TJA: Dilimizi, kültürümüzü ve özgürlüğümüzü savunacağız
Dünya Anadil Günü nedeniyle açıklamada bulunan TJA, Kürtlere yönelik tekçi zihniyetin dünden bugüne devam ettirildiğinin altını çizerek, “Biz kadınlar; her türlü şiddete, kültür kırımına, asimilasyon ve yabancılaşmaya karşı mücadele edeceğiz. Dilimizi, kültürümüzü, varlığımızı ve özgürlüğümüzü sonuna kadar savunacağız” dedi.
Haber Merkezi - Tevgera Jinên Azad (TJA) 21 Şubat Anadil Günü nedeniyle yazılı açıklamada bulundu. Tarih boyunca sayısız uygarlığa beşiklik etmiş, diller ve kültürler diyarı Mezopotamya topraklarının yıllardır uygulanan ‘tekçi’ politikalar sonucunda resmen bir çöle döndüğü belirtilen açıklamada, “Yıllardır Mezopotamya'daki dilleri, kültür ve inançları hedef alan yasakçı zihniyet bugün AKP tarafından devam ettirilmektedir. Tekçi iktidar ve devlet anlayışı, ‘tek dilci’ bir uygulamanın da sürdürücüsü haline gelmiştir. 21. yüzyılda bile Türkiye hâlâ anadilde eğitim hakkının olmadığı, anadili kullanımının kamu yetkilileri ve resmi kurumlar tarafından yasaklandığı ve engellendiği bir ülke olmaya devam etmektedir” diyerek, bu durumun insan hakları açısından bir gasp ve utanç konusu olduğu ifade edildi.
“Kayyımlarla yüzlerce dil kurumu kapatıldı”
Açıklamada, son dönemlerde tam anlamıyla kadın, dil ve kültür kırımınınyaşandığı ifade edildi. Açıklamanın devamında şöyle denildi: “Özellikle Kürdistan'da, halkın iradesiyle seçilen eş başkanların yerine belediyelere kayyım atanması sonucu yüzlerce dil kurumunun kapatılması, anadilleri ölümsüzleştiren kadınların yer aldığı atölyelerin ve kurumlarının kapatılması ya da işlevsizleştirmesi mevcut politikaların sonucudur. Kürdistan'da özel savaş yöntemleriyle tüm toplumun diline, kültürüne saldırılıyor ve her türlü kirli yöntemlerle Kürt kadınlarını ve Kürt Halkını düşürülmeye çalışılarak veya şiddet uygulanarak bu özel savaş politikaları devam ettiriliyor.”
“Türkçe bilmediği için şikayeti kabul edilmedi, öldürüldü”
Açıklamada, Muş’un Malazgirt ilçesinde tecavüze maruz bırakılan ve şikâyet için gittiği karakolda Türkçe bilmediği ve kendi anadilinde şikâyetçi olamadığı için şikâyeti kabul edilmeyen ve katledilen Fatma Altınmakas’ın ve birçok kadının sistemin dayatmalarına, baskısına, hiçleştirmesine maruz kaldığı kaydedildi. İktidarın tek dil dayatmasının milliyetçiliği körüklediği dile getirilen açıklamada, “Kürtçe diline karşı ayrı bir şiddet dalgasının oluşmasına neden olmaktadır. Öyle ki, Kürdistan’ın bilinçli olarak yoksullaştırılması nedeniyle başka illere çalışmaya giden Kürtler' in Kürtçe konuştuğu veya şarkı söylediği için linç edildiği, hatta öldürüldüğü haberlerine tanıklık ediyoruz. İnsanlık suçu olan asimilasyon politikalarını organize eden ulus devletin, Kürt coğrafyasında yer isimlerini değiştirerek kültürel soykırıma başladığını, yozlaştırma ve asimilasyon hedeflerine ulaştığı anda da bu entegrasyonu takip edeceğini biliyoruz” denildi.
“Dilimizi koruyup geliştireceğiz, vazgeçmeyeceğiz”
“Dil insanın kimliği ve varlığıdır, aynı zamanda bir ulusun varlığıdır” sözlerinin belirtildiği açıklamanın sonunda ise şu sözlere yer verildi:“Anadilini kaybeden bir halkın asimile olmakla birlikte zamanla yok olmaya mahkûm olması kaçınılmazdır. Bu yüzden biz Kürt kadınları olarak, Kürtçe üzerinde süren asimilasyon politikalarıylave aynı zamanda oto asimilasyonla mücadele ederek dilimizi nesilden nesille aktarmaya devam edeceğiz. Kendi dilini konuşan birçok kadının her türlü baskıya maruz kalmasına rağmen dillerinden vazgeçmediği gibi bizler de dillerimizi koruyup geliştireceğiz ve mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar; her türlü şiddete, kültür kırımına, asimilasyon ve yabancılaşmaya karşı mücadele edeceğimizi, dilimizi, kültürümüzü, varlığımızı ve özgürlüğümüzü sonuna kadar savunacağımızı bir kez daha yeniliyoruz.”