Sudanlı kadınlar: Suriye Kadın Meclisi ile dayanışma içinde olmayı hedefliyoruz

Sudan cephesinden Suriye’de yaşananları değerlendiren Sudanlı kadınlar, Kuzey-Doğu Suriye’de Özerk Yönetim sistemi altında örgütlenen kadınların mücadelesinden ilham aldıklarını belirtirken Türk devletinin ülkelerine müdahalesini son bulmasını istedi.

SALMA AL-RASHİD

Sudan- Kuzey ve Doğu Suriye’de Özerk Yönetim sistemi altında örgütlenen kadınların mücadelesi neredeyse tüm dünyada mücadele eden ve direnen kadınlar için ilham kaynağı. Sudanlı kadınlar, bu direnişin kendilerince örnek alındığını belirtirken aynı zamanda ülkelerinde kadınların siyasi hayatta daha aktif rol alması gerektiğini vurguluyorlar.

Hak savunucusu Nemat Koko, Ghada Makki ve Magda Saleh, Sudan ve Suriye arasındaki benzerlikler açısından siyasi tarihini, Türk devletinin bu iki ülkeye müdahalesini ve cihatçılara verdiği desteği ajansımıza değerlendirdi. 

‘Kadınlar eşitliği hayata geçirdiler’

Sözlerinin başında Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeleri yorumlayan Nemat Koko, “Suriye güçlü bir sivil toplum örgütüne sahip ve bunun nedeni de Kuzey ve Doğu Suriye’de hayata geçirilen Özerk Yönetim Sistemi çatısı altında kadınların yürüttüğü çalışmalara bağlı. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar eş başkanlık sistemiyle birlikte haklarını korurken, yaşamın her alanında cinsiyet eşitliğini hayata geçirdiler. Eş başkanlık sistemi her alanda uygulandığı takdirde üzerinde çalışılmaya ve ele alınmaya değer bir deneyim” dedi. 

‘Dayanışma içinde olmayı hedefliyoruz’

Sudan’da kadın hareketinin demokratik bir sivil devlet yaratma konusunda ortak bir karar doğrultusunda çalışmalarını yürüttüğünü kaydeden Nemat Koko, “Sudanlı kadınlar olarak tüm imkanlarımızla Suriye Kadın Meclisi ile dayanışma içinde olmayı hedefliyoruz. Suriyeli kadınların seminer ve benzeri çalışmalarına katılmanın yanı sıra deneyimlerini de sık sık paylaşıyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’de, Suriye'nin tamamını kapsayacak ve dolayısıyla bölgede daha fazla kazanım elde edilmesine yardımcı olacak bir model bulunmaktadır” şeklinde konuştu.

‘Zihniyet aynı’

Suriye’de 2011'den bu yana devam eden iç savaşın ülkede büyük bir yıkıma yol açtığını dile getiren Nemat Koko, rejimin devrilmesi ile ilgili olarak “Beşar Esad rejiminin çökmesiyle ülke yönetimi cihatçı grup Heyet Tahrir El-Şam’a verildi. Siyasal İslam sistemi, totaliter, diktatörlük rejimi ve dolayısıyla güvenlik kıskacı dışında büyüyemez, yaşayamaz ve örgütlenemez. Beşar Esad rejiminin çökmesi aşırı İslamcı hareketin büyümesine yol açtı. İster adı IŞİD olsun, ister adı HTŞ olsun, ister adı Müslüman Kardeşler olsun; tüm bu oluşumlar zihniyet olarak aynı amaca hizmet ediyor” dedi.

‘Türk devleti sistemi yok etmek istiyor’

Türk devletinin, ABD’nin ve egemen güçlerin cihatçı gruplara verdiği desteğe dikkat çeken Nemat Koko, “Ancak tüm bu gelişmeler Suriye halkının direnişini boşa çıkarmadı. Suriye halkları, çoğulcu bir Suriye'nin inşasına katkıda bulunabilecek alternatif yaşam arayışını sürdürmeye devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt halkı, Demokratik Ulus Sistemi ile yaşamlarını inşa ettiler ve Türk devletinin asıl amacı bu sistemi yok etmeye dönüktür. Cihatçı gruplar dış destek yoluyla iktidara getiriliyor. Bu durumu bizler Sudan’da da yaşadık. Sudan Ordusu ve Hızlı Destek Güçleri arasında yaşanan çatışmalar devam ederken, silah akışı ise Türkiye, Rusya ve İran üzerinden sağlanmaktadır. Cihatçıların desteklendiği ve iktidara getirildiği ülkelerde demokratik bir yaşamdan söz edilemez. Cihatçılar anti-demokratik bir yaklaşım benimsemektedirler. Cihatçıların iktidara gelişi Afganistan'da yaşananlara benzer olabilir ve bu durum rahatsız edicidir. Taliban'ın iktidara gelmesinden sonra Afgan kadınların haklarının ihlal edildiğini görüyoruz. Uzun ve aydınlanmış mücadelelerine rağmen hareket zayıfladı” diyerek sözlerini noktaladı.

