TJA Hakkari’den seslendi: Fuhuş çetesine karşı tek yol kenetlenmek
Hakkari'de gündeme gelen fuhuş ve uyuşturucu çetelerine karşı tek yolun kenetlenmek olduğunu belirten TJA, “Tüm halkımızı kadınları ve gençleri erkek-devlet eliyle yürütülen sistematik özel savaş araçlarına karşı duyarlı olmaya ve öz savunması güçlü olacak temelde örgütlenmeye ve birlik ruhuyla yaşananları doğru ele alarak iktidarcı sistemin saldırılarını boşa çıkartmaya çağırıyoruz” dedi.
Colemêrg – Hakkari merkez, ilçe ve köylerinde içerisinde asker ve korucuların bulunduğu bir çetenin kadınları şantaj yoluyla fuhşa sürüklediği gündeme yansımıştı. Konuya ilişkin Tevgera Jinên Azad (TJA) yazılı açıklamada bulundu. İktidarın insana ait tüm değerleri ayaklar altına aldığı belirtilen açıklamada,
“Hakikatin anlamsızlaştığı bir zemin yaratılmaya çalışılıyor. Türkiye’de yüzyıllık ulus-devlet geleneği halklara ölüm dışında hiçbir muameleyi layık görmüyor. Tüm çabalara rağmen teslim alınamayan özgür kadın-özgür toplum gerçekliği karşısında çaresiz kalınmakta; dolayısıyla tüm ahlaki-kültürel değerleri yok edecek özel savaş yöntemlerine başvurulmaktadır” denildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Kürt halkı kırk yılı aşkın bir süredir savaşın her türlü kirli yüzüyle karşı karşıya kaldı. Yoksulluk, baskı, şiddet, faili meçhul cinayetler, köy boşaltmalar, tutuklamalar, sürgünler… Özel savaş politikalarıyla taciz, tecavüz, fuhuş, uyuşturucu madde kullanımı gibi toplumsal ahlak ve değerleri aşındıran her türlü yöntem topluma karşı bir silah olarak kullanılmakta. Ekin Van şahsında girilen gayri ahlaki ve hukuki yaklaşım kadın bedeni üzerinden devlet mekanizmasının ne tür kirli politikaları yürüttüğünü gözler önüne sermişti. Dünya üzerinde hiçbir halka veya toplumsal kesime uygulanmayan politikalar maalesef ki on yıllardır Kürt kadınlarının duygularından bedenlerine kadar her zerresini istismar aracı haline getirmekle bir devlet politikasına dönüştürüldü.
“Fuhuş çetesi deşifre edildi”
Yakın zamanda Hakkari’nin köyleri, ilçeleri ve merkezini kapsayan bir fuhuş çetesi deşifre edildi. Bu olay korkunç boyuta varan bir gerçeklik kazandığında savaşın ürpertici ve ahlaki olarak çürütücü boyutlarını da gözler önüne serdi. Açıklanan listelere baktığımızda asker ve korucuların bizatihi olayın içinde olmaları adresin merkezini göstermektedir. Bugün bu fuhuş çetesini oluşturanlar yıllar önce ‘terörist olacaklarına fuhuş yapsınlar daha iyi’ diyen devletin kamu görevlilerinin zihniyetinin pratikleştirenidirler. Halkının özgürlük taleplerinden kopartılmak adına toplumsal tüm değerleri yerle bir etmeyi göze alan kesimin elbette ki ülkemizde yürüyen kirli savaşın yürütücüleri olduğunu çok iyi biliyoruz.
“Tek yol toplumsal değerler etrafında kenetlenmek”
Kadın üzerinden toplumun tamamını hedef alan, tam da buradan tüm topluma mesaj vermek isteyen zihniyet şunu unutmamalıdır ki; Kürtlerin ve Kürt kadınının onuru ve namusu yalnızca bedeni değildir. Bugün Hakkari ve köylerinde oluşturulmaya çalışılan çirkin ve gayri ahlaki çeteleşme Kürt kadını şahsında kürdün onurunu haysiyetini ve namusunu hedef almaktadır. Buradan halkımıza ve tüm kamuoyuna sesleniyoruz; yürütülen kültürel soykırım politikalarına karşı evlatlarımızı, kadınlarımızı ve gençlerimizi bu kirli çeteleşme, fuhuş, ajanlık ve uyuşturucu gibi tüm özel savaş yöntemlerinden korumanın tek yolu vardır; O da gerçek bir kimlik bilincini korumak ve ulusal toplumsal değerler etrafında kenetlenmektir.
