Lübnan'daki kadın gazeteciler baskı altında çalışıyor

Lübnan'da kadın gazeteciler, ülkenin içinde bulunduğu çoklu krizler, savaş ve mezhep çelişkiler, tehdit, korku ve taciz gibi birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor.

Lamis Nasır Ebu Assaf

Beyrut-Lübnan'da artan saldırılar gazetecilerin işlerini yapmalarına engel oluyor. Sara Matar da, bu gazetecilerden biri. İsrail saldırılarını takip eden bir gazeteci olarak sahada birçok zorlukla karşılaştığını belirten Sara Matar, özellikle barınma merkezlerinde çalışırken, Lübnan halkının mezheplere ve partilere ayrılmış yapısının işini zorlaştırdığını anlattı. Sara Matar, “Her barınma merkezi bir partiye ya da mezhebe bağlıdır, bu da sahada koordinasyonu zorlaştırıyor” dedi.

‘Yollar güvenli değil’

Sara Matar, gittikleri yolların genellikle güvenli olmadığını belirterek, "Çekim yapmak için gittiğimiz yerlerde bize 'Nerelisiniz? Hangi gruba bağlısınız?' gibi sorular soruluyor. Sonrasında ya çalışmamıza devam etmemize izin veriliyor ya da gitmemiz isteniyor. Tüm bu zorlukları aşarak bölgeye varmak bile çok zor" diye belirtti.

Bir kadın olarak çalışırken özellikle partilerin liderlerinden baskılar ve korkutmalarla karşılaştığını belirten Sara Matar, erkek egemen tavırlarla engellenmeye çalışıldığını vurguladı. Mülteci çocuklar, engelli bireyler, kadınlar ve erkekler arasında yaşanan büyük zorlukların yanı sıra, savaşın tüm Lübnan halkı üzerinde büyük etkiler yarattığını kaydeden Sara Matar, bu duruma devletin yeterince hızlı ve etkili bir yanıt veremediğini ifade ederek, "Eğer sivil toplum kuruluşları ve sivil toplum olmasaydı, trajedi çok daha büyük olurdu" şeklinde konuştu.

‘Bazı bölgelere girmek için birden fazla izne ihtiyaç var’

İtalyan gazeteci Valerina Rando ise bir buçuk yıldır Beyrut’ta çalışıyor. Özellikle çalışma izinleri ve hassas bölgelere erişim konusunda ciddi zorluklarla karşılaştığını belirten Valerina Rando, “Bu bölgeler, farklı güçlerin kontrolü altında olduğu için, buralara girmek için birden fazla izin alınması gerekiyor. Gazeteci olarak yabancı olmak insanlarda bir korku yaratıyor” şeklinde konuştu.

Valerina Rando, kriz öncesi ve sonrası çalışma farklarından da bahsederek, “Kriz öncesinde kültür, cinsiyet ve sosyal meseleler üzerine çalışırken, İsrail'in Lübnan'a saldırılarından sonra bu konular ikinci plana düşmüş” dedi. Ayrıca, yabancı ve Lübnanlı gazetecilerle yaptığı görüşmelerde, meslektaşlarının çalışma sırasında cinsel tacize uğradığına dikkat çeken Valerina Rando, bu durumla başa çıkmak için farklı stratejiler geliştirdiklerini aktararak sözlerine şunları ekledi: “Bazı gazeteciler görüşmeleri durdurmayı tercih ederken, bazıları haberin önemine göre zorlu koşullarda devam etmek zorunda kalıyor.

Kadınların seslerini duyurmak

Valerina Rando, kadınların seslerinin genellikle medyada eksik olduğunu ve bu yüzden gazetecilerin, kadınların seslerini duyurmak ve bu sesleri dijital medyada ve diğer medya platformlarında güçlü bir şekilde temsil etmek için birlikte çalıştıklarını belirtti.