Sêrt ve Hezêx’te 8 Mart’ın startı verildi: Kadın kırımına karşı yaşamı savunacağız

TJA öncülüğünde Siirt ve Şırnak’ın İdil (Hezêx) ilçesinde polis ablukasına rağmen biraraya gelen kadınlar, halay ve zılgıtlarla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün startını büyük bir coşku ile verdi. Siirt’te kadın kırımına karşı yaşamı savunacaklarının mesajı verilirken, Hezêx te ise Türkiye’nin dört bir yanının kadın renkleri ile boyanacağı belirtildi. 
Haber Merkezi - Siirt’te Tevgera Jinên Azad (TJA), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle “Kadın Kırımına Karşı Yaşamı, Tecride Karşı Özgürlüğü Savunuyoruz” şiarıyla etkinliklerin startını verdiği Siirt’te kadınlarla buluştu. Açıklamaya TJA aktivistleri, Rosa Kadın Derneği, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca ve HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, HDP bölge il ve ilçe eşbaşkanları katıldı. Açıklamada, “Kadın kırımına hayır” pankartı ve “Yaşasın 8 Mart”, “Kadın kırımına son”, ve “Jiyan jiyan azadi” dövizleri taşında. Kadınlar etkinliğe yöresel kıyafetleri ile katılım sağladı. Kadınlar polis ablukasına ise zılgıt ve sloganlarla tepki gösterdi. 
“Kadınlar kazanımlarını koruyacak”
Açıklamada ilk olarak konuşan Meral Danış Beştaş, polis ablukasının utanç tablosu olduğunu söyledi. Ablukanın kadınları amaçlarından alıkoyamadığını belirten Beştaş, kadın kazanımlarının saldırı altında olduğunu ve gasp edilmeye çalışıldığına işaret etti. Bu sırada ablukaya alınan kadınlar Beştaş’ın bulunduğu alana geçmek isterken polis engeline takıldı. Polisin engellenme girişimine karşı kadınlar sloganlarla yürüyüş gerçekleştirerek abluka altında olan kadınların yanına geldi. 
“Tecride karşı özgürlüğümüzü savunuyoruz”
Ardından konuşmasına kaldığı yerden devam eden Beştaş, ülkede kanunlarda var olan ve uygulanan kavramların kullanılmasının yasak olduğunu ve bu kavramlardan birinin “tecrit” olduğuna değinerek, “Ülkede tecrit kavramı var ve tecrit kavramını kullanmak suç sayılıyor. TCK’den söz ediyorum ve TCK’de tecrit suçunun zaman aşımı yoktur. Şu an 107 cezaevinde binlerce mahkum tecrit işkencesine karşı açlık grevindedir. Biz kadınlar bütün işkence yöntemlerine karşılık savunma yaptığımız gibi tecride karşı özgürlüğü de savunuyoruz” dedi. 
“Toprağa düşen her kadının katilinden hesap soracağız”
Toprağa düşen her kadının katilinden hesap soracaklarını ifade eden Beştaş, sistemi değiştirmek için mücadeleyi ilerleteceklerini belirtti. Beştaş son olarak şunları belirtti: “Bu kalkan, abluka ve korkunuz bu mücadeleyi engelleyemiyor. Biz bu mücadeleyi içeride, dışarıda, ülkenin her yerinde, dünya kadın hareketleriyle, Ortadoğu kadın hareketleriyle ve Türkiye kadın hareketleriyle yürüteceğiz. Kadın haklarından söz edilip kadınların arkasında olacaklarını söyleyecekler. Bizde ‘bir gidin be oradan, yalan atmayın’ diyeceğiz. Siz kadınları engelleyenler bizi değil kadın katillerini, tecavüz edenleri, şiddet uygulayanları durdurun. Biz bu mücadelede her zaman sizden daha güçlüyüz. İçişleri Bakanlığı’na buradan bir çağrım var. Yasaklarla bu tepkileri sadece kısa bir süre görünmez kılabilirsiniz ama bitiremezsiniz. Basın mensuplarına böyle bir görsel açıklama yaptığımız için üzgün olduğumuzu ifade etmek istiyorum.” 