‘Cihatçılar destekleniyor’

Kadın hakları savunucusu Ghada Makki ise, Suriye ve Sudan'da benzer durumların yaşandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Dış güçler her iki ülkede de cihatçıları destekliyorlar ve onlara silah akışını sağlıyorlar. Cihatçılar eliyle kurulacak devletlerde kadın hakları, eşitlik ve demokratik bir yaşam hayata geçirilemez. İran ve kimi ülkelerde din adı altında kadın haklarının nasıl ihlal edildiğini, kadınlara ne gibi zulümler uygulandığını biliyoruz ve tanık oluyoruz. Bunun yanı sıra IŞİD’in Şengal’de ve Suriye’de halklara ve özellikle kadınlara nasıl davrandığını tüm dünya gördü. Sudanlı kadınlar olarak ülkemizin cihatçılar tarafından yönetilmesini istemiyoruz. Sudan Kadınlar Birliği, Sudan'daki sivil ve siyasi hareketin çoğunluğuyla birlikte Türk devletinin ülkemize müdahalesini reddediyoruz.  Ülkemizde iki hükümet kurulmasını istemiyoruz. Türk devletinin Libya tecrübesi var. Libya ikiye bölünmüş durumda ve Libya’da iki farklı yönetim bulunuyor. Libya, 2014 seçimlerinin ardından siyaseten ikiye bölündü.”

‘Türk devletinin ülkemize müdahalesini reddediyoruz’

Sözlerinin devamında Sudan ve Suriye'deki kadın direnişine dikkat çeken Ghada Makki, “Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlar çeşitli direniş biçimleriyle örgütlenerek demokratik bir sistemi hayata geçirdiler. Özerk Yönetim’in Kuzey ve Doğu Suriye’de hayata geçirdiği Demokratik Ulus Sistemi tüm halkların ve kadınların haklarını koruyan, eşitliği esas alan bir sistemdir. Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadın direniş mirasını tüm Suriye’ye aktarmak gerekiyor. Sudanlı kadınların direnişi ise savaşı durdurmaya yönelik bir direniştir. Şu an itibariyle demokratik sivil bir devlet inşa etme aşamasında değiliz, daha ziyade hedefimiz savaşı durdurma ve barışı inşa etme üzerinden ilerliyor. Çok sayıda aktif kadın grupları dijital medya üzerinden savaşı sonlandırmaya karşı kampanyalar yürütüyor. Sudan'da direnişimiz devam ediyor. Sudanlı kadınlar olarak Türk devletinin ülkemize yönelik müdahalesini reddediyoruz” dedi. 

‘Savaş derinleştirilmeye çalışılıyor’

Sudan Ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında yaşanan çatışmaların devam ettiğini kaydeden Magda Saleh de, “Türkiye, Rusya, Amerika ve İran gibi dış ülkelerin desteğiyle iki güç arasındaki savaş derinleştirilmeye çalışılıyor. Uluslararası müdahalelerden kaynaklanan çatışmalar nedeniyle kadınlar ve kız çocukların hakları ihlal ediliyor. Sudan’da devam eden çatışmalar insanların katledilmesine, yerinden edilmesine, ihlallere, soykırımın yaşanmasına, tecavüz suçlarına, zorla kaybetmelere neden oluyor. Çatışmalar sonucu yerinden edilen insanlar göç ettikleri kamplarda susuzluk, açlık, hastalık ve daha birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor” şeklinde konuştu.

‘Güçlü bir sivil sese ihtiyaç var’

Sudan'daki çatışmalara karşı sivil ve siyasi güçlerin birlikte hareket etmesini ve acil çözüm üretmesini isteyen Magda Saleh, “Çatışmayı durdurmak için güçlü bir sivil sese ihtiyaç var. Feminist dayanışmayla kadınları karar alma pozisyonlarından dışlamaya çalışan zihniyetlere karşı mücadele edilmeli, kadınlar siyasette güçlendirilmeli, barış ve müzakere süreçlerine katılımları sağlanmalı, savaş suçlarıyla ilgili faillerin adalet önüne çıkarılıp cezalandırılması için mücadeleyi büyütmelidir. Öte yandan insan hakları ve cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi konusunda ciddi rol oynanmalı” çağrısında da bulundu.