Narin Güran Davası’nda ne yaşandı?
Narin Güran davasının ilk duruşması Amed’de görüldü. Duruşmada olayın aydınlatılmasına dair herhangi bir ilerleme yaşanmazken, hukukçular soruşturmanın sağlıklı yürütülmediği için yargılamanın da sağlıklı yapılamadığına dikkat çekti.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Amed'in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çûlî (Tavşantepe) Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolan Narin Güran’ın cenazesi 19 gün sonra köye yakın bir derede bulundu. Alınan otopsi raporu ve DNA örneklerinde katilin kim olduğuna dair bir bulgu elde edilemezken, köylülerden alınan bilgiler ve elde edilen deliller ışığında başlatılan soruşturma kapsamında 12 kişi tutuklandı. Narin’i öldürmekten sorumlu tutulan biri kadın dört kişinin yargılandığı duruşma iki gündür gece gündüz sürüyor. Tanık ve müşteki onlarca kişinin dinlendiği duruşmada aradan geçen zamana rağmen katilin kim olduğu konusunda bir ilerleme kaydedilemedi. Çelişki içinde çelişkilerin ortaya çıktığı duruşmada hem tanıklar hem de sanıkların en çok kullandığı cümleler ise, “Bilmiyorum, hatırlamıyorum ve görmedim” oldu.
Dosya ihmaller ile başladı, ihmaller ile devam etti!
Narin Güran’ın kaybolmasının ardından kayıp ihbarı ile soruşturmaya dâhil olan jandarma ekipleri bu süreç içerisinde kaçırılma şüphesi üzerinde durdu. Bütün uyarılara rağmen şüpheleri ailede toplamayan jandarma bu süreç içerisinde Narin’i bulmak için üfürükçüye dahi giderken kaybolma olayından yaklaşık 19 gün sonra bir ihbar sonucu Narin’in cenazesi bulundu. 19 gün boyunca yapılan bütün çalışma ve ifadelere rağmen cenazesi bulunmayan Narin’in bedeni üzerindeki bütün deliler ise neredeyse yok oldu. Kamuoyu tarafından sahiplenilen olayda Narin’in cenazesinin bulunması ile aile üyelerinden yaklaşık 25 kişi gözaltına alındı. Otopsi raporunda boğularak katledildiği teşhis edilen ve alınan 90’dan fazla DNA örneğine rağmen vücudundan bir delil çıkmayan Narin daha sonra köyünde defnedildi.
Gözaltına alınan aile üyeleri yaşanan olayda bir sorumlulukları olmadığını iddia ederken, aynı köyde yaşayan Nevzat Bahtiyar olayı amca aynı zamanda köy muhtarı Salim Güran’ın yaptığını ve kendisini de cenazeyi parçalayarak yok etme talebinde bulunduğunu itiraf etti. Alınan itirafın ardından aile üyelerinin çok sayıda yalan beyan verdiği ve kayıp sürecinde Narin’in cenazesinin bulunmaması için sahte deliller ortaya attıkları tespit edildi. Alınan ifadeler sonrası aile üyelerinden 12 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklananlar arasında anne Yüksel Güran, amca Salim Güran ve abi Enes Güran’da bulunuyor. Olaydan yaklaşık iki ay sonra iddianame hazırlanırken, tefrik edilen dosyada Enes Güran, Salim Güran, Yüksel Güran ve Nevzat Bahtiyar “kasten öldürme” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası ile yargılanmaları talep edildi.
Nevzat Bahtiyar susma hakkını kullandı!
Dosyanın ilk duruşması 7 Kasım günü Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Yoğun bir katılımın olduğu dosyada ilk gün yüzlerce avukat ve gazeteci salonda yer olmadığı gerekçesiyle dışarıda kalmak zorunda kaldı. Sadece Diyarbakır Barosu’nun müdahillik talebinin kabul edildiği duruşmada ilk sözü cinayeti itiraf eden Nevzat Bahtiyar aldı. Daha önce verdiği iki ifadesini reddeden ve son ifadesini kabul eden Nevzat Bahtiyar, mahkemede susma hakkını kullandı. Yaşanan olayı adım adım anlatan Nevzat Bahtiyar, Narin’i Salim Güran’ın katlettiğini ve kendisine “Git bu cenazeyi parçala yok et. Yoksa oğlunu gözünün önünde vururum” sözleri ile tehdit ettiğini aktardı. Avukatların ve mahkeme başkanının bütün sorularına kaçamak ve takıldığı her noktada ise “Hatırlamıyorum” yanıtını veren Nevzat Bahtiyar, suçu üstlenmesi için Güran ailesinin kendisine tarla ve para teklif ettiğini de duruşmada anlattı.