“Mücadele sürüyor ve sürecek”
Ardından kadınlar adına açıklamayı okuyan TJA aktivisti Şilan Kan, Clara Zetkin ve Rosa Luxemburgların dünya kadınlarına 8 Mart Dünya Emekçiler Günü’nü miras bıraktığını kaydetti. Kan, “Bu mirasın yüzyıldan fazla bir süre farklı coğrafyalarda kadın direnişinde belirleyici rolü oldu. Kadınların özgürlük ve birlik talebi ile bir araya geldi. Dilimize, bedenimize, kimliğimize, kültürümüze, doğamıza, ekonomimize ve kazanımlarımıza saldırarak varlığını sürdürmeye çalışanlara karşı tarih boyunca verilen mücadele şimdi de sürüyor ve sürecek. Bundan kaynaklıdır ki kadınların kazanımları ve değerleri kaybolmuyor” dedi. 
“Özsavunmada bulunan kadınlara ceza veriliyor”
Kadınların aile içinde, iş yerinde ve hayatın her alanında katledildiğini, mahkeme salonlarında ve haberlerde de tekrar tekrar katledildiğini belirten Kan, “Kadını özsavunmasız bırakmak isteyenler bunu katliamlarla gerçekleştirmek istedi. Bununla amaçlanan kadını iradesiz bırakarak özgürlüğünü elinden almak isteniyor. Taciz, tecavüz ve katlediliyoruz. İşkenceden geçiriliyoruz. Yoksulluk ile yüz yüze bırakılmaya çalışılıyor. Tutuklanıyoruz. Büyük emekler verdiğimiz işimizden KHK ile ihraç ediliyoruz. Kadınlar her gün katledilip erkekler cezasız bırakıldığı için hayata tutunmaya çalışan kadınlar kendilerini savunmak için özsavunmada bulununca erkek yargının yüksek cezalarıyla karşılaşıyor” ifadelerini kullandı.
“Direniş ile mücadelemiz sürecek”
Kadın katliamlarının önüne geçmek için örgütlenmek gerektiğine işaret eden Kan, bundan kaynaklı kadınların yönünü Jineoloji’ye çevirdiğine dikkat çekti. Kan, Saraların, Sevêlerin direnişinin yeni bir yaşamı kurma gerekçesi olduğunun altını çizerek, “Bilinmelidir ki bugün Kürt halkının iradesinin tecrit edilmesi kadınların ve bütün toplumun tecrit edilmesidir. Fikri ve iradesi olmayan bir kadın yaratmak istiyorlar bunu da tecrit politikalarıyla yapmaya çalışıyorlar. Kadın kırımına karşı yaşamı savunma ve bu karanlık günlerden çıkabilmek için ve tecridi kırmak için açlık grevleriyle direnen kadınlardan aldığımız ilhamla 8 Mart’ı karşılıyoruz. Coğrafyamızı açık bir cezaevi haline getiren, düşünmeyi direnişi yasaklayanların cezalandırma politikalarını boşa çıkaracağız. Leyla ve Ayşe’nin dediği gibi, ‘içerde ya da dışarıda olmak fark etmez bizler direnişle mücadelemizi devam ettireceğiz’ ve ‘biz Kürdüz, kadınız, buradayız’ diyoruz” dedi. 
Yapılan konuşmaların ardından açıklama “Jin jiyan azadî”, “Bijî berxwedana jina”, “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları ve çekilen halaylarla sona erdi. 
Botanlı kadınlar büyük bir coşku ile 8 Mart’ı kutladı
Tevgera Jinên Azad (TJA), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü etkinliklerinin bir diğer startını ise Şırnak’ın İdil ilçesinde yaptığı basın açıklamasıyla verdi. Açıklama öncesi HDP İdil ilçe binası polislerce ablukaya alınırken, açıklamaya Mardin, Şırnak ve ilçelerinden gelen çok sayıda kadın ilçe girişinde durdurularak, GBT kontrolünden geçirildi. İlçe binasında bir araya gelen kadınlar, yöresel kıyafetleri ile katıldı. HDP ilçe binası önünde yapılan açıklamaya HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, HDP Mardin, Şırnak ve ilçe yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi’nin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Yapılan açıklamada “Em li Hember Qirkirina Jinê Jiyanê, Li Hember Tecrîdê Azadiyê Diparêzin" pankartı açılırken, "Kadın özgürlük mücadelesi yargılanamaz", "Öz savunma haktır", "Kadın özgürlük mücadelesi özgürleştirir" dövizleri taşındı. Kadınlar adına açıklamayı Beytüşşebap HDP ilçe Eşbaşkanı Beybun Aslan okudu.
