Lübnan-Kürt Diyalog Konferansı: Öz Yönetim modeli ile gurur duyulmalı
Beyrut’ta düzenlenen Lübnan-Kürt Diyalog Konferansı’na katılan kadınlar, Rojava’da hayata geçirilen Özerk Yönetim modeline dikkat çekerek, “Bu hepimizin gurur duyması gereken bir modeldir. Kadınlar karar verme mekanizmalarında eşitliğe ulaşmışlar” dedi.

CAROLİNE BAZZİ
Beyrut – Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Kürt-Arap ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen "Ortak Yaşam ve Eşit Yurttaşlığa Doğru" başlıklı Lübnan-Kürt Diyalog Konferansı 29 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Konferans, Lübnan Araştırmalar Merkezi, Newroz Kültür ve Sosyal Derneği, Jîn Kadın Derneği ((Jîn Women’s Association) ve Musawat Werde Bitrus gibi kurumlar tarafından iki bölüm halinde yapıldı. İlk bölümde "Kürt-Arap ilişkilerinin tarihi, Kürtlerin Lübnan’daki varlığı, sömürgeci politikalar, bölgesel müdahaleler, ulus devlet araçları ve zihniyetinin Arap-Kürt ilişkilerine etkisi” tartışıldı. İkinci bölüm ise “Sorunlar karşısında bölge halklarının birliği, birlikte yaşama kültürü ve halkların kardeşliği, toplumun demokratikleşmesinde kadının temel rolü, demokratik ulus ve eşit yurttaşlık gibi önerilen proje ve çözümler" konuları ele alındı. 11 maddenin öne çıktığı konferansa katılan kadınlar konuya ilişkin ajansımıza konuştu.
“Kürtlerin siyasi temsil hakları olmalı”
Üniversite öğretim görevlisi ve siyasi araştırmacı Henan El-Şaar, konferansın önemine değinerek, “Konferansta uzun süre ihmal edilen Lübnan'daki Kürtler konusu tartışıldı. Kürt sorunu gerçek bir sorundur ve Lübnan devleti özellikle Beyrut'ta üretken ve çalışan bir halk olduğu, toplumsal ve siyasi hayatta yeri olduğu için bu sorunu ciddiyetle ele almalıdır” dedi. Beyrut'un ikinci ilçesindeki Kürt seçmen sayısının 7 bin olduğunu ifade eden Henan El-Şaar, “Dolayısıyla Trablus'taki Hristiyan ve Aleviler, Akkar'daki Hristiyan azınlıklar gibi siyasi temsil hakkına sahip olmalılar” diye belirtti. Kürt Derneği tarafından yapılan etkinliklere işaret eden Henan El-Şaar, Newroz Kültür Derneği’nin 2018’den beri ortaklık yaptığını ve bu derneklerin çalışmalarının genişletilmesi gerektiğine işaret etti.
“Öz Yönetim modeli ile gurur duyulmalı”
Lübnan-Kürt Diyalog Konferansı'nın önemine vurgu yapan Lübnanlı Avukat Zeyne El-Keleb, “Lübnan'da birlikte yaşama çağrısı yapıyoruz. Ama bazen azınlıkları unutuyoruz ve bu yüzden birbirimize destek olmamız gerekiyor. Sosyal medya ve ağlar aracılığıyla ve medya aracılığıyla Kürtler ve Kürt davası hakkında konuşmak gerekir” dedi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ndeki kadınların rolünün önemine değinen Zeyne El-Kelab, “Bu hepimizin gurur duyması gereken bir modeldir. Kürt toplumunda kadınlar diğer toplumlardaki kadınlardan daha fazla kişilik kazanabilmiştir. Özerk Yönetim’deki kadın modelinin birçok olumlu yönü var. Karar verme mekanizmalarında eşitliğe ulaşmışlar. Ancak Lübnan’da hala kadınlar doğru karar verme mekanizmalarına ulaşmış değil” şeklinde konuştu.