Enes Güran’ı koğuş arkadaşları yalanladı!
Sorularla beraber çelişki içinde çelişkinin oluştuğu ve gerçeğin bir türlü açığa çıkamadığı duruşmada Nevzat’ın ardından abi Enes Güran söz aldı. En büyük şüphelilerden biri olan Enes Güran olay günü evde yaşadıklarını anlatırken ezbere bir şekilde sık sık, “Yaptım, ettim, gördüm” kelimelerini kullandı. Mahkeme başkanının önceki beyanlarındaki çelişkili sorularına da “Şok da olduğum için hatırlamıyorum” sözlerini kullanan Enes Güran’a kolundaki ısırık izi de soruldu. Sık sık kendisine zarar verdiğini aktaran Enes Güran’ın yalanlayan iddia ise cezaevindeki koğuş arkadaşından geldi. Cezaevinden savcılığa mektup yazan bir tutuklunun, “Enes kendine zarar veriyorsa cezaevinde neden vermiyor” gibi sözler sarf ettiği açığa çıktı. Aynı beyanlarını tekrar eden Enes Güran, gözaltına alındıkları gün il jandarma komutanlığında kendilerine işkence yapıldığını ve annesine yapılan işkence sesinin de kendisine dinletildiğini sözlerine ekledi. Avukatların soruları karşısında sık sık duraksama yaşayan ve “bilmiyorum” yanıtı veren Enes Güran’ın birçok ifadesindeki çelişkileri ise giderilemedi.
Olayda tek suçlu atmosferi yaratılmak isteniyor!
Ardından Yüksel Güran ve Salim Güran söz aldı. Yaşanan cinayette bir payı olmadığını aktaran sanıklar kendilerine iftira atıldığını ve olayı Nevzat Bahtiyar’ın işlediğine dikkat çekerken, Salim Güran’ın neden mesaj kayıtlarını sildiği soruları ise yanıtsız kaldı. Sanıklara soru sorulduğu an sık sık araya giren sanık avukatları olayda tek suçlu Nevzat Bahtiyar gibi bir atmosfer yaratmaya çalışması da dikkatlerden kaçmadı. İlk gün sanık ve tanıklarla devam eden duruşma gece geç saatlere kadar sürerken, duruşma boyunca gerçekleri açığa çıkarmak için sanıklara olay anlarını dakika dakika soran ve çelişkileri gidermeye çalışan Diyarbakır Barosu avukatları ise izleyicilerin takdirini kazandı.
Gerçeğin peşinde olan avukatlar hedef alınıyor!
“Narin kızımıza ne olduğunu öğrenmenin peşindeyiz, bunun mücadelesini veriyoruz” sözleri ile soruşturmanın başından sonuna kadar yaşanan ihmallere dikkat çeken Avukat Nahit Eren ise sorduğu sorular nedeniyle sık sık hem sanıklar hem de sanık akrabaları tarafından hedef alındı. İlk günün sonunda konuya dair görüştüğümüz avukatlar ve insan hakları savunucuları dosyada yer alan çelişkiler nedeniyle gerçeğe hala ulaşılamadığına dikkat çekti. Hem sorulan sorular hem de yargılama sürecindeki tavırlardan da mahkemenin duruşmayı bir an önce bitirmek istediğini belirten gözlemciler, bu çelişkilerle dosyada herhangi bir kararın verilmesinin çok zor olduğuna dikkat çekti.
‘Sorular hala yanıtsız bir şekilde önümüzde duruyor’
“Dosyada gerçeğin açığa çıkmaması için ciddi bir çaba harcanıyor” sözünü kullanan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Derya Yıldırım, “Dosyanın ilk başından bu yana var olan soru işaretleri ve çelişkiler hala duruyor. Sorular yanıtsız. Dosyada asıl fail kim, cinayet neden işlendi soruları da aynı şekilde duruyor. Bu yargılamada da anlıyoruz ki bu çelişkilerin bu şekilde giderilmesi çok zor. Bütün ifadeler bir anda değişti. İlk alınan ifadelerin hepsi bir anda sanık ve tanıklar tarafından ‘bilmiyorum’ lafıyla geçiştirilmek istendi. Biz bu sürecin takipçisi olacağız ve gerçeğin açığa çıkması için uğraşacağız” sözlerini kullandı.