“Rojava kadın direnişi tüm dünya kadınlarına armağan olsun”
Yapılan açıklamada günün anlam ve önemine değinen Aslan, 21’inci yüzyılı kadınların yılı yapacaklarına işaret etti. Tüm kadınların bulundukları yeri mücadele alanına çevirmesi gerektiğine değinen Aslan, “Bizler her alanda mücadelemizle sesimizi yükselteceğiz. Tüm kadınlara çağrımız saldırı ve baskılar karşısında kendimizi örgütleyelim. Mücadelemiz, Sara ve yoldaşlarımızın mücadelesi ile sürüyor. Biz kadınlar nasıl ki her alanda özgürlük için mücadele ediyorsak, bu direnişimizi tüm dünyaya duyuracağız. Rojava kadın direnişini tüm dünya kadınlarına armağan ediyoruz. Gelin hep beraber saldırı, katliam ve baskılar karşısında mücadele edelim. Bizler her gün ve her zaman kazanımlarımıza sahip çıkacağız. Biz kadınlar her yer de mücadele ve direnişimizi büyüteceğiz” ifadelerinde bulundu.
“Zor zamanlardan geçiyoruz”
Ardından HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit konuştu. Tüm kadınların 8 Mart’ını kutlayan Koçyiğit, zor zamanlardan geçtiklerini dile getirdi. Kadınların katledildiği, bedenlerinin istismar edildiği  bir ülkede yaşadıklarını söyleyen  Koçyiğit, “Oysaki biz bu toplumun, bu ülkenin, bu dünyanın yarısıyız. Bu dünyanın yarısı olarak da haklarımızı, özgürlüğümüzü istiyoruz. Kadın olduğumuz için katledilmek istemiyoruz. Kadın olduğumuz için taciz ve tecavüze maruz kaldığımızda faillerin indirim almasını istemiyoruz. Bugün AKP’nin kendisi bir kadın düşmanı. Niye mi? Çünkü her türlü kadını hedef göstermiştir. Bu bütün kirli politikalar kadın bedeni üzerinde yürütülüyor” dedi.
“İşkence insanlık suçudur, zaman aşımı yoktur”
Türkiye’nin gündemine oturan çıplak arama meselesinin de bunlardan biri olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Biz çıplak aramanın işkence olduğunu söylüyorduk. İşkence insanlık suçudur. Zaman aşımı yoktur. Kime karşı nerede yapılırsa yapılsın mutlaka hesabı sorulmalıdır. AKP işkenceye sıfır tolerans diye iktidara geldi. Sıfır tolerans diye söz verdi meydanlarda, sonra iktidara yerleşti ve en büyük işkenceyi uygulayan iktidar oldu. Bugün cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde işkencenin en ilerisini yapıyorlar. İnsanları insanlık onuruna yakışmayan muamelelere maruz bırakıyorlar. Çıplak arama eskiden istisnaydı, ama bugün sistemleşti. Biz bunlara itiraz ettiğimiz için, işkencenin karşısında durduğumuz için, insanlık onurunu savunduğumuz için, kadının emeğini, kimliğini ve bedenini savunduğumuz için AKP iktidarı tarafından hedef haline getiriliyoruz” şeklinde konuştu. 
“Kadın özgürlüğünden korkan bir iktidar var”
“Kadın düşmanı ve kadın özgürlüğünden korkan bir iktidar var” diyen Koçyiğit, şiddeti ve işkenceyi temel bir yöntem olarak benimsemiş bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Koçyiğit, “Şimdi biz bu iktidara boyun eğecek miyiz? Biz bu iktidarın hukuksuz ve haksız uygulamalarına karşı baş eğecek miyiz? Tabi ki eğmeyeceğiz ve mücadele edeceğiz. Bu ülkeyi kadınların özgür olduğu ve eşit yaşadığı bir ülke haline getireceğiz. Biz kadınlar kendi sözümüzü söyleyeceğiz ve kendi özgürlüğümüzü kazanacağız. Biz bedel vermekten korkmuyoruz, ama onlar korksunlar. Bizim sözümüz bir ve o da kadın özgürlük mücadelesi. Ne olursa olsun bu mücadeleyi büyüteceğiz” ifadelerini kullandı.
