Nurşen İnal: 2021’de kadınlar saldırılara karşı tüm gücüyle mücadele etti

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Temsilcisi Nurşen İnal, 2021 yılının kadın mücadelesi açısından nasıl geçtiğini ajansımıza değerlendirdi.

ELİF AKGÜL

İstanbul- 2021 yılı kadınlar için kayıpların olduğu kadar güçlenmenin de yılı oldu. Yılın başında İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılarla başlayan süreç, 20 Mart’ta gece yarısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan bir kararla sözleşmeden çekilmeyle ivme kazandı, Temmuz ayı itibariyle resmi sürecin tamamlanmasıyla devam etti.

Bu süreçte 4. Yargı Paketi ile getirilen katalog suçlarda somut delil koşulu, her gün başka bir kadının kaybolduğu haberinin duyulması, her gün başka bir kadının taciz tecavüz gibi maruz kaldığı şiddete karşı adaleti sosyal medyada araması, artan şüpheli kadın ölümleri, AKP iktidarının LGBTİ+’lara karşı bitmek bilmeyen nefret politikası 2021’e kadınlar ve LGBTİ+’lar açısından karamsar bir tablo çizse de sokak madalyonun öbür yüzünü gösterdi. Gittikçe güçlenen kadın ve LGBTİ+ hareketi İstanbul Sözleşmesi’ne karşı İstanbul’da polis bariyerlerini beraber yıktı; iki hareket de saldırılara rağmen 2022 yılına güçlenerek giriyor.

Bu karamsar tabloyu ve karşısındaki hareketi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Temsilcisi Nurşen İnal, ajansımıza değerlendirdi.

“Kadın cinayetleri şekil değiştirerek devam etti”

“Türkiye’de de tarihsel bir köklü erkek egemenliği ile karşı karşıya kadınlar” diyen Nurşen İnal, şöyle devam etti:

“Farklı coğrafyalarda olsak bile, özel ve kamusal alandaki tüm kararları aynı babalar, aynı kocalar, aynı sevgililer, patronlar, aynı siyasi iktidarlar vermeye çalışıyor. Kadınları kontrol altına almaya çalışıyorlar. Şiddetin temelinde bu var zaten. Erkeklerin toplumun her alanını bürüyen egemenlikleri ve kadın erkek arasındaki eşitsizlik bu şiddetin temelleri.”

“Kolay hedef olarak görüldük, saldırıya uğradık”

2021’de dünya genelinde de ve Türkiye’de de pandemi ve ekonomik krizlerin etkisiyle kadınların maruz bırakıldığı eşitsizlikler ve haksızlıkların arttığını kaydeden Nurşen İnal, kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerinin şekil değiştirerek devam ettiğini, gizlenmeye çalışıldığını vurgulayarak şöyle konuştu:

“Kadınlar, kolay hedef görülerek sokak ortasında tanımadığı erkeklerin saldırısına uğradı, ev içi şiddet arttı, destek hatlarına başvurular arttı. Türlü bahanelerle ilk işten çıkarılanlar kadınlar oldu, eğitim alanından ilk koparılanlar kız çocukları oldu. Pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle kadınların iç yaşamlarında güvencesiz, esnek çalışma koşulları, mobbing, baskılar çoğaldı. Bununla birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucu çocuk, hasta ve yaşlı bakımı gibi ev içi emekleri katlandı.”

“Hukuksuzca İstanbul Sözleşmesi’nden çekilindi”

2021 yılının “bir gece yarısıyla hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesiyle” başladığını hatırlatan Nurşen İnal, “Yüzlerce kadın çocuklarının yanında öldürülürken, hamile kadınlar öldürülürken, kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından ateşli silahlarla, kesici aletlerle öldürülürken, bedenleri ortadan vahşiçe kaldırılmaya, gizlenmeye çalışılırken kadınların en önemli kurtulma aracı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını gördük maalesef bu yıl” değerlendirmesinde bulundu.

“En büyük delil kadın ve çocuğun beyanıdır”

Bu sene getirilen 4’üncü Yargı Paketi’nde yer alan, “çocuğa yönelik istismar” suçunun da arasında bulunduğu katalog suçlarda tutuklama için somut delil şartını, taciz ve istismar davalarında tutuklamaya engel olarak kullanılması riskinin ortaya çıktığını ifade eden Nurşen İnal, ”Somut delil dayatması yapılmasının, kadına ve çocuğa yönelik suçlarda tutuksuzluğu getirme riski vardır her zaman. Tutukluluk en önemli güvenlik tedbiridir. Özellikle cinsel saldırı ve istismar suçlarında delilde esas olan beyandır. Kadına yönelik suçlarda en büyük delil kadının beyanıdır” diye konuştu.

“Kadınlar her gün sokakta direndi”

Kadınları ve çocukları korumanın yolunun 6284 Sayılı Kanun’un uygulanmasından geçtiğinin altını çizen Nurşen İnal, sözlerine şöyle devam etti:

“Şiddet biçim değiştiriyor, Anayasal haklarımız ihlal ediliyor. Bunlara karşı kadınlar, hayatlarını kaybetme pahasına bile olsa, kendi hayatları ile ilgili karar almak için direniyorlar. Tüm adaletsizliğe karşı adliyelerde, iş yerlerinde, sokaklarda mücadele ediyorlar. Türkiye’nin dört bir yanında kadın örgütleri bir araya gelerek eylemler yapıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekildiği gece başlayan ve süreklilik gösteren, hemen hemen her gün sokaklarda, meydanlarda ‘Vazgeçmiyoruz’ eylemleri düzenlendi. Kadınların hakları için mücadelesinde kadınların yanında yine kadınlar vardı. Devlet yoktu, muhalif siyasi partiler yoktu, siyasi partiler toplumun yarısı can güvencesi için mücadele verirken, İstanbul Sözleşmesi için Anayasal tüm hakları için kadınların yanında güçlerini tam olarak ortaya koymadılar. Kadın mücadelesi tüm saldırılara karşı çoğulculukla, tüm gücüyle mücadele etti.”

“2022’de bu tabloyu değiştireceğiz”

“Uygulandığı ülkelerde yaşamlar kurtarmaya devam eden İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz” diyen Nurşen İnal İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’un “her bir maddesini uygulatana kadar” mücadele edeceklerini belirterek, “Şüpheli kadın ölümlerinin kadın cinayetleri oranına ulaştığı bir dönemde de en önemli meselemiz bu olacak. Şüpheli kadın ölümleri cezasızlıktır. Gerçeğin açığa çıkmadığı ve adalet sağlanmadığı her olay faile cesaret verir ve tekrar kadın ölümlerinin yolunu açar. 2022’de bunu da değiştireceğiz” diye konuştu.