Serêkaniyêli Nejla'nın hikayesi: Savaş, göç ve tutsaklık

Göç etmek zorunda kalan Nejla Silêman, hamileyken Türkiye'de gözaltına alınıyor ve üç ay cezaevinde tutuluyor. Nejla, Türk askerlerinin ve cihatçı HTŞ’nin olduğu her yerde kadınlar için güvenliğinin olmadığını söylüyor.

SORGUL ŞÊXO

Zirgan- Savaş ve göçler devam ettiği sürece kadınların hikayelerine yenileri ekleniyor. Bu hikayelerden biri de 26 yaşındaki Nejla Silêman’ın hikayesi. Serêkaniyê'nin Bab El-Xêr köyünden olan Nejla Silêman, toprakları için devrime katılıyor ve iki yıl Cizîrê Kantonu Zirgan şehrinde trafik biriminde çalışıyor. Nejla ve ailesi, Türk işgalinin saldırıları nedeniyle göç etmek ve köylerini terk etmek zorunda kalıyor.

Nejla, saldırıların birkaç gün içinde sona ermesi ve SDG'nin bölgeyi tekrar özgürleştirmesi umuduyla evinden sadece üzerindeki kıyafetlerle çıktığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: "İşgalciler evimizi yaktı, şehit kardeşimin odasına top attılar. Geri kalanını da yaktılar, yok ettiler."

Kuzeni ile evlendiriliyor

Nejla ve ailesi, ev bulamadıkları için bir okula sığınıyorlar ve yaklaşık bir yıl burada kalıyorlar. Nejla’nın kuzeni bu süre zarfında aileyi sık sık ziyarete geliyor ve Nejla’nın anlatımına göre babası evlenmelerini istiyor. Nejla’ya göre babası bir “hediye” olarak kendisini kuzenine veriyor ve evlenmelerini istiyor.

Gözaltına alınıp tutuklanıyor

Evlendikten 28 gün sonra, devam eden saldırılar nedeniyle bölgeden ayrılarak Türkiye göç etmek zorunda kalıyorlar. Orada hamile olduğunu öğreniyor. Bir gece Türk askerleri silahlarla eve baskın düzenliyor. Askerler Nejla’yı gözaltına alıyor ve 3 gün gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldığı mahkemede QSD üyesi olmakla suçlanıyor ve tutuklanarak İzmir Cezaevi’ne götürüyor. Bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye oluyor.

Geri Gönderme Merkezi’ne gönderiliyor

Hukuksuz bir şekilde tutuklandığını düşünen Nejla, Türk devleti hakkında dava açmaya hazırlanırken tekrar gözaltına alınıyor ve kendisine bir evrak imzalatılıyor.

Nejla şöyle diyor: “Evrak Türkçe olduğu için ne yazılı olduğunu bilmiyordum. İmza atarsam evime gideceğimi sandım. Ama bu kez beni yabancıların toplandığı İzmir’deki bir merkeze (Geri Gönderme Merkezi) gönderdiler. Beni çok kötü bir odaya koydular, hayvanlar bile orada yaşayamazdı.”

Görevliler Nejla’ya “Ya çocuğunu doğurana kadar yabancıların binasında kalacaksın, ya da şuan Suriye’ye gideceksin” diyerek, seçim yapmasını istiyorlar. Nejla Suriye’ye dönmeyi seçiyor.

Suriye’ye dönüş

Bu süre zarfında psikolojik sorunlar yaşamaya başlayan Nejla, İdlib’deki Bab El-Hewa sınır kapısı üzerinden Suriye’ye geri gönderiliyor. Nejla, Türkiye cezaevlerinde insan haklarına yönelik ihlaller hakkında şunları söylüyor: “İnsanlığa karşı suç işliyorlar. Hamile bir kadına nasıl bu kadar baskı yapar ve onu bu şekilde suçlarlar?”

‘Dönüşümüz, Türk devleti işgalinin çekilmesiyle mümkün’

Nejla, doğduğu Serêkaniyê topraklarından yaklaşık 6 yıldır uzakta yaşıyor ve güvenli bir geri dönüşün, her kadının hayali olduğunu söylüyor.

Nejla, işgalin sona ermesi ve 10 Mart anlaşmasında yer alan “göçmenlerin dönüşü” maddesinin uygulanmasını talep ediyor. Nejla dönüş hakkında şunları söylüyor: “Dönüşümüz Türk devleti işgalinin çekilmesiyle mümkün. Türkler şehirlerimizden çekilmezse, asla geri dönemeyiz. hâlâ orada olurlarsa, dönüşü kabul etmeyiz.”

“Topraklarımızda tek bir Türk bayrağı olduğu sürece dönüşü kabul etmeyiz” diyen Nejla Silêman, çetelerin olduğu bir yönetiminde yaşamanın onursuzluk olduğunu ifade ediyor.  

Nejla Silêman, “İşgal varken dönersek kadınların özgürlüğü yok edilir, çok eşlilik yaygınlaşır. Çünkü onlar teröristtir. Suriye’nin genelini yöneten çeteler, Türk devletiyle ortak çalışıyor. Bu nedenle, işgal altındaki bölgeler ve cihatçı HTŞ’nin yönetiminde olan bölgelerde kadınlara uygulanan politikalar aynı”  diyor.

Nejla Silêman, son olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın halkların özgürlüğü ve onurlu yaşamı için çözüm önerilerini hatırlatarak, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasını istedi.