“Bu tablo faşizan bir tablodur”
HDP ilçe binasının polislerce ablukaya alınmasına da dikkat çeken Koçyiğit, “Bu tablo faşizan tablonun göstergesidir. Demokratik bir ülkede basın açıklaması yapmak için izin istemek gerekir mi? Bugün biz burada bir kez daha anayasanın nasıl askıya alındığını ve yerle bir edildiğini hep beraber tanıklık ediyoruz. Neden mi? Biz diyoruz bütün kadınlar birleşin. Demokrasi, eşitlik, haklarımız, ezilmemek, tacize ve tecavüze maruz kalmamak için birleşelim. Bundan kaynaklı bugün etrafımız kuşatılmış. Polis çemberinde burada açıklama yapmak zorunda kalıyoruz. Bunu kabul etmiyor ve her yerde mücadele edeceğiz” ifadelerine yer verdi. 
“Asimilasyon politikaları devam ediyor”
Kürt halkı ve Kürt dili üzerinde yürütülen asimilasyon politikalarına vurgu yapan Koçyiğit, kendi anadillerinde eğitim alamadıklarını ve bu nedenle bugün kendi anadilleri ile konuşamadıklarını belirtti. Asimile edildiklerini kaydeden Koçyiğit, “Bu asimilasyon politikalarını daha da ilerletmek istiyorlar. Kürtçe konuşanı, müzik dinleyeni, yazı yazanı tutukluyorlar ve cezaevine koyuyorlar. Kürtçe nerede ise orada yasak kendini gösteriyor. Bugün Kürtlerin kendi öz yurdunda Kürtçe konuşması yasak. Ve bugün Kürt kadınları Kürtçe’yi korudukları için özel hedef pozisyonundalar. Cezaevlerinde mahpuslar kar gönderiyor, engelleniyorlar. Peki bu asimilasyon değil midir? Dil kırımı değil midir? AKP’nin yaptığı zulümler saymakla bitmez” vurgusunu yaptı.
“Mahpuslar cezaevi içinde cezaevi yaşıyor”
Kürt Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için cezaevlerinde başlayan açlık grevlerine dikkat çeken Koçyiğit, “AKP pandemiyi Allah’ın bir lütfu olarak görüyor. Nasıl 15 Temmuz darbesinden sonra OHAL ilan ettiler ve bütün demokrasi kurumlarını bertaraf ettilerse, kapılarına kilit vurdularsa ve o darbeyi Allah’ın lütfu olarak gördülerse, bugün de pandemiyi aynı şekilde görüyorlar. Siyasi mahpuslar her gün cezaevi içerinde cezaevi yaşıyor. Görüşler kapalı. Bütün hakları kısıtlanmış. Pandemi sadece biz Kürtlere mi var? Pandemiyi topluma karşı kullanan bir iktidar var. İktidar bizi hedef haline getirmiş. Biz Kürtleri terörist ilan ediyorlar. AKP’ye karşı olan herkes terörist ilan ediliyor. Biz iktidarın uygulamalarına karşıyız” diye konuştu.
“Kadın özgürlük mücadelesini ilan edeceğiz”
Bugün hem İdil hem de Siirt’te 8 Mart startını verdiklerini ifade eden Koçyiğit, son olarak şunları söyledi: “Türkiye’nin dört bir yanını kadın renkleri ile boyayacağız. Dört bir yandan kadının sözünü ve mücadelesini açığa çıkaracağız. Bizi yok sayan erkek tarihe karşı kadın tarihini anlayacağız. Bizi yok sayan erkeğe karşı eşitlikçe bir sistemi savunacağız. Kadının beyanı esastır ilkesini dört bir yandan kadınlara anlatacağız. Şiddete karşı sessiz kalmayalım. Çıplak aramayı gündeme getirdiğimiz için onursuz ve ahlaksız olarak ilan edenlere karşı mücadele edeceğiz. Kim olduğu farksızın tüm kadınların yanında duracağız. Kadınların haklarını savunacağız. Kadın özgürlük mücadelesini ilan edeceğiz.”
Açıklama, khalaylar ve “Jin Jiyan Azadî”, “Bijî Berxwedana zindana” sloganları ile son buldu.