Kadınlar dijital şiddete karşı özel yasaların çıkarılmasını bekliyor
Kuzey ve Doğu Suriye’de HTŞ tarafından dijital şiddete maruz kalan kadınların sayısı her geçen gün artarken, Avukat Roja Xelef, mevcut yasaların kadınları koruduğunu belirterek, farkındalık kampanyalarının acilen hayata geçmesini istedi.
SORGUL ŞÊXO
Til Temir- Dijital şiddet, günümüzün en yaygın ve sinsice ilerleyen tehditlerinden biri olarak kadınları her alanda hedef alıyor. Dijital medya ve çevrimiçi platformlarda yayılan sahte bilgiler, fotoğraflar ve içerikler kadınların itibarını zedeleyerek psikolojik baskı yaratıyor, toplumsal yaşamlarını ve güvenliklerini tehdit ediyor. Dijital şiddet, fiziksel şiddetle paralel olarak kadınların haklarına ve özgürlüklerine doğrudan müdahale eden, görünmez ama etkisi derin bir kriz olarak öne çıkıyor.
Til Temir’de Kadın Evi (Mala Jin) yöneticisi Hedla Ebdilwehab, dijital şiddetle ilgili ajansımıza yaptığı değerlendirmede, “Dijital şiddet vakaları Aile Hukuku kapsamına girmiyor, cezai işlemler Toplumsal Adalet Mahkemesi üzerinden yürütülüyor. Bizlerde Kadın Evi olarak, kadınları ilgilendiren tüm dosyaları yakından takip ediyoruz” dedi.
‘HTŞ çok kirli bir oyun oynuyor’
HTŞ’nin kadınlara dönük saldırılarına da dikkat çeken Hedla Ebdilwehab, “HTŞ çok kirli bir oyun oynuyor. Kurdukları dijital ağlar aracılığıyla kadınları özellikle hedef alıyor, onları saldırılarının merkezine yerleştiriyorlar. Amaçları, Rojava’daki kadın özgürlük sistemine darbe vurmak. Dijital şiddete maruz kalanlarla yaptığımı bazı görüşmelerde, HTŞ’nin dijital ortamda kadınları hedef alıp ifşa etmeye çalıştığı ortaya çıktı. Ayrıca, maddi durumu iyi olmayan kadınları bir ağa dahil ederek, para karşılığında doğalarına uygun olmayan işlerde çalıştırıyor ve onları ağır şiddete maruz bırakıyorlar” dedi.
‘Özellikle yerinden edilmiş kadınlar hedef alınıyor’
Kadınların HTŞ ağlarına nasıl çekildiğini anlatan Hedla Ebdilwehab, “HTŞ özellikle yerinden edilmiş kadınları hedef alıyor ve onlarla ilişki kuruyor. Reddeden kadınlar ise HTŞ tarafından ifşa ediliyor. Şam’dan kadınların fotoğraf ve görüntüleri dijital medyada, onların bilgisi olmadan paylaşılıyor. Bu nedenle, HTŞ’nin baskısı altına giren kadınlar kandırılıyor. Ayrıca, bilgisizlik ve güvenlik kurumlarına ya da kadın örgütlerine haber verilmemesi nedeniyle kadınlar bu ağlara giriyor ve korkunç şekillerde sömürülüyor” ifadelerinde bulundu.
‘Aileler daha anlayışlı ve destekleyici olmalı’
Hedla Ebdilwehab, diğer kadınların mağdur olmasını önlemek için güvenlik birimleri ve kadın kuruluşlarıyla derhal iletişime geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Başka kadınların bu saldırılardan etkilenmemesi ve kendilerini korumayı öğrenmeleri için Mala Jin ve Kongra Star farkındalık seminerleri düzenlemeye başladı. Aileler de daha anlayışlı ve destekleyici olmalı, çocuklarını takip etmeli. Böylece toplumlarını dış saldırılardan birlikte koruyabilirler. Dijital şiddete maruz kalan kadınlar en kısa sürede güvenlik ve kadın kuruluşlarına ulaşmalıdır” çağrısında bulundu.