Soruşturmadaki ihmaller bu çelişkileri ortaya çıkardı!
Duruşmadaki sürecin soruşturma aşamasının ilk başından bu yana devam eden ihmallerden dolayı bu hale geldiğini belirten hukukçular, soruşturmanın ilk anda sağlıklı yürütülmesi durumunda yargılamanın daha sağlıklı yürütülebilir olacağına dikkat çekti. Şüphelilerin ilk anda ifadelerinin alınmadığına, delilerin gözle görülür bir şekilde karartıldığına dikkat çeken avukatlar, ilk 20 günlük süreç nedeniyle bugün gerçeklerin açığa çıkarılamadığına ve yalan beyanların çok fazla olduğunu ifade etti.
Tanıklardan ağız birliği: Bilmiyorum, hatırlamıyorum!
İkinci gününde de aynı şekilde devam eden yargılama üçüncü güne sarkarken, ikinci günde olayın tanıkları dinlendi. Aralarında çocuklarında olduğu 25 tanığın dinlendiği mahkemede, ilk günkü cümleler tekrar edildi. Aile arasında bir ağız birliği şüphesinin yeniden oluştuğu duruşmada konuşan her tanığın Nevzat Bahtiyar dışındaki sanıkları suçsuz gördüğü gözlemlendi. Çocukların da duraksayarak kimi zaman da yanlış bir şey söylememek için ağızlarına vurarak konuştuğu duruşmada tanıkların daha önceki ifadelerinden farklı bir ifade vermesi de dikkatlerden kaçmadı. Bu çelişkiyi soran mahkeme başkanına “Bilmiyorum, hatırlamıyorum” sözlerini tekrar eden sanıklar olay gününe dair yanlış söyledikleri zaman dilimi için de “O an saate bakmadım” sözünü kullandı. Salim Güran’ın yalan beyan verme iddialarını da yalanlayan tanıklar jandarmada verdikleri ifade eden için de “O ifadeleri işkence altında verdik” sözünü kullandı. Bunların yanı sıra duruşma anına yandaş medya tarafından, “Dosyada gizli tanık var” sözleri ile yapılan habere dair, “Bilgim yok” yanıtı verdi.
Magazin boyutuna çekilmek istenen dosyada hakikat karanlıkta bırakılıyor!
İkinci gün de aynı tiyatronun oynandığı duruşmada kamuoyunun kafasındaki soru işaretleri ise yine yanıt bulamadı. Onlarca ifade, tutanak, kamera kayıtları ve baz kayıtlarına rağmen cinayeti kimin neden işlediği hala bilinmiyor. Duruşmada köye yakın bulunan karakoldaki kameranın olay anına dair görüntülerini dava dosyasına eklemediği de ortaya çıktı. Çok sayıda gazeteci, yurttaş ve avukat tarafından takip edilen duruşma kimi zaman da magazin boyutuna çekilerek, gerçeklikten uzaklaştırılıyor. Duruşma salonunda sık sık gergin dakikalar yaşansa da olayın trajik boyutu nedeniyle tanıkların olayı her anlatmasıyla hem ailede hem de izleyicilerde aynı travmalar tetikleniyor. Onlarca kişinin dinlenmesine rağmen yargılamada henüz somut bir delil elde edilemedi. Konuyu takip eden avukatlar gerçek suçluların açığa çıkarılması için mücadele ederken, kamuoyu ise adaletli bir yargılama olacağından şüphe duyuyor.
Aile dostu duruşmaya katılmadı!
Yargılama sonucunda ne olacağı herkes tarafından merak edilirken, yüzlerce insanın takip ettiği duruşmada “Aile kırk yıllık dostumuz. Bilip de söyleyemediğimiz şeyler var” sözünü kullanarak o dönemde “Aileyi üzmeyin” diyen AKP’li vekil Galip Ensarioğlu iki gün boyunca da duruşmayı takip etmedi. 5 N 1 K’yı sormaya devam edeceğimiz dosyada herkes gibi bizlerde hakikatin açığa çıkarılması taraftarıyız.