Myanmarlı cesur kadınlar askeri darbeyi protesto etmek ve ülkenin demokrasiye dönmesini talep etmek için alanlardalar.

Haber Merkezi- “Yanlış kuşağa bulaştın” diyor Myanmarlı kadınlar, ülkede askeri darbe gerçekleştirenlere. 1 Şubat askeri darbesinin ardından ülke genelinde gerginlik artarken, her yaştan kadınlar, Aung San Suu Kyi'nin demokratik olarak seçilmiş hükümetinin tekrardan göreve getirilmesi için sokaklara akın etti. Ancak ordu bu protestolara şiddetle karşılık veriyor. Geçen hafta protestolar sırasında 20 yaşındaki Mya Thwate Thwate Khaing polisler tarafından başından vurulup öldürüldü. Ama Khaing’in ölümü protestocuları durdurmadı. Kadın hakları aktivistleri ve genç feministler, “Biz durdurulamayız.” diyor.

Çocuklarımız bir kez daha demokrasi için savaşacak

Ülkenin önde gelen kadın hakları aktivisti ve Cinsiyet Eşitliği Ağı (GEN) üyesi May Sabe Phyu, kendi kızlarının ve ülkedeki diğer gençlerin bir kez daha demokrasi için savaşarak “hayatlarını feda etmek” zorunda oldukları için öfkeli ve üzgün olduklarını söylüyor. 

Kadınlar protestolara öncülük ediyor

Phyu, son on yıl içinde, cinsiyete dayalı ayrımcılığın ve şiddetin birçok biçimini ortaya çıkarmak için yorulmadan çalıştıklarını anlatıyor. 

“Bu sefer kadınlar önde duruyor ve çoğu durumda protestolara önderlik ediyorlar, bu da bizi gururlandırıyor . Şu anda her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan bu özel yasayı hazırlamak için çok zaman ve kaynak harcadık. Kadın hakları hiçbir zaman askeri gündemin bir parçası olmadı. Umursuyormuş gibi yapabilirler ama hepsi yalan. Onlara göre kadınların rolü, kültürü ve dini korumaktır. Darbeyi kınayan bir bildiri koordine ettik, büyükelçilikler ve bağışçılarla görüştük, BM İnsan Hakları Konseyi'ne ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Derneği'ne mektuplar yazdık. Herkes bunun son kavgamız olduğunu bilmeli. Bu sefer kazanmazsak onlar sonsuza kadar kazanacaklar. Bu yüzden pes etmeyeceğim.” 

“Tarih tekerrürden ibarettir diyoruz ama”

Kadın hakları aktivisti ve Birman Kadın Birliği'nin üyesi Tin Tin Nyo ise, “Hep tarih tekerrürden ibarettir diyoruz. Ancak bu defa yeni bir şey söz konusu, ülkedeki etnik gruplardan, siyasi partilerden ve dini inançlardan herkes askeri darbeye karşı bir araya geldi. Hayatın her kesiminden kadınların katılımı bile görülmemiş bir şey. Özellikle Z Kuşağı diye bilinen genç kadınlar örgütleniyorlar. Onlar bankalarda çalışıyorlar, öğretmenler, işçiler ve sağlık çalışanılar. İtaatsizlik hareketine katılanların % 50'den fazlasının kadın olduğunu söyleyebilirim.” diyor.

Mya Thwate Thwate Khaing başından vurulup öldürülmesinin, protestocularda daha fazla öfke ve kararlılık uyandırdığını dile getiren Tin Tin, “Bu artık durdurulamaz. İnsanlar ne olursa olsun darbeyi kaldırmaya kararlılar.” diye konuşuyor. Tin Tin’in, ağı protestolara destek oluyor ve desteklerini şöyle sıralıyor; “Sosyal medyada yayılan söylentilere ve yalan haberlere dikkat ediyoruz, harekete katılan kadınlara yönelik cinsel şiddet, taciz ve işkence haberlerine karşı tetikteyiz.”

“İşçilerin çoğu kadındı”

İsmini vermek istemeyen bir feminist ise, “Darbenin ilk haftasında uyuyamadım - o zamanlar paranoyaktım ve geceleri hala paranoyağım. Siyasi olarak aktif bir aileden gelen bir çocuk olarak, aile üyelerimin askeri istihbarat ve özel şube tarafından nasıl baskılandıklarını hatırladım.” şekilinde konuşuyor.

Mevcut protesto dalgasının, askeri darbeden birkaç gün sonra fabrika işçilerinin genel greviyle başladığını anlatan kadın, bu işçilerin çoğunun kadın olduğunu söylüyor.

“Fabrika işçilerinin grevi, Yangon'un [Myanmar'ın en büyük şehri] her caddesinde ve ilçesinde meydana gelen sonraki protestoları hızlandırdı. Ama daha katledeceğimiz uzun bir yol var. Belirli bir diktatörü devirmek yeterli değil, aynı zamanda cinsiyetçilik ve ırkçılığa karşı da savaşmalıyız. Hepimiz hem devletten hem de toplumdan şiddet gördük, bu yüzden bence bu sefer kurtuluşumuz için savaşmak için hayatın her kesiminden kadınlar arasında gerçekten siyasi dayanışma inşa edebiliriz.”