‘Kadınlar tehdit ediliyor’
Til Temirli Zehra Emîn, dijital şiddetin giderek arttığını ve bunun kadınların sömürülmesine yol açtığını söyleyerek, “Kadınlar, fotoğraflarının paylaşılmasıyla tehdit ediliyor. Birçok kadın, aşk adı altında sömürülüyor çünkü aşkın gerçek anlamı anlaşılmamış. Erkekler, kadınların güvenini kazandıktan sonra fotoğraflarını dijital platformlarda paylaşıyor veya başkalarına satarak kadınları ifşa ediyor” dedi.
Faillerin cezalandırılması için yasaların devreye sokulması çağrısında bulunan Zehra Emîn, “Talebin nedeni, fotoğraflarıyla tehdit edilen kadınlar, bazen uyuşturucu kullanımı, kaçakçılık ve hatta fuhuş gibi suçlara sürükleniyor. Bu nedenle suçluların cezalandırılmasını ve kadınların korunmasını sağlayacak yasaların devreye girmesi şart. Böyle bir yasa, kadınların yaşamını kökten değiştirebilir” ifadelerini kullandı.
‘Kadınları koruyan yasalara bağlıyız’
Avukat Roja Xelef de dijital şiddetin Kuzey ve Doğu Suriye’de alarm seviyesine ulaştığını belirterek, bu tür saldırılara karşı yasal korumaların önemine dikkat çekti. Roja Xelef, Özerk Yönetim yasalarındaki Toplumsal Sözleşme’nin 50. ve 51. maddelerinin kadınları koruduğunu hatırlatarak, “50. madde, dijital şantaj, tehdit, görüntü dağıtımı ve hakaret gibi dijital şiddet de dahil olmak üzere kadınlara yönelik her türlü şiddeti, ayrımcılığı ve sömürüyü suç sayıyor. Bu maddeler yalnızca metin değil, aynı zamanda yasal bir dayanak ve biz bu yasalara bağlıyız” açıklamasında bulundu.
‘Kadınların şikayetleri engelleniyor’
Dijital şiddet faillerinin hesap vermesini sağlayacak yasal prosedürler hakkında bilgi veren Roja Xelef, “Dijital suçlarla ilgili henüz özel bir yasa yok, ancak bu, dijital şantaj, tehdit veya hakaretin suç olmadığı anlamına gelmiyor. Bu tür suçlarla karşılaşan kadınlar şikayette bulunabiliyor ve genel yasalar çerçevesinde failler cezalandırılıyor” ifadelerini kullandı.
Roja Xelef, dijital şiddet vakalarında toplumsal geleneklerin etkisine dikkat çekerek, “Gelenekler ve görenekler, insanların ihbarda bulunmasını engelliyor, damgalanma korkusu ise adalet sürecini olumsuz etkiliyor. Bazı ailelerde suçlar gizleniyor veya dijital şiddete maruz kalan kız çocuklar, yasal yollara başvurmak yerine evlendiriliyor. Bu nedenle acilen farkındalık kampanyaları düzenlememiz ve yürütmemiz gerekiyor. İhtiyacımız, farkındalık kampanyalarını hızlı bir şekilde organize etmek ve yürütmektir. Kadın örgütlerinin, kadın avukatlar ile istismara uğramış kadınlar arasında güven oluşturma rolü vardır. Çünkü kadınlar, yasal süreçlerin etkisini güçlendirme ve artırma konusunda bilgilendirilmektedir” diye kaydetti.
Güvenlik güçlerinin en son teknolojik gelişmeler doğrultusunda eğitilmesine ihtiyaç olduğunu kaydeden Roja Xelef, “Çünkü dijital suçlar farklı bir uzmanlık seviyesi gerektiriyor. Eğitimli kadın uzmanların varlığı, saldırıya uğrayan kadınların dijital dünyadan çekinmeden, korkmadan suçları bildirmelerini ve yardım istemelerini sağlıyor" dedi.