Nalîn Dîcle Gülistan Tara’yı anlattı: 24 yıllık mücadele mirasını devam ettireceğiz

Türk devletinin saldırısı sonucu hayatını kaybeden Gülistan Tara’yı anlatan gazeteci Nalîn Dîcle, “24 yıllık mücadelesi boyunca basın faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde yürüttü" diyerek, mücadele mirasının devam edeceğini belirtti.

RONAHÎ NÛDA

Qamışlo – Türk devleti tarafından 23 Ağustos’ta Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Silêmanî kentine bağlı Seyîdsadiq ilçesinde gerçekleştirilen saldırıda gazeteci Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn yaşamını yitirdi. Gazeteci Nalîn Dîcle, meslektaşı Gülistan Tara’yı ajansımıza anlattı.

‘Saldırı Irak, Türk devleti ve KDP’nin arasındaki ittifak sürecinde gelişti’

Gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’in yaşamını yitirdiği saldırının Irak, Türk devleti ve KDP arasındaki ittifak sürecinde geliştiğine dikkat çeken Nalîn Dîcle, “Böylesi bir süreçte gazeteci arkadaşlarımız neden hedef alındı? Bu önemli bir soru. Saldırı ile karşıt güçler nasıl bir konsepti hayata geçirmek istiyorlar? Nasıl bir saldırı hazırlığı içerisindeler? Geçtiğimiz günlerde iki gazeteci arkadaşımız programlarını yapmaya giderken saldırıya maruz kaldı. Bu saldırı bir sürecin ardından yaşandı. Irak, Türk devleti ve KDP arasında bir ittifak kuruldu. Ne yazık ki bu ittifaka imza atan her iki kişi de Kürt'tü” ifadelerinde bulundu.

‘Kürt halkının elde ettiği kazanımları yok etmek istiyorlar’

Irak, Türkiye ve KDP arasında alınan kararlardan birinin de gazetecilerin hedef alınması olduğunu belirten Nalîn Dîcle, "Gazetecilere yönelik bu saldırıyı sıradan bir olay olarak kabul etmiyoruz. Bu saldırıyı Kürt halkına ve kazanımlarına karşı çirkin bir ittifakın parçası olarak görüyoruz. Bu süreçte Medya Savunma Alanları’nda savaş kanunları çiğneniyor. Güney Kürdistan’a yönelik bir işgal planı var, ekonomisi büyük darbe aldı. Türk devleti zaten KDP ile çok derin bir ittifak kurmuştu ama son durumla birlikte değişen şey, artık Irak hükümetinin de bu ittifaka dahil olmasıdır. İran ve Suriye’yi de bu ittifaka dahil etmek istiyorlar. Bunların asıl amacı Kürt karşıtlığı oluşturmaktır. Türk devleti söz konusu devletleri ittifakın içine çekerek tüm Kürdistan’ı yok etmek istiyor. Kürt halkının yaşadığı bu tarihi dönemlerde, Kürt halkının elde ettiği kazanımları yenilgiye uğratmak ve yok etmek istiyorlar. Gazetecilere yönelik saldırı da bu sürecin bir parçasıdır. Bu ittifak Güney Kürdistan'ın statüsü açısından çok tehlikelidir" şeklinde konuştu.

‘Türk devleti suçlarını örtmek için ilk olarak gazetecilere saldırıyor’

Türk devletinin gazetecileri tutuklayarak ve katlederek suçlarının üstünü örtmeye çalıştığını söyleyen Nalîn Dîcle, sözlerine şöyle devam etti: "Türk devleti ne zaman bir saldırı planı içerisine girerse suçlarını örtmek için ilk olarak ya gazetecileri tutukluyor yada katlediyor. Mücadele tarihinde özgür basının önemli bir rolü ve uzun yıllara dayanan bir mücadele geleneği var. Mazlum Doğanlar ile başlayan özgür basın geleneği, Gurbetelli Ersözlerden Gülistan Tara’ya kadar devam etti. Bu çizgi her zaman Türk devletinin hedefi olmuştur. Kürdistan’da ihanet hattının deşifre edilmesinde, bu hattın Kürdistan topraklarından yenilgiye uğratılmasında medyanın rolü çok önemlidir.”

‘Önde gelen iki kadının hedef alınması tesadüf değil’

Nalîn Dîcle, Gülistan Tara'nın Federal Kürdistan topraklarında çok önemli çalışmalara imza attığını söyleyerek, "Gülistan Tara köy köy gezerek kadınların yaşadığı acıları ve sorunları gündeme getiriyordu. Pek çok makale yazdı, programlar hazırladı. Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırıları, Türk devletinin Güney Kürdistan’a yönelik siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri planlarını anlatmaya çalıştı. Barzani Ailesi’nin deşifre edilmesi, halkın bu ihanetin farkına varması için Gülistan Tara diğer gazeteciler gibi büyük çaba harcadı. İşgalcilerin birçok saldırısına tanık olan Güney Kürdistanlı bir kadın olan Hêro Bahadîn de en zor koşullarda özgür basında yer almak için çalıştı. Dolayısıyla önde gelen iki kadının hedef alınması tesadüf değil. Bu saldırı özgür basından duyulan korkuyu gösteriyor" diye belirtti.

