın ve insan haklarının ihlali
Gazeteci Yerestin Nehmi ise, “Gazze’de yaşananlar, dünyanın ulaştığı insani ve ahlaki krizin boyutunu ortaya koyuyor. Gazetecilerin sistematik olarak hedef alınması, basın özgürlüğü ve insan haklarının ihlalidir” dedi.
Yerestin Nehmi, “Dünya üzerindeki her insanın gerçeği öğrenme hakkı vardır. Bu nedenle uluslararası gazetecilerin Gazze’ye girişinin yasaklanması insan haklarının ihlalidir. Uluslararası toplumu acil müdahaleye, bu ihlalleri durdurmaya ve yabancı medyanın Gazze’ye girişine izin vermeye çağırıyoruz” diye ekledi.
‘Soruşturma açılmalı’
Gazeteci İslam Hamidan da Gazze’deki meslektaşlarının başına gelenlerden duyduğu derin üzüntü ve şoku dile getirerek, İsrail güçlerinin gazetecilere yönelik sistematik saldırılarının derhal durdurulması gerektiğini şu sözlerle ifade etti:
“İsrail makamları gazetecilere yönelik bu sistematik saldırıları ve tekrar eden ihlalleri hemen durdurmalı, yaşananlara ilişkin soruşturma açmalıdır.”