Tunuslu kadınlardan tepki: Hangi modern toplum!

Tunus’ta Ennejma Ezzahra Sarayı'nda İran ve Tunuslu kadınların statüsünün tartışıldığı sempozyuma tepki gösteren Tunuslu kadınlar, “Kültürel Etkinliklerde Siyasi Propagandaya Hayır” etiketiyle imza kampanyası başlattı.

NEZİHA BOUSSAİDİ

Tunus- Tunus’un Sidi Bou Said kentinde bulunan Ennejma Ezzahra Sarayı'nda 9 Şubat’ta İran ve Tunus kadın deneyimlerinin ve statülerinin tartışıldığı kültürel sempozyuma Tunuslu kadınlar tepki gösterdi. Tunuslu kadın aktivistler ve gazeteciler, sempozyuma ve içeriğine ilişkin, “Kültürel Etkinliklerde Siyasi Propagandaya Hayır” etiketiyle dijital medyada bir imza kampanyası başlattı.

Tunuslu kadın aktivistler konuyla ilgili ajansımıza konuştu. 

 

İran’a tepki: Hangi modernlikten bahsediyorsunuz?

Afrika Birliği Kadın, Barış ve Güvenlik Komisyonu Üyesi Salwa Guika, "İran-Tunus Kültür Haftası'nda Tunus-İran kadın deneyimleri ele alınıyor ve 'modern toplumda kadınların statüsü' konusu tartışılıyor. İran’da başörtüsü takmayı reddettiği için Jina Mahsa Amini katledildi, aktivist ve ressam Atena Farghadani üniversiteden atıldı ve ülke liderlerine hakaretten suçlu bulundu, ayrıca insan hakları aktivisti Pexşan Ezîzî hapsedildi, işkence gördü ve idama mahkum edildi. Tüm bunlar ortadayken hangi modernlikten bahsedebiliriz?” diye sordu.

‘Kadınlar yaşamın her alanında baskılara maruz kalıyor’

Modernitenin en önemli temellerinden birinin din ve devlet işlerinin ayrıştırılması olduğunu söyleyen Salwa Guika, “Modern toplumlarda insan hakları ve cinsiyet eşitliği ilkeleri uygulanır, farklılıklara saygı gösterilir. İranlı kadınlar yaşamın her alanında baskılara maruz kalırken, Tunuslu kadınlar ise yasal haklarına rağmen uzun yıllardır tam bir eşitliğe ulaşamıyor ve sürekli bir mücadele yürütüyor. Tunus halkı ve kadınlar için en önemli kazanımlardan biri Kişisel Statü Kanunu’dur. Kadınlar bu kanunun geliştirilmesi için çaba gösteriyor” şeklinde konuştu.

‘Topluma siyasal İslam dayatılıyor’

Kapitalist güçlerin ekonomik çıkarlarını çeşitli siyasi gündemlerle korumak için kadınları sınırladığını dile getiren Salwa Guika, “Bu kez topluma siyasal İslam dayatılıyor ve bunun için kültürel faaliyetlere yöneldiler. Ancak Tunus'taki ilerici güçler, 2011 devriminden sonra güçlü bir kararlılıkla haklar için mücadele etti. Sivil güçler, gerici, ayrımcı yasalara ve politikalara karşı büyük fedakarlıklarla mücadele eden İranlı kadınların yanında yer aldı” ifadelerinde bulundu.

‘Kültürel değil, ideolojik bir sempozyum’

 

Tunus İnsan Hakları Savunma Birliği'nin birinci yardımcısı Najat Zammouri ise, “Bunu kültürel bir sempozyum olarak görmüyorum, daha ziyade teokratik bir rejimin zehrini yaymak için ideolojik bir sempozyum olarak görüyorum” dedi.

Sempozyuma İran'daki Al-Zahra Üniversitesi'nin Başkanı Anissa Khazali’nin de davet edildiğini vurgulayan Najat Zammouri, “Bu sempozyumla sanki bizi yıllar öncesine götürmek istiyorlar. Eşitsizlik üzerine kurulu olan İran’da kadınlarla erkekler arasında ayrımcılık yapılıyor, hala meydanlarda kadınlar taşlanıyor, kadınlara karşı şeriat yasaları uygulanıyor. Anissa Khazali’nin çok katı biri olduğu, çocuk yaşta evlendirmeleri ve çok eşliliği savunduğu biliniyor. Sadece Humeyni rejimine sadık olduğu için teokratik düşünceye sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda ataerkil ideolojiyi benimsiyor. Bir kadın öğrencinin Humeyni rejimini eleştiren ve kadın haklarını savunan bir karikatür çizdiği için onu üniversiteden attığı biliniyor” diye belirtti.

Najat Zammouri, düzenlenen sempozyumun içeriğini eleştirerek, sempozyumun Tunus Demokratik Kadınlar Derneği tarafından bir yazılı açıklama ile kınandığını belirtti.

‘Kadınların statüsü tanınmalı’

 

Sivil aktivist Najat Arari de “Sempozyum Tunus'ta, özellikle insan hakları örgütlerinin, kadın aktivistlerin, kadın haklarını ve insan haklarını savunan kişilerin tepkilerine yol açtı. İran'da kadın hakları tanınmıyor, kadınlar birçok tehdit ve baskılarla karşı karşıya. İran rejimi, kadınları yok sayan, kadın-erkek eşitliğini yok sayan gerici bir zihniyete sahip. İran rejimi tamamen dini düşünceye dayalı bir zihniyetle karakterize ediliyor. Toplumun gelişimi isteniyorsa benimsenebilecek kimi standartlar var. Bunlardan birincisi kadınların statüsünün tanınması, ikincisi ise eğitim programlarının uygulanmasıdır. Ayrıca ülkelerin bu programlar aracılığıyla neyi amaçladıkları çok önemli. Bu nedenle kadınların statüsü toplumlarda dönüşüm ve değişimin anahtarı olarak kabul edilir” sözlerine yer verdi.