‘Bizler Gülistan Tara’nın arkadaşları olarak onu örnek alıyoruz’

Gülistan Tara'yı 2004'ten beri tanıdığını dile getiren Nalîn Dîcle, şöyle konuştu: "Gülistan Tara'yı 20 yıldır tanıyorum. Gülistan Tara gibi arkadaşların özgür basında önemli emekleri vardı. Gülistan Tara'yı tanıyan her arkadaşın, her yurtseverin o arabanın görüntüsünü ve resmini görünce büyük acı ve üzüntü yaşadığına inanıyorum. Bu acı büyük bir mücadele kararlılığına da dönüşüyor. Gülistan Tara da bu mücadelede pek çok arkadaşını kaybedenlerden biriydi. Gülistan Tara da kaybettiği her arkadaşı için daha büyük bir güçle ayağa kalktı ve mücadelesini yürüttü. Bizlerde Gülistan Tara’nın arkadaşları olarak onu örnek alıyoruz.”

‘JIN TV çalışmalarında Gülistan Tara’nın büyük emeği var’

Gülistan Tara'nın bugün en üst düzeyde görev yapan çok sayıda öğrencisinin bulunduğunu kaydeden Nalîn Dîcle, “Basına geldiğimde Gülistan Tara benden 4 yıl önce basın çalışmalarına başlamıştı. Klavye kullanımı, haber yazımı, görüntü ve fotoğraf çekimi gibi birçok tekniği ondan öğrendim. Rojava Kürdistan'da en zor süreçte kadın çalışmalarının örgütlenmesi için, kadın kurumlarının oluşması için ve özellikle JIN TV çalışmalarında Gülistan Tara’nın büyük bir emeği var. Onun çalışmalarını her zaman görmeli ve anlamlandırmalıyız. Herkes mücadele yürütebilir ve bireysel olarak katılabilir, ama aynı anda hem örgütlenme, hem kurum çalışması, hem yöneticilik, hem öncülük görevini yürütmekte zorlanabilir. Bunun için bir duruş gerekiyor ve bunu sergileyenlerden biri de Gülistan Tara’dır. Bugün Gülistan Tara’nın öğrencileri birçok konuda bilgi sahibidirler. Çalışmalar onun öğrencilerinin üzerinden yürüyor ve insan bu şekilde ölümsüz oluyor. Ölümsüz olmak nedir? İnsan bir şey yaptığında ve bunu başkalarına öğrettiğinde o zaman ölümsüz oluyor” dedi.

‘Doğaya ve insana karşı büyük bir sevgisi vardı’

Nalîn Dîcle, konuşmasının devamında Gülistan Tara’nın bazı özelliklerini şöyle anlattı: "Gülistan Tara'nın kendine has birçok özelliği vardı. Gülistan Tara'nın çok hassas bir ruhu vardı. Çok iyi bir insandı ve aynı zamanda iyi bir yoldaştı. Sorunlar, olaylar ve mücadelede kendi farkını ortaya koyuyordu. Ona hitap ederken Gülistan bizim gülümüzdür derdik. Onunla arkadaşlık kuran herkeste mutlaka iz bırakmıştır. İnsanda iz bırakan bir yapısı vardı. Arkadaşlığı hakiki ve vefalıydı. İnsan Gülistan Tara’nın yaklaşımını kendine örnek alabilir. Doğaya ve insana karşı büyük bir sevgisi vardı. Güneşin, ayın ve yağmurun altında yürümeyi çok severdi. Çiçekleri çok severdi ve doğaya bakışı farklıydı. Aynı zamanda Gülistan Tara klavyeyi çok iyi kullanıyordu, bir metin üzerinde saatlerce vakit geçirebiliyordu. Kamera ve fotoğraf çekiyordu, yazılar yazıyordu. Basının tüm alanlarında çalışma yürüttü. Gülistan Tara'nın çalışmaları özgür basın açısından çok önemliydi. 24 yıllık mücadelesi boyunca basın faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde yürüttü."

‘Büyük mücadeleye ihtiyaç var’

Katillerden hesap sorulması için mücadelenin artırılması ve genişletilmesi gerektiğini belirten Nalîn Dîcle, "Çok zorlu bir mücadele sürecinden geçiyoruz. Kadınları vahşice katletme yöntemlerinin normalleşmesine izin vermemeliyiz. Kadınlar ve gazeteciler olarak bu zihniyeti ortaya çıkarmalı ve dünya kamuoyuna anlatmalıyız. Katillerden hesap sormak ve kadınları katleden zihniyete hayır demek için büyük bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Gazeteci kadınlar olarak bu zihniyetten hesap sormak ve Gülistan Taraların bize bıraktığı mirası başarıya ulaştırmak için büyük ve güçlü bir mücadeleye ihtiyaç var” diye kaydetti.