“Sessiz kalmayacağız”
Bizler Özgür ve ahlaki bir toplum yaratma iddiasını taşıyan kadınlar olarak Hakkari özelinde yaşanan durumlara asla sessiz kalmayacağımızı, sorumlulardan hukuk önünde ve tarih karşısında mutlaka hesap soracağımızı, Kürdün onuruna yapılan bu sistematik saldırı ağını mutlaka parçalayacağımızı alanlardan haykırıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele günü olan 25 Kasıma giderken halkımıza dayatılan bu onursuzluğun savaşın, şiddetin ve yoksulluğun sistematik hale getirilmesinin sonucu olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Şiddetle mücadele etmek yalnızca toplumun bir kesimine ait bir sorumluluk değildir. Bu nedenle 25 Kasıma giderken toplumumuzu içine sarmalayan erkek-devlet şiddetiyle topyekün mücadele yürütmenin bugün her zamankinden daha acil bir görev olduğunu belirtiyoruz.
Halka saldırıları boşa çıkartma çağrısı
Tüm halkımızı kadınları ve gençleri erkek-devlet eliyle yürütülen sistematik özel savaş araçlarına karşı duyarlı olmaya ve öz savunması güçlü olacak temelde örgütlenmeye ve birlik ruhuyla yaşananları doğru ele alarak iktidarcı sistemin saldırılarını boşa çıkartmaya çağırıyoruz.
Hakkari’de kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı yürüdü
TJA ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi üyeleri dün ise Hakkari'de, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, Hakkari ve Van Milletvekilleri, Hakkari ve Van Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile çok sayıda kadın katıldı. Kadınlar adına açıklamayı yapan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, TJA, HDP ve DBP kadın meclisleri olarak Hakkari’de 25 Kasım'a giderken erkek devlet şiddetine ve yoksulluğa karşı her yerde olduklarını söyledi.
“Tecavüzü bir araç haline getiriyorlar”
Kadına yönelik şiddete ‘dur’ demek için açıklama yaptıklarını ifade eden Ayşe Acar Başaran, konuşmasında şunları belirtti: "Maalesef her yerde olduğu gibi her şehirde karşılaştığımız manzara ile Hakkari'de bir kez daha karşı karşıyayız. Kadınlar şiddete uğrarken, yolun ortasında katledilirken, kadınlar, tacize ve tecavüze, çocuklar cinsel istismara uğrarken, kadınlar kendilerine koruma sağlarken başvuru yaptıklarında ortada olmayan ve görünmez olan kolluk burada kadınların sesini kısmak için yine tüm gücüyle bir yığınak yapmış durumda. İktidar uzun bir süredir kadınlara yönelik bir strateji uyguluyor ama en önemlisi Kürt kadınlarına ve Kürdistan’a yönelik özel bir politika uygulanıyor. Türkiye’nin tümünde kadınları şiddetle yüz yüze bırakıp makul kadını yaratmaya çalışırken, Kürdistan'daki savaşını da kadınlar ve kadın bedeni üzerinden gerçekleştiriyor. Savaş politikası olarak tecavüzü bir araç haline getiriyorlar.”
“Direnişimizi büyüteceğiz”
Ardından konuşan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ise, “Siyasi iktidar tarafından kurulmak istenen tek adam, erkek ve saray rejimine karşı, kadın katliamları, halkları yok sayma politikalarına karşı saraylarınızı başınıza yıkacağız. Herkes çok iyi bilsin ki sarayları başlarınıza yıkacak olan Kürt kadının ve Türk halklarının mücadelesi olacaktır. Yok sayma ve kadın kırımı politikalarına karşı, erkek devlet şiddetine ve yürütmek istedikleri yok saymalara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Kadınlar olarak savunmamızı ve direnişimizi büyüteceğiz” dedi.
Konuşmaların ardından yürüyüş, “Jin jiyan azadi” sloganı eşliğinde sona erdi.