“Konferans zengin ve verimli geçti”
Yardım kuruluşu aktivisti Maqbola Qeis, tüm taraflarla Lübnan-Kürt ilişkilerinin tartışıldığı konferansın
başarısını övdü ve tatmin edici ve eksiksiz olduğunu belirtti. Konferansta kadın konusunun tartışıldığını ifade eden Maqbola Qeis, kadının hayatın, siyasetin ve toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. Maqbola Qeis, konferansın Kürt meselesi ve Lübnan-Kürt ilişkileri anlamında zengin ve verimli geçtiğini söyleyerek iki taraf arasındaki diyaloğun önemine işaret etti.
Lübnan ve Kürt halkının tarihi ilişkileri
Lübnan Kongra Star üyesi Netewi Xemgin de Lübnan ve Kürt halkı arasındaki ilişkilerin tarihine dikkat çekerek, “Bu ilişkiler Lübnan'da demokrasi, eşitlik ve barış içinde bir arada yaşama temelinde inşa edilmelidir. Lübnan'daki herkes farklı kimliklere rağmen üzerine düşeni sorumluluğu yerine getirmelidir. Bu ülkenin sorumluluğu her Kürt, Arap, Süryani ve Ermeni yurttaşın omuzlarındadır” diye belirtti.
“Parlamentoda kadın sayısı artmalı”
Lübnan'daki kadının rolüyle ilgilide konuşan Netewe Xamgin, “Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınları topraklarını ve toplumlarını koruma konusunda örnek görüyoruz. Genel yönetiminde, siyasette ve her alanda yer alıyorlar. Kadınlar kendi toprakları, toplumlarını korumak için örneklerdir” ifadelerinde bulundu. Lübnanlı kadınların Lübnan parlamentosunda daha fazla sandalyeye sahip olması gerektiğine işaret eden Natwe Xemgin, “Lübnan parlamentosunda sadece 8 kadın nasıl siyasi kararlara katılabilir? Kadın temsilinin 8 kadınla sınırlandırılması, Lübnan parlamentosunda ataerkil kararlara ve yasalara yol açacaktır. Ataerkil kararlar, barış değil, savaş kararlarıdır” şeklinde konuştu.
“Kürtler kabul görülmüyor”
Konferansın ilk oturumunda konuşan Newroz Kültür Derneği Sözcüsü Henan Osman, şu değerlendirmelerde bulundu: “Genel olarak Arap dünyasında, özelde Lübnan'da yaşadığımız bu trajik aşamanın bir parçası olarak başkent Beyrut, Lübnan-Kürt diyaloğu konferansa sahne oldu. Bu konferansta Lübnan başta olmak üzere Arap dünyasındaki Kürt halkının endişelerini tartıştık. Bu konferanstaki amacımız eşitlik, vatandaşlık eşitliği, hak ve sorumluluklardır. Sadece Lübnan'da değil, Suriye, Irak ve Türkiye'ye kadar buna ihtiyacımız var. Yüzyıllardır eziliyoruz. Haklarımız topraklarımızda kaybedilmiş. Ancak Lübnan, zulümden kaçan onlarca halkı kucaklamış demokratik ve medeni bir ülkedir. Örneğin Ermenilerin artık parlamentoda ve hükümette temsiliyetleri var. Ama Lübnan-Kürt halkı gerektiği gibi kabul edilmiyor. Bugün bu konulara ışık tutuyor, bu görüşün neden eksik olduğunu soruyoruz. Lübnan’daki Kürtler neden olması gereken haklara sahip değiller. Kürtlere neden parlamentoda yer verilmiyor?”
Önemli kazanımlar
Konferansın ikinci oturumunda Jîn Kadın Derneği ((Jîn Women’s Association) Başkanı Buşra Eli de bir konuşma yaptı. Birçok başlığa değinen Buşra Eli, kadınların ekonomik olarak sömürülmesine işaret etti. Rojava kadın devriminin toplumsal ekonomiyi ve komünal sistemi teşvik ettiğine işaret eden Buşra Eli, “Kürt ve Arap kadınları, özellikle YPJ saflarına aktif katıldıktan sonra önemli kazanımlar elde ettiler ve savunma kurumlarını güçlendirdiler